Adnan Oktar silahlı suç örgütüne yönelik hükmün istinaf tarafından usulden bozulmasının ardından 72'si tutuklu 215 sanığın yeniden yargılandığı davada, sanıkların mütalaaya karşı beyanlarının alınmasına devam edildi. Sanıklardan Tülay Hatice Kumaşçı savunmasında , "Benim Adnan Oktar'ı sevmem suç mu? Adnan Bey'in gücü kuvveti yerinde, ben Adnan Bey'e hayranım, aşığım." dedi.
İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesince, Marmara Cezaevi karşısındaki salonda görülen davanın 14. duruşmasına, Adnan Oktar'ın da aralarında bulunduğu bazı tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile avukatları katıldı. Duruşmada, tutuksuz sanıkların esas hakkındaki mütalaaya karşı beyanlarının alınması sürdü.
"Emir talimat yok, hiyerarşi yok"
Savunma yapan tutuksuz sanıklardan Yasemin Kiriş, hayatı boyunca suç işlemediğini, kimseyle suç işlemek için bir araya gelmediğini belirterek, "Arkadaşlarımla suç örgütü değiliz. Bizim suç işleme amacımız olmadı ve işlemedik. Amaç ne olursa olsun bizi suç örgütü ilan etmek, örgüt ilan etmek için bir derin devlet yapılanması var. Emir talimat yok, hiyerarşi yok." dedi.
"Eğer beraat etmeyeceksek, ben de tüm kardeşlerim ve Adnan Bey ile aynı cezanın kesilmesini istiyorum"
Bir diğer tutuksuz sanık Zeynep Şener de dosyanın hakkının beraat olduğunu savunarak, şöyle konuştu: "Holding oluşturmadık, karşılıksız kredi almadık, zorlamaya gerek yok. 40 yıldır edinilmiş samimi bir çaba var. Allah rızası var. Hayatımızın amacı Allah rızası. Hiçbir şey usulüne uygun yapılmadı ama en ufak bir delil bulunamadı. Biz güçleniyoruz, sevgimiz had safhada. Sevgimiz bir ise milyon oldu. Lütfen bu dosyanın hakkı beraattir. Eğer beraat etmeyeceksek, ben de tüm kardeşlerim ve Adnan Bey ile aynı cezanın kesilmesini istiyorum."
"Adnan Bey'e hayranım, aşığım"
Sanıklardan Tülay Hatice Kumaşçı ise savunmasında dosyada suç unsurlarının olmadığını öne sürdü. Anayasada herkesin düşünce ve kanaat özgürlüğüne sahip olduğunu aktaran Kumaşçı, "Benim Adnan Oktar'ı sevmem suç mu? Adnan Bey'in gücü kuvveti yerinde, ben Adnan Bey'e hayranım, aşığım. Sosyal medyadan gençler mesajlar atıyorlar, biz de sizin gibi olabilir miyiz diye. Hayatlarında ilk kez sevilebileceklerini Adnan Bey'den öğrendiler. Bizim modern olmamız, müziğin olması gençlerin kafasında önyargıyı yıktı. Ben Adnan Bey'in yanında muhteşem bir 30 yıl yaşadım, bu hayattan çok memnunum, kimseye hesap vermek zorunda değiliz. Suç yoksa, ben mutluysam benim nasıl yaşadığımdan kime ne? Özgür yaşamak benim hakkım." ifadelerini kullandı.
"Adnan Bey'in çalışmaları, üst akıl İngiliz derin devletinin çıkarlarıyla çatışıyor"
Tutuksuz sanık Hande Canlı da kendisine, arkadaşlarına ve Adnan Oktar'a iftira atıldığını iddia ederek, şunları söyledi: "Bizim örgüt üyeliğinden yargılanmamızı tek sebebi Adnan Oktar'dır, onun yanındayız diye yargılanıyoruz. Bizi ayırmak için bu kadar uğraşıyorlar. Eğitimliyiz, ayaklarımız yere basıyor. Biz neden Adnan Bey'in yanındayız. Bir insan düşünün tüm hayatını Allah'ı anlatmak için yaşıyor, insanlara sevgiyi anlatıyor, tüm bu faydalı faaliyetlerine rağmen hep suçlamalara maruz kalmış. Tüm bunlara rağmen hep tevazuyla karşılık vermiş, bir an doğru yoldan sapmamış. Ben bunların hepsine çok yakından şahidim. Son derece azimli, çalışkan bir insan. Çevresinde çok güzel kadın olduğundan dolayı haset ediliyor. Adnan Bey’in güzel ahlakını örnek alıyoruz. Buna özeniyoruz. Adnan Bey'in çalışmaları, üst akıl İngiliz derin devletinin çıkarlarıyla çatışıyor. Birtakım iftiralarla yargılanıyoruz. Hukukun tecelli edeceğini bekliyoruz."
