Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içindeki cunta yapılanması tarafından düzenlenen darbe girişimi sırasında yaşananlarla ilişkin olarak kitap yazdı. "Darbeye Geçit Yok" adıyla yayımlanan kitabın "Sonsöz ama son sözüm değil" başlıklı bölümünde Selvi, "darbenin siyasi ayağına bir türlü ulaşılamadığının" altını çizdi; "Oysa bu, darbenin siyasi bir ayağı olmadığı anlamına gelmez. Eğer bir gün darbenin siyasi ayağı ortaya çıkarsa, işte o zaman tam bir siyasi deprem yaşanacağından kuşkum yoktur" ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın, darbe girişimi sırasında "FaceTime" uygulaması aracılığıyla CNN Türk canlı yayınına bağlanması öncesi yaşananlara da kitabında yer veren Selvi, şunları kaydetti:
"Yayına indiğimde haber merkezi ayaktaydı. CNN Türk Ankara Temsilcisi Hande Fırat, 'Görüntü gelmedi' diyor; karısındaki kişi, 'Görüntüyü aktarıyorlar' diye karşılık veriyordu. Hande Fırat'ın görüntülü olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan'la konuştuğunu fark ettim. Teknik servis beni yayına hazırlarken Hande Fırat'ın Cumhurbaşkanı'nı yayına çıkarma konusundaki çabalarına tanıklık ettim.
"Hasan Doğan'ın 'Biz söyleyelim, siz yayında aktarın o zaman' dediğini duyunca Hande Fırat'a destek vermek için devreye girdim. 'Halk bizim ne düşündüğümüzü merak etmiyor. Cumhurbaşkanı'nı görmek istiyor, onun ağzından duymak istiyor' dedim. Bunun üzerine Hasan Doğan, Facetime'daki görüntüyü kastederek, 'Bu konuşmayı aktarın' dedi. Teknik servise sorduk. Facetime'ı doğrudan yayına aktaramayacaklarını söylediler. Bütün bunlar ok kısa bir süre içinde gerçekleşiyordu.
"Çok sevdiğim bir insan olduğu için o an içim bir tuhaf oldu. 'Bu şekliyle yayına alalım' dedim. Hande Fırat o sırada İstanbul'a 'Yayına giriyoruz' diye seslendi. Büyük çaba gösterdi. Yayına giriyorduk ama telefon Hande Fırat'ın elindeydi. Bu kez de telefonu dik mi tutalım, yoksa yan mı tutalım tereddüt yaşadık. Yayına girdik, Cumhurbaşkanı Erdoğan mesajlarını vermeye başladı."
Erdoğan, CNN Türk canlı yayınında yaptığı açıklamada "Şimdi milletime çağrı yapıyorum. Meydanlara gelin ve meydanlardan bunlara gereken cevabı hep beraber verelim. Ben de cumhurbaşkanı olarak meydanlara geliyorum" demişti. Çok sayıda televizyon kanalıyla ortak verilen yayın, darbe girişiminin seyrini değiştirmişti.
Yasin Aktay'a talimat: "Televizyonları ara, 'Erdoğan Ankara'ya geliyor' de
Selvi, dönemin AKP Genel Başkan Yardımcısı Yasin Aktay'a "Canlı yayınlara bağlan, Cumhurbaşkanı Ankara'ya geliyor' de" dendiğini ve Aktay'ın da kendisini bu talimat doğrultusunda aradığını söyledi. Selvi, söz konusu talimatın amacını da şöyle anlattı:
"Böylece darbeciler Ankara'ya tedbir alsın, şaşırtalım' diye tedbir alınmış. Tabii o bunu telefonda söyleyememişti, biz de bağlantıyı gerçekleştiremedik. Bakanlar yayına bağlanmak için birbiri ardına arıyordu."
'Sela verme' fikri nereden geldi?
Selvi, darbe girişimi sırasında Türkiye'nin 81 ilinde Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'in talimatıyla sela verildiğini hatırlatarak, "Bu fikir, Görmez'in aklına nereden geldi?" sorusunu da yanıtladı.
1974 yılında düzenlenen Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında Mehmet Görmez'in 13 yaşında bir öğrenci olduğunu ifade eden Selvi, "Kıbrıs Barış Harekâtı başlayınca, din âlimi olan babası Görmez'e, 'Minareye çık, sela ver' demişti. Görmez, minareye çıkmış, babasının talimatı üzerine döne döne sela okumuştu. Babasının o gün verdiği 'Minareye çık, sela oku' talimatı, 15 Temmuz gecesine damga vurmuştu" diye yazdı.
"Senin yazman lazım"
Selvi, "15 Temmuz'un kitabını yazmak istiyorum" dediğinde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın kendisine "Senin yazman lazım. Ben de sonuna kadar desteklerim" karşılığını verdiğini aktardı.