Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, Meclis’te sürekli yasa yapıldığını belirterek, “Her yeni yasa, var olan sorunları çözmek yerine, yeni sorunlar üretiyor. Yasaların da ruhu vardır ve yasaların; toplumun inanç, tarih ve geleneklerinden, onları o yapan, onların alameti farikaları olan şeylerden destek alması gerekir. Eğer böyle olmazsa, o toplumun fertlerinin kafaları ve gönülleri, akılları ve kalpleri savaş meydanına döner” düşüncesini dile getirdi.
Yasaların kısa ve öz olması gerektiğini yazan Dilipak, "Yoksa çözüm yerine sorun üretir. Halkın dilinde anlam kazanan kelimeleri, kavramları ve kurumları hesaba katmadan, hatta bu değerlere, inancına aykırı yasalara hiçbir toplum gönülden katılarak uymaz, gönül rızası ile o yasalara evet demez. Milletin vekillerinin yüzlerini sadece parti ve genel başkanlarına değil, onların işaret, yönlendirme ve dudaklarından çıkacak iki kelimeyle işaret edilen istikamete değil, Hakk’a ve halka dönmeleri gerekir” görüşünü dile getirdi.
1 Temmuz 2021’de yürürlükten kaldırılan kamuoyunda İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen "Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi" ve Lanzarotte ile bu sözleşmelere dayalı olarak çıkarılan yasalar ve yönetmelikler, genelgelerin hepsinin ahlaksızlığı meşrulaştırdığını savunan Dilipak, özetle yazısına şöyle devam etti:
"Yasaların da ruhu var. Yasa hukuka uygun değilse suç aletidir. Kanun devleti olmak marifet değil. Devletin, anayasa ve yasaların varlık ve meşruiyet temelleri vardır. Bu temelden sapan düzenlemeler ihanettir. Yasalar toplumların, inanç, tarih, geleneklerine yabancı ise, bu zulümdür. Bu konudaki yasaların uygulama sonuçları da ortadadır. Bu konu faiz/riba tartışmasından ya da Gülşen tartışmasından daha az önemli bir konu değil bana kalırsa.
'AK Parti içindeki FETÖ’nün zihniyet ikizi AKP’liler ve onların Papatyaları' ile başımız dertte. AK Partililer yakalarını AKP’lilerden kurtaramazlarsa onların işleri zor. Onlar için gelecek günler geçen günleri aratır. Benden söylemesi. “
Yazının tamamını okumak için tıklayın