"İstediğim kişinin avukatlığını yapmakta özgürüm"
Sanıklardan Tuğba Bal da savunmasında, avukat olduğunu ifade ederek, "Mütalaada suç teşkil eden hiçbir cümle yok. Aramızda hiyerarşi yok, burada da görülüyor. Adnan Bey çok kıymet verdiğim, sevdiğim bir insan. Kendisiyle ilgili her davayı yakından takip ediyorum. Avukat olarak elimden gelen her gayreti gösteriyorum. Bir gruplaşma, hukuk grubu yok. Ben avukatım ve avukat olduğum için mesleğim gereği hizmet veriyorum. İstediğim kişinin avukatlığını yapmakta özgürüm." diye konuştu. Duruşma, yarına ertelendi.
Mütalaadan
Duruşma savcısı tarafından 19 Eylül'de hazırlanan 445 sayfalık mütalaada elebaşı Oktar'ın 1994'te örgütün dışarıya açılması yönünde talimat verdiği bildiriliyor. İmkanı olanların iş kurması, iş kuramayanların ise iş bulmaları ve kazandıkları paraları örgüte "infak" adı altında getirmeleri talimatlarının iletildiği anlatılan mütalaada, yapılan harcamalara ilişkin örgüt liderinin sürekli bilgilendirildiği ve örgüt içinde tüm harcamaların son kararının örgüt lideri tarafından verildiği belirtiliyor.
Silahlı terör örgütü FETÖ ile Adnan Oktar Silahlı Suç Örgütü'nün oldukça benzer saiklerle hareket ederek insanların dini hassasiyetlerini manipüle ettikleri bilgisine yer verilen mütalaada, dönemin siyasi ve sosyal koşullarına göre söylem geliştirdikleri ve faaliyetlerini buna göre tanzim ettikleri vurgulanıyor.
Mütalaada, sanıkların, Akkuyu Nükleer Santral Projesi, Suriye politikaları ve Türkiye-Rusya'yı ilgilendiren istihbari konularda bilgi toplama, ayrılan örgüt üyelerinin zor durumda bırakılmaları için FETÖ'cü olduklarına ilişkin yabancı istihbarat birimlerine bilgi verilmesi şeklindeki eylemlerde bulundukları aktarılıyor.
Etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak isteyen sanık ve katılanların beyanlarına göre örgüt lideri sanık Adnan Oktar'ın özellikle kadın örgüt mensuplarına yönelik "bakışını beğenmediği, yanlış hitap ettiği, kendisine itiraz ettiği/karşı çıktığı" gibi sebeplerle küfür ve hakaret içerikli sözler kullanarak veya darbedip psikolojik ve fiziki şiddet uyguladığı anlatılan mütalaada, Oktar'ın ayrıca örgüt üyelerinin eğitim alma hakkını engellediği bildiriliyor.
Mütalaada, Oktar'ın sistematik şekilde örgüt mensuplarına cinsel istismarda bulunduğu, örgüt üyelerinin bir kısım bürokrat, siyasetçi, gazeteci, kamu görevlisi ve sivil vatandaşlara yönelik kişisel bilgileri kaydedip Oktar'a sundukları, bu verilerin arşivlenmiş şekilde muhafaza edildiği kaydediliyor.
Esas hakkındaki mütalaada, örgüt elebaşı Oktar'ın, "örgüt yöneticiliği", "FETÖ silahlı terör örgütüne yardım", "siyasal veya askeri casusluğa teşebbüs", "eziyet", "kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma", "birden fazla kişiyle birlikte birden fazla kez çocuğa karşı cinsel istismar", "cinsel saldırı", "cinsel saldırıya teşebbüs", "kişisel verilerin kaydedilmesi", "tehdide azmettirme" suçlarından 232 yıl 9 aydan 1198 yıla kadar hapsi isteniyor.
Örgüt yöneticisi konumundaki diğer sanıklar Tarkan Yavaş, Alev Babuna, Aylin Atmaca, Bora Yıldız, Halil Hilmi Müftüoğlu, İbrahim Tuncer, Mehmet Noyan Orcan, Merve Büyükbayrak, Sinem Hacer Tezyapar, Yeliz Sucu, Ayşegül Hüma Babuna ve Fatma Ceyda Ertüzün'ün de benzer suçlardan cezalandırılması istenen mütalaada, 71 tutuklu sanığın mevcut hallerinin devamı talep ediliyor.
Davanın geçmişi
İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, 11 Ocak 2021'de açıkladığı kararında, örgüt yöneticisi olmak suçundan yargılanan sanıklar Adnan Oktar, Tarkan Yavaş, Mehmet Noyan Orcan, Bora Yıldız, Halil Hilmi Müftüoğlu, İbrahim Tuncer, Ulviye Didem Ürer, Alev Babuna, Aylin Atmaca, Merve Büyükbayrak, Yeliz Sucu, Sinem Hacer Tezyapar, Fatma Ceyda Ertüzün, Ayşegül Hüma Babuna'ya ayrı ayrı 9 bin 803 yıl 6 ay hapis cezası verilmesine hükmetmişti.
Mahkeme 107 sanığa "örgüt üyeliği" suçundan 4 yıl 6'şar ay, 20 sanığa da "örgüte üye olmak", "gerçeğe aykırı mal bildirme", "örgüte yardım etme", "suçluyu kayırma", "ruhsatsız silah taşıma" ve "tehdit" suçlarından 1 yıl 8 aydan 11 yıl 3 aya kadar değişen sürelerde hapis cezası vermişti.
Etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanan 12 sanığa "örgüte üye olmak" suçundan 11'er ay hapis cezası veren mahkeme, bu sanıklarla ilgili hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasını karara bağlamıştı. Sanık Mustafa Kuşçu, Ozan Süer ve Turgut Aksu'nun tahliyesine karar veren mahkeme, Bahadır Köseoğlu hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarılmasını kararlaştırmıştı.
Sanıklardan 3'ünün tüm suçlardan beraatine hükmeden mahkeme, tutuksuz sanıklar Ahmet Bürke, Dolunay Tezin, Hüseyin Alpar Sayın, Sibel Yılmaztürk, Şecaaddin Çelikler, Eşref Nuri Yakışan, Mehmet Murat Atmaca ve Deniz Tanık'ın tutuklanmalarına karar vermişti. Bir kısım sanıkların bazı suçlardan beraatini kararlaştıran heyet, 80 sanığı ise çeşitli suçlardan 3 yıl ile 36 yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırmıştı.
İstinaf Mahkemesi kararı bozmuştu
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi ise Adnan Oktar organize suç örgütüne yönelik, aralarında Oktar ve örgüt yöneticilerinin de bulunduğu 84'ü tutuklu 215 sanık hakkında yerel mahkemece verilen hükmü usulden bozmuştu. İstinafın bozma kararıyla 68 sanığın, tutuklulukta geçirdikleri süre ve haklarındaki hükümlerle ilgili bozma nedenleri dikkate alınıp tahliyelerine karar verilmişti.
Alınan kararda, suç örgütü lideri Oktar, Alev Babuna, Aylin Atmaca, Ayşegül Hüma Babuna, Bora Yıldız, Hakan Kurtul, Halil Hilmi Müftüoğlu, İbrahim Tuncer, Mehmet Noyan Orcan, Mert Sucu, Merve Büyükbayrak, Oğuzhan Sevinç, Sinem Hacer Tezyapar, Tarkan Yavaş, Ulviye Didem Ürer ve Yeliz Aksoy'un ise tutukluluk hallerinin devamına hükmedilmişti.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığı da tahliyelerin "usul ve yasaya aykırı" olduğunu belirterek sanıklar hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarılmasını istemişti. İtirazın reddedilmesinin ardından Başsavcılık, bir üst mahkeme olan 2. Ceza Dairesine yeniden itirazda bulunmuştu.
İtirazı değerlendiren İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi, tahliye edilen 68 sanıktan 61'i hakkında "cinsel saldırı" suçundan tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarılmasına hükmetmişti. Haklarında yakalama kararı çıkarılan 61 