Çanakkale'nin Kocadere Köyü'nde Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) düzenlediği Adalet Kurultayı'nın ikinci gününde, 'adalet' talebiyle farklı alanlarda 33 çalıştay ve dört ana oturum tamamlandı.
Çalıştaylara CHP'li vekiller ve parti üyeleri başkanlık ediyor. Kurultaya gelen izleyiciler, günün içerisinde belli aralıklarla düzenlenen çalıştaylardan istediklerine katılım gösterebiliyor ve CHP'li vekillere adalet taleplerini iletiyor.
Kurultayın ikinci günündeki 'Seçimde Adalet' başlıklı ana oturum, CHP'nin Yüksek Seçim Kurulu (YSK) temsilcisi Avukat Hadimi Yakupoğlu'nun moderatörlüğünde başladı.
16 Nisan anayasa değişikliği referadumunda YSK'nın mühürsüz oyları geçerli sayması ve muhalefetin bu karara itirazı sürecinde yaşananlar, konuşmacıların ele aldığı temel başlıklardan biri oldu.
Referandumda ciddi bir "meşruiyet sorunu" yaşandığını söyleyen Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
"Oyların seçim mevzuatına tam anlamıyla uyularak sayılması gerekir. Böyle olmazsa hükümetin meşruiyeti sorgulanır. Hükümetin atacağı adımların halk tarafından kabul görmesi zora girer. Giderek daha fazla zorbalıkla yönetmenin sonuçları ise, ülke içinde ve dünya sahnesinde fevkalede ağırdır."
Kalaycıoğlu referandumun, halkın özgürce bilgi alamadığı bir ortamda yapıldığını belirtti:
"Demokrasilerde fikirlerin, bilgilerin ve haberlerin serbestçe ve emniyet içinde ifade edilebilmesi, farklı kaynaklardan seçmene özgürce ulaştırılması gerekiyor. Bunlar yapılmadan seçmenin özgür iradesinden bahsetmemiz mümkün değil. Fakat referandumda olduğu gibi, Türkiye'de bu konuda senelerdir ciddi ihlaller yaşanıyor."
Kalaycıoğlu'nun konuşması sırasında kalabalığın içerisindeki bir dinleyici ise, "Seçimi zaten kazandık, ama YSK'yı ne yapacağız?" diye seslendi.
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Fethi Açıkel'e göre, 16 Nisan referandumu Türkiye tarihinde 'kritik bir dönüm noktası'.
Açıkel, Anayasa değişikliğinden sonra Türkiye'nin karşı karşıya olduğunu söylediği tehlikeleri şöyle sıraladı:
"16 Nisan'dan sonra, 80 milyon yurttaşın nabzı olan TBMM'nin iç tüzüğünde yapılan değişiklikle milletvekillerinin konuşma ve itiraz hakları kısılandı. Dolayısıyla Meclis tamamen bir danışma statüsüne indirgenebilir. Partiler yeni sistemde eskisi kadar önemli bir direnme noktası olma özelliğini yitirebilir. Türkiye partisizleşebilir ve kurumsuzlaşabilir."
Adalet Kurultayı'nda, sadece kadınların uğradığı hak ihlalleri ve adaletsizliklerin tartışıldığı oturumlar için kadınlara özel bir de çadır hazırlandı.
'Toplumsal Adalet ve Kadın' çalıştayı konuşmacılarından Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu genel temsilcisi Gülsüm Kav, "kadın dostu bir siyaset" talebinde olduklarını söyledi.
Kav, son yıllarda artış gösteren kadın cinayetlerinin temelinde "umut verici bir sosyolojik gerçekten" söz etti:
"Çok dramatik bir şey yaşıyoruz ama bunun temelinde çok olumlu bir şey var: Kadınlar değişiyor. Hangi dünya görüşünden olursa olsun, kadınlar artık şiddet görüyorsa boşanmaya cesaret edebiliyor, haklarını arıyor. Fakat değişen kadınların etraflarında hala eski erkekler var."
Tekirdağ'dan kurultaya günübirlik gelen ev hanımı Reyhan Sabancı, kız çocuklarının evlendirilmesine karşı adalet talebiyle kurultaya gelmeye karar verdiğini söylüyor.
Bütün gün kadın oturumlarını takip ettiğini söyleyen Sabancı, "Hâlâ küçücük kızlar evlendiriliyor ve hükümet bunun önüne geçmiyor. Kadınlar erkeklere karşı koruma kararı çıkartıyorlar ama yine de öldürülüyorlar. Keşke burada konuşulan çözüm önerileri hayata geçirilse" diyor.
Kurultay alanına kurulan 'Hafıza Sokağı'nda, Türkiye'de tarihinde meydana gelen darbeler ve katliamların yanı sıra, Hrant Dink, Turan Dursun, Tahir Elçi, Metin Göktepe, Sabahattin Ali ve Gaffar Okan cinayetleri de hatırlatıldı.
Çanakkale 18 Mart Üniversitesi'nde öğretim görevlisi Muharrem Yıldız, 'Hafıza Sokağı'nda, Roboski'den Türkan Saylan'a, orduya yapılan kumpastan Hrant Dink cinayetine kadar pek çok konuda adelet istendiğini görüyoruz. Bunlar hepimizin talebi."
İstanbul'dan kurultaya gelen emekli öğretmen Ramazan Çavdar ise, kızının kısa bir süre önceye kadar İstanbul Teknik Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olduğunu ancak Barış İçin Akademisyenler bildirisine imza attığı için KHK ile atıldığını anlatıyor:
"Nükleer Enerji alanında çalışan kızım dört dil biliyor. Ama KHK ile ihraç edildi ve birikmiş 18 aylık maaşına el koyulduktan sonra İngiltere'ye yerleşmek zorunda kaldı. Şu an ülkesine dönemiyor."
Çavdar 68 kuşağından olduğunu belirterek, "Bize de anarşist diyorlardı zamanında. Çünkü biz bu düzenin seçimle değişeceğine inanmıyorduk. CHP'nin de tarihsel geçmişiyle yüzleşmesi ve devrimcilerden özür dilemesi gerekiyor. O zaman da muhaliflere adalet yoktu. Ama benim bu kurultaydan beklentim, bütün milletler ve farklı düşüncelerin birleşip bir güç oluşturmasıdır" diyor.
Kurultayın ikinci günü AKP Grup Başkanvekili ve Çanakkale Milletvekili Bülent Turan Twitter hesabından, Adalet Kurultayı'nın kamp alanında çekildiği iddia edilen bir video paylaştı.
Bazı kişilerin içki içip dans ettiği görülen video ile ilgili Turan, "CHP Çanakkale'de 250.000 şehidimizin mekanında tüm hızıyla "Adalet" arıyor!" yorumunda bulundu.
Öğle saatlerinde bir basın toplantısı düzenleyen CHP Bülent Tezcan ise, Turan'ın Twitter paylaşımını "Adalet Kurultayı'nı itibarsızlaşma çabası" olarak değerlendirdi.
Günlük yaklaşık 30 bin kişinin ziyaret ettiği bir kurultay gerçekleştirdiklerini söyleyen Tezcan, bu ilginin "iktidarı rahatsız ettiğini" söyledi:
"AKP Grup Başkan Vekili Bülent Turan, bazı görüntüleri paylaşarak bu güzel toplantıya çamur atma telaşı içinde. Gezi direnişini itibardan düşürmek için 'camide içki içildi' yalanıyla ortaya çıkanlar, şimdi aynı dil ve uslüpla Adalet Kurultayı'nı karalama çabası içindeler. Bizim adalet sözümüz onları sarhoş ediyor."
Kurultay'ın Pazartesi ve Salı günü devam edecek son iki gününde, ana oturumlar 'Geçimde Adalet', 'Eğitimde Adalet', 'Devlette Adalet' ve 'Medyada Adalet' başlıklarında düzenlenecek.