Sovyetler ve Rusya uzmanı gazeteci Mahir Esen, ABD'nin "kuşkusuz" bir şekilde İran ile savaş istediğini ama asıl belirleyici faktörün Çin ile Rusya'nın tavrı olacağını ifade etti.
Esen, 16 Punto'dan Çağdaş Gökbel'in "ABD’nin, İran’la doğrudan bir savaşa girişebileceğini düşünüyor musunuz?" sorusuna şöyle yanıt verdi:
"Bu sorunuza yanıt vermek için birkaç soru sorup cevaplarını bulmalıyız. Birinci soru ABD İran’la bir savaş istiyor mu? Bu sorunun cevabı kuşkusuz “Evet” olacaktır. İkinci soru Rusya ve Çin’in tavrı ne olacaktır? İşte asıl sorunda bu.
Mevcut durumda Çin’in çok büyük bir hareket alanı yok gibi görünüyor. ABD ile ticaret savaşının bu denli yoğun olduğu, Tayvan ve Pasifikte, Doğu Türkistan’da, Tibet’te, Hindistan ile mevcut sınırlarında ve Kuzey Kore gibi başlıklarda birçok sorunu bulunan ve muhatabıyla çözüm arayışında olan bir Çin’den bahsediyoruz. Bana kalırsa Çin’in İran konusunda tavrı Suriye meselesinden daha farklı olamayacak. Dönüp dolaşıp yine Demokrasi, Refah ve Özgürlükler konusuna geliyoruz. Günümüz dünyasında bu üç başlığı halkına sunamamış ülkelerin bu küresel yağmacılar karşısında dayanabilecekleri Halk gücü yoktur ve mutlu olmayan halkları bölmek, provoke etmek hiçte büyük sorunlar değildir. Halkının gücünden yoksun kalan rejimlerin akıbeti de farklı olamayacaktır. Maalesef gerçekler bize tecrübelerle bunu anlatmaya çalışıyor. Küresel yağmacıların ihtiyacı olan şey mutsuz yığınlardır.
Rusya’nın tavrı ise daha karmaşık ve daha anlık gelişmelerle birlikte analiz edilebilir. Basit bir analizle İran’dan sonra sıranın Rusya’ya geleceğini öngörmek zor değildir. İnanılmaz büyük bir coğrafya, Dünya üzerinde var olan, hemen tüm yer üstü ve yer altı zenginliklere sahip bir ülke. Bu doğal zenginliğin üzerine eklenmiş bir de Sovyet mirası var yani askeri sanayiden, diplomasi geleneğine koca bir Rusya. Ne var ki yanı sıra birçok kemikleşmiş iç sorunları var. Gelir adaletsizliği, düşüşte olan nüfus, beyin göçü, bürokratik hantallık, gerekli yatırımların hayata geçirilmesinde yaşanan zorluklar, Kafkasya’da yaşanan gelişmeler Rusya’yı içeride rahatsız eden bazı başlıklar.
Dışarıda ise Baltık ülkelerinde giderek artan Rus karşıtlığı, NATO’nun Polonya planları, Gürcistan sorunu, Japonya ile bir türlü uzlaşılamayan Kuril problemi, Suriye’de süregelen savaşın olağanüstü maliyeti ve tabi ki Ukrayna. Bu kadar fazla problemi bir arada göğüslemeye çalışan Rusya’nın İran konusunda genel kabul görmüş politikalarını bir tarafa bırakması sürpriz olmayabilir. Yani İran’ı desteklemek yerine soruna daha mesafeli kalması mümkün olabilir. Elbette bunun için Rusya ve ABD’nin belirli konularda uzlaşması gerekecektir. Bu uzlaşmanın ne şekilde olup olmayacağını hiçte uzak olmayan bir gelecekte görme fırsatımız olacaktır. Eğer ABD ve yandaşları Rusya konusunda bir ilerleme kaydedebilir veya Rusya’yı müdahale edemez hale getirdiklerini düşünürlerse savaş kaçınılmazdır.
Yanı sıra İran’ın Lübnan Hizbullah’ı üzerindeki etkisini ve desteğini unutmamak gerek, İsrail tarihinde ki en büyük yenilgisini Hizbullah’a karşı almıştı. İsrail’in bölge politikalarının önündeki en büyük engel de şüphesiz Hizbullah’tır zira İsrail duramaz, genişlemek zorundadır. İsrail’in hayatına devam edebilmesi genişlemesine bağlıdır. Bunun bilincinde olan İsrail kurulduğu günden beri ilk defa genişleyemediği bir dönemi yaşıyor, yapabildiği tek şey korunmasız Filistin topraklarında yeni yerleşim birimleri kurmaktan ibaret,fakat İsrail’in doğal süreci gereği Lübnan’a doğru genişlemesi gerekiyor. Küresel çetenin Arap baharıyla birlikte etkisizleştirdiği başta Mısır olmak üzere tüm Sünni İslam ülkelerine karşın Suriye direnmeyi başarmıştır. Şayet Suriye düşseydi İsrail bir gün sonra olanca gücüyle Lübnan’ı yok etmeye koyulacaktı.
Şimdi İsrail için yeni bir fırsat doğmak üzere, eğer ABD İran ile sıcak bir çatışmaya girecek olursa en kısa zamanda İsrail Hizbullah bahanesiyle Lübnan’ı işgal etmek isteyecektir. Tüm bu olasılıkları değerlendirdiğimizde İran ABD geriliminin sıcak bir çatışmaya dönmesi çok büyük bir olasılıktır. Bana göre ABD kan istiyor yani İran için zor zamanlar başlamak üzere."