Rahip Branson krizi sonrası Türkiye’nin ABD menşeili ürün ithalatına ek mali yükümlülük getirmesi ve ABD çıkışlı olup ABD menşeili olmayan ürünlerden ise menşe ispatı istemesi, ithalatçıları zor durumda bıraktı.
Dünya'dan Yener Karadeniz'in haberine göre 2019’da çıkan karar öncesi yapılan ithalatların da bu kapsama alınması ve belgelerin geriye dönük istenmesine karşın belgelerin üretici ülkeler tarafından düzenlenememesi sonucu gerekli şartları yerine getiremeyen onlarca şirket, milyonlarca TL’yi bulan ceza ile karşı karşıya kaldı.
Son olarak 30 Haziran’a kadar uzatılan belge ibrazını yapamayan başta otomotiv ve tekstil olmak üzere kağıt, ambalaj, gıda ürünleri ve tütün sektörü gibi pek çok sektörde yer alan firmalar, karşı dava için harekete geçerken kimi şirket ise vergi barışının devam etmesi nedeni ile zaman kaybetmemek için dava ile vergi barışı arasında çekimser kaldı.
Davaların çok büyük oranda ithalatçı lehine sonuçlandığını dile getiren sektör temsilcileri, uygulamanın devlet için zaman ve maddi kayıp şirketler için ise zaman kaybına yol açtığını belirterek Ticaret Bakanlığı’nın uygulamayı yeniden gözden geçirmesi talebinde bulundu.
"Mevzuata uygun değil"
Bünyesinde 120 üyesi bulunan Dış Ticarete Yön Verenler Derneği’nin (DIŞYÖNDER) Başkanı Hakan Çınar, pek çok üye ve ithalat yapan firmanın cezalar karşısında ne yapacağını şaşırmış durumda olduğunu söyledi. ABD Menşeli Bazı Ürünlerin İthalatında Ek Mali Yükümlülük Uygulanmasına Dair Karar kapsamında tahsili gereken Ek Mali Yükümlülük ve bu yükümlülük kaynaklı KDV’nin, kanunun geriye doğru işletilmesi şeklinde tahsil edilmeye çalışılmasının mevzuata uygun bir durum olmadığını vurgulayan Çınar, sadece bir tek otomotiv yan sanayi üreticisi firmaya gelen ceza miktarının 3 milyon TL’nin üzerinde gerçekleştiğini söyledi. Çınar, pek çok firmanın şu anda nasıl bir yol izlemesi gerektiği konusunda sıkıntı yaşadığını aktardı.
"İlk kararda böyle bir şart aranmıyor"
Söz konusu uygulama 2019 yılından beri mevcut ancak uygulama artık geriye dönük olarak da isteniyor. Uygulamanın başladığı 2019’da bazı şirketlere 20 milyon TL’yi bulan cezalar kesilmişti. Şimdi ise ceza sayısı çok daha fazla artmış durumda.
Çınar’ın verdiği bilgilere göre 2018/11973 sayılı ABD Menşeli Bazı Ürünlerin İthalatında Ek Mali Yükümlülük Uygulanmasına Dair Karar’da ABD menşeli olmayan eşyalar için Ek Mali Yükümlülük muafiyeti için ithalat esnasında Menşe Şahadetnamesi ibrazına ilişkin herhangi bir hüküm bulunmuyor. Ayrıca Menşe Şahadetnamesi ibrazına ilişkin yayımlanmış uygulama tebliğinde de söz konusu şart yok.
Çınar, “Bununla birlikte Gümrük Yönetmeliği’ne sonradan eklenen Geçici 16/3’üncü maddesine ‘Bu fıkrayı değiştiren yönetmeliğin yayımı tarihinden önce beyannamesi tescil edilmiş olan ve beyanname ekinde eşyanın menşeini tevsik eden uygun bir menşe şahadetnamesi veya tedarikçi beyanı bulunmadığı halde menşe esaslı ticaret politikası önlemi, ilave gümrük vergisi veya ek mali yükümlülük gibi diğer mali yükümlülüklerin ödenmediği, eksik ödendiği veya beyan edilmediği tespit edilen eşyanın menşeini tevsik eden uygun bir menşe şahadetnamesinin veya tedarikçi beyanının 30/6/2021 tarihine kadar gümrük idaresine ibrazı mümkündür’’ hükmü getirilmiş. Bu durum ithalatçı firmanın yasal olarak ithalat esnasında Menşe Şahadetnamesi ibraz etmesi gerekmemesine rağmen, ibraz edilmeyen beyannameler için sonradan Menşe Şahadetnamesi ibraz edilebilme imkanı getirilmiştir” dedi.
İhracatçı ülkeler geriye dönük belge düzenlemiyor
Yine de ithalatçı firmalar yasal olarak ithalat esnasında ibraz yükümlülüğü olmamasına rağmen ihtilaf yaşamamak adına yurt dışı ihracatçılardan sonradan Menşe Şahadetnamesi talep etmiş. Ancak yurt dışı ihracatçı ülkelerin kendi yasal mevzuatlarındaki ihracat tarihinden itibaren 6 aydan daha uzun süre tarihli eşyalar için Menşe Şahadetnamesi sonradan düzenlenmeyeceğine dair hükümler olması sebebiyle ithalatçı firmalar sonradan Menşe Şahadetnamesi talebine olumsuz dönüş yapılmış.
Çınar, ihracatçı ülkelerin ihracat tarihinden itibaren 6 aydan sonra Menşe Şahadetnamesi yapılıp yapılmayacağına dair Türkiye’nin o ülkelerdeki Ticaret Ataşeliklerine yazılı olarak sorduğunu ve bunun da gerekçeleri ile teyit edildiğini belirtti.
İthalat yapan binlerce şirket Ticaret Bakanlığı’nın bu zor dönemde firmaların ticari hayatlarının sekteye uğratılmamak adına konuyu tekrar değerlendirmelerini beklerken öte yandan bu yönde açılan pek çok davanın da kendileri lehine sonuçlanacağını ve devletin gereksiz yere zaman ve maddi kayba uğrayacağını dile getiriyor. Bu kapsamda karşı davalar da hızlandı.