Türkiye geneli için bu yönde yapılan veri araştırmaları henüz çok sınırlı ama yapılan çalışmalardan bazı çıkarımlar elde edebiliyoruz.
Konuşmamız Gerek Derneği'nin 2022 yılında, Türkiye'nin 81 ilinde 18 yaşından büyük 4108 kişiyle yaptığı Türkiye'de Regl Yoksulluğu Araştırmasına göre yaklaşık 5 kişiden 1'i her zaman sabun ve temiz su gibi regl hijyeninde kritik öneme sahip iki ürüne erişemiyor.
Kendini güvende hissettiği bir tuvalete her zaman erişebilen katılımcı oranı yüzde 32,6'yken temiz tuvalet kağıdına her zaman erişebilen katılımcı oranı yüzde 41,9.
Çalışmaya katılanların sadece yüzde 26,4'ü regl ürünlerini satın alırken hiçbir zaman zorluk yaşamadığını, yüzde 42,5'i nadiren zorluk yaşadığını, yüzde 22,6'sı sıklıkla zorluk yaşadığını ve yüzde 8,5'i her zaman zorluk yaşadığını belirtiyor.
UNFPA çalışmasında kız çocuklarının çoğunun regl olmadan önce bilgi sahibi olmadığı, bazen uzun süre korkarak ya da utanarak bunu saklayabildiği, kadın ve kız çocuklarının yüzde 94'ünün adet olunca annelerinden ya da evdeki abla, yenge gibi yaşça daha genç bir kadın aile bireyinden bilgi aldıkları tespit ediliyor.
Çalışmaya katkı veren kadın ve kız çocuklarının yarıdan fazlası regl ile ilgili daha fazla bilgi almak istediklerini söylüyor.
Peki Türkiye'de menstrüel hijyen ve regl yoksulluğu sorunu ne durumda, bunlarla mücadele için ne yapılıyor?
Regl yoksulluğu nedir?
Regl yoksulluğu, regl döneminde gereksinim duyulan ve menstrüasyonu yönetmek için ped ve benzeri ürün ve hizmetlere ekonomik veya fiziksel erişimde yaşanan güçlükler olarak tanımlanıyor.
Uzmanlar bu zorlukların regl olan kişilerin çalışma ve okula gitme gibi temel haklarını kısıtladığını, sosyal ve ekonomik eşitsizlikleri derinleştirdiğini, hala bazı ülkelerde olumsuz bir şey olarak damgalanan reglin dışlanma ve utanç kalıpları yarattığını söylüyor.
BBC Türkçe'ye konuşan UNFPA Üreme Sağlığı Ulusal Program Koordinatörü Gökhan Yıldırımkaya, regl yoksulluğunun diğer boyutlarına da dikkat çekerek regl olmanın hala tabu olduğunu söylüyor.
"Regl öncesinde sadece kadınlar değil, tüm insanların bedeni tanıyamaması ve regl ve bedenin sağlıklı yönetimi hakkında temel fizyolojik bilgi kaynaklarına erişememesi, regl yoksulluğunun hazırlayıcı nedenleri arasında" diyen Yıldırımkaya şöyle devam ediyor:
"Hala kadınların yaklaşık 3'te 1'inden fazlasının regl ürünü satın alırken çekindiğini görüyoruz. Yaptığımız dar alan çalışmalarında da kadınların 3'te 2'sinin adet dönemi öncesinde ve sonrasında yeterli bilgi almadığını görüyoruz. Menstrüasyonu kanama ve hastalık olarak ötekileştiren, saklanacak bir şey olduğu yönündeki duruşlardan kurtulmamız gerekiyor. Bunun için adet dönemi öncesinde yaşa uygun, UNESCO standartlarına göre yapılandırılmış cinsel sağlık eğitimi her okulda verilmeli."
Türkiye'de farklı nüfus gruplarında, genellikle gelire bağlı olarak, kırsal bölgelerde, mevsimlik işçiler arasında, mülteci gruplarda, yurtta yaşayan öğrenciler arasında regl yoksulluğunun baskın olduğunu söyleyen Yıldırımkaya devam ediyor:
"2030 hedefine ulaşmak için ürün ve hizmetlere ekonomik ve fiziksel olarak güçlük çeken insanlara özelleşmiş programlar ve politikalar geliştirmemiz gerekiyor. Mesela parklarda, işyerlerinde, kamusal alanlarda mahremiyet sağlayan, regl ürünlerinin bulunabileceği ve atıkların kolayca atılabileceği, rahat mekanlar geliştirilmeli. Acil durumlarda insanlar kamusal yerlerde regl ürünlerine erişebilmeli."
Türkiye'de regl yoksulluğuyla mücadelede engeller ne?
BBC Türkçe'ye konuşan Konuşmamız Gerek Derneği Kurucu Ortağı İlayda Eskitaşçıoğlu, regl tabusu ile regl yoksulluğunun el ele sorunlar olduğunu ve kamusal politikalarda genel bir görünmezlik ve konuşulmama durumu yüzünden devam ettiğini söylüyor.
"Regl tabusu ve yoksulluğu, karmaşık, kesişimsel ve politik konular. Sadece bir yoksulluk meselesi veya toplumsal cinsiyet eşitliği meselesi değil, ikisinin de kesişiminde olan konular. Bugüne kadar regl bakımı, regl tabusu ve yoksulluğu konularının Meclis'e taşınmasında kadın milletvekilleri mücadele verdi. Bu açıdan önümüzdeki süreç endişe verici" diyen Eskitaşçıoğlu şöyle devam ediyor:
"Biz kendi mücadelemizden şunu söyleyebiliriz: Meclis'teki en büyük hayal kırıklığı, regl olanların temsil oranının çok düşük olması.
"Eşitlikçi, kapsayıcı, cinsel sağlık ve haklara, üreme haklarına duyarlı politikaların üretilebileceği bir kamusal politika ortamı diliyoruz. Biz hala umutluyuz ama elbette temsilin bu kadar düşük olduğu ve döngüsel bedenlere dair konuların konuşulmadığı bir Meclis istemiyoruz."
Diğer taraftan regl deneyimlerine dair eğitimlerin tüm çocuklara karma şekilde verilmesi gerektiğine dikkat çeken Eskitaşçıoğlu, yaptığı ilk saha çalışmalarından birindeki deneyimini şöyle anlatıyor:
"Bir oğlan çocuğunun yanıma gelip tişörtümü çekiştirdiğini, ben döndüğümde de anlattığınız için teşekkür ederim, ben kızlar altına yapıyor zannediyordum dediğini hiç unutmam. Çok da haklı bir varsayım çünkü televizyonlarda gördüğümüz o bebek bezine dökülen gizemli mavi sıvının aynısı pedlerin üzerine de dökülüyor.
"Eğer şanslıysak ve okulda bu konuda eğitim verildiyse bir öğretmenin sınıfa girip kızlar kalsın oğlanlar dışarı çıksın dediği anda aslında erkek çocuğun kafasında bir kodlama oluyor. Regl ayıp ve saklanması gereken bir şey, ben bunu görmemeliyim, duymamalıyım, bilmemeliyim, doğru olan bu diye düşünüyor."
Türkiye'de yapılan çalışmalar
Uzmanlar Türkiye'de regl yoksulluğu alanında yapılan çalışmalardaki artışa dikkat çekiyor.
Eskitaşçıoğlu, feminist sağlık odağında çalışan birçok sivil toplum kuruluşu, uzman ve poltikacının büyük çabalarıyla regl yoksulluğunun kamusal politika alanlarına taşındığını söylüyor.
Örneğin geçtiğimiz yıl Cumhurbaşkanı kararıyla menstrüel ürünlerdeki KDV 10 puan indirilerek yüzde 18’den yüzde 8’e düşürüldü.
Bunun çok önemli bir kazanım olduğunu söylemekle beraber Eskitaşçıoğlu, indirimin henüz insanların cebine yansımadığını, adil vergilendirme ve ürünlerin erişilebilirliği için yürütülen mücadelenin devam etmesi gerektiğini belirtiyor.
Eskitaşçıoğlu, "Bugüne kadar dört milletvekili regl tabusu ve yoksulluğu konusunda kanun tekliflerini Meclis'e sundu" diyor ve devam ediyor:
"2019 yılında Sera Kadıgil regl ürünlerine uygulanan verginin yüzde 18'den yüzde 5'e düşürülmesi için teklif sundu.
"2021'de Gülistan Kılıç Koçyiğit, menstrüel ürünlerin genel sağlık sigortası kapsamına alınarak ücretsiz sağlanmasını talep etmişti.
"Ardından 2022'de Candan Yüceer yüzde 18 KDV oranının yüzde 1'e düşürülmesini istemişti.
"Meral Danış Beştaş ise regl izni uygulamalarının hayata geçirilmesini öneren kanun teklifini meclise sundu."
Öte yandan sendikaların büyük çabalarıyla regl izni haklarının toplu iş sözleşmelerinde yer almaya başladığını söyleyen Eskitaşçıoğlu, birtakım öncü kurumların regl iznini çalışma hayatının bir parçası haline getirdiğini belirtiyor.
Uzmanlar özellikle ağır ağır ve tehlikeli çalışma alanlarında regl iznini "olmazsa olmaz" diye nitelendiriyor.
UNFPA Ulusal Program Koordinatörü Yıldırımkaya, devletin yerel yönetim ve sivil toplum kuruluşları ile işbirliği yaparak, özellikle alım gücü dar olan kişiler ve üniversite öğrencileri için düşük maliyetli ürünlerin erişimine yönelik kanallar yaratması gerektiğini düşünyor.
Yıldırımkaya, "Üniversite yurtlarında acil durumlarda regl ürünlerinin ücretsiz alınabileceği alanlar olmalı. Yerel yönetimler yoksul kadınlara, doğum sonrasında süt, bez ve mama desteği veriyor. Bunun gibi yoksul kişiler için regl destek mekanizmaları hayata geçirilmeli. Aksi takdirde insanlar sağlıklı olmayan alternatif ürünlere itiliyor" diyor.
Deprem bölgesinde hala regl ürünlerine erişim problemi var
6 Şubat depremlerinin ardından sağlık alanında gündeme gelen önemli konulardan biri kadın ve kız çocuklarının güvenliği ve regl bakımında ihtiyaç duydukları ürün ve tesislere erişimi oldu.
Bölgedeki durumu takip edenler, kadınların hijyenik ped, tampon, temiz su, tuvalet kağıdı, kapısı kapanabilen, ışığı olan güvenli tuvalet gibi ihtiyaçlara erişimi probleminin hala devam ettiğini söylüyor.
Deprem bölgesinde yaklaşık 4 milyon kız çocuğunun yaşadığını belirten Eskitaşçıoğlu, pek çoğunun deprem sahasında, geçici barınma alanlarında ilk regl deneyimlerini yaşadığını söylüyor.
Regl bakım ürünlerinin yanı sıra soru sorup doğru bilgiyi alabilecekleri alanların önceliklendirilmediğini söyleyen Eskitaşçıoğlu, Konuşmamız Gerek derneğinin bölgede sivil toplum kuruluşları, devlet görevlileri ve çocuklar için buna yönelik kaynaklar hazırladığını ve bu kaynakları hala geçici barınma alanlarının yanı sıra köylere ulaştırmak için çalıştıklarını belirtiyor.
Eskitaşçıoğlu, "Deprem bölgesinde regl bakım ihtiyaçlarının eksikliğinin sebeplerinden bir tanesi, ilk zamanlarda akut ihtiyaçların listesini toparlayan görevlilerin genellikle erkek olmasıydı. Herkes gelip ihtiyaçlarını soran bir askere 'benim pede ihtiyacım var diyememiş olabilir. Biz de biraz bunu dönüştürmeye çalıştık. " diyor.