BBC Dünya Servisi Radyosu'nda yayınlanan The Inquiry programı, bu hafta Kuzey Kore ile ABD arasında yaşanan krizi masaya yatırdı.
Konuyla ilgili farklı alanlardan uzmanları davet eden programda Kuzey Kore'nin nükleer tesislerini uluslararası gözlemci olarak gören son kişi olan Stanford Üniversitesi'nden nükleer bilimci Siegfried Hecker, ülkenin nükleer silah kapasitesine dair tahminlerini paylaştı:
"2010'da zenginleştirilmiş uranyum üretme imkanları olduğunu gördüm. Daha önce de plütonyum üretme kapasitelerini görmüştüm.
"Bugüne kadar yaptıkları nükleer testlere göre ellerindeki silahları tahmin etmek mümkün. 25-30 nükleer silaha yetecek kadar malzemeleri olduğunu düşünüyorum. Testleri de bu bombaları etkili bir hale getirebildiklerini gösteriyor.
"Ellerindeki bombalar Hiroşima ve Nagazaki'yi yerle bir eden bombalar kadar güçlüdür, hatta bunun 10 katı güçlü olan hidrojen bombaları da ellerinde olabilir."
Hecker, ABD ile Kuzey Kore arasında yaşanan krizin çözümü olarak ise diyalogu gösterdi:
"Eğer ben ABD yönetiminin yerinde olsam Kuzey Kore'ye ekipler göndermek isterdim. Bu şekilde Kuzey Kore'yle nükleer bir çatışmadan kaçınmamız gerekir.
"Şimdi nükleer silahsızlanmadan bahsetmenin zamanı değil. Önce karşılıklı olarak birbirimizi anlamamız lazım.
"Bu sürecin sonunda nükleer silahlanma konuşulabilir, bu da en az 15-20 yıl alacak bir süreçtir.
"ABD'de 'artık konuşma zamanı bitti' düşüncesi hakim ama tarihe baktığınızda son 9 yıldır herhangi bir karşılıklı görüşme olmadı. Zaten bu yüzden bu noktaya geldik."
Kuzey Kore'de büro açan ilk ABD'li gazeteci olan ve ülkeyi 10 yıldır ziyaret eden Jean Lee de Kuzey Kore'de nükleer silahlara bakışı anlattı:
"Nükleer silahlar ABD'nin saldırmasının önüne geçmenin tek yolu olarak görülüyor.
"Kuzey Kore nükleer silahları bu yüzden geliştirmek istediğini söylüyor.
"Öte yandan Kuzey Kore'nin silahlarının saldırı amacıyla yapıldığını düşünenler de var.
"Kim'in bu şekilde ABD'nin politikalarını değiştirmek zorunda bırakacağını ve Kuzey Kore'nin bundan kârlı çıkacağını düşünenler de bulunuyor."
Lee'ye göre ülkede yaşam koşulları seçkinler için bile çok zor:
"Kuzey Kore'de ısınma imkanları çok az, ülke çok soğuk. Çin'in petrol göndermeyi kesmesi halkı çok sert etkiler. Gıda üretimini de etkiler. Çin bu yüzden isteksiz.
"Daha fazla yaptırımın insanları rejime karşı isyana teşvik edebileceği de düşünülüyor ama bu adım oradaki insanlara ABD'nin Kuzey Kore halkına vermek istediği bir zarar olarak gösteriliyor."
Çin Dış İlişkiler Analisti Jiang Mengjie de yaptırımların işe yaramadığı düşüncesinde:
"Kuzey Kore'ye daha fazla yaptırım işe yaramıyor. Meseleyi çözmemize de yardımcı olmuyor.
"Tek çözüm politik çözümdür, konuşarak yapılabilir.
"Çin yapabileceğinin limitlerine kadar zorlandı.
"Çin'in Kuzey Kore'yi kendisini korumak için bir tampon olarak kullandığını Kuzey Kore'ye ihtiyacı olduğunu düşünmüyorum.
"Baskıcı rejimlere dışardan yapılan baskılar, yöneticilerin halkı kendi etraflarında mobilize etmesini sağlıyor.
"Çin'in önerdiği çözüm için önerdiği 'dondur-dondur' anlaşması var.
"Çin bu anlaşmayla Kuzey Kore'nin nükleer silah ve füze denemelerini durdurmasını, Güney Kore ve ABD'nin ise ortak tatbikatları durdurmasını talep ediyor.
"Ama iki taraf da bu anlaşmaya yanaşmıyor. ABD kendi yaptığını yasal, Kuzey Kore'ninkini yasa dışı olarak görüyor, Kuzey Kore ise nükleer silahlarını başarıya ulaştırmaya çok yakın olduğunu düşünerek ara vermek istemiyor."
Programın sonunda geleceğe dair fikirleri sorulan üç uzman da ABD'nin nükleer bir Kuzey Kore'yi kabul etmese bile ona alışmak ve onunla yaşamak zorunda kalacağını düşündüklerini söyledi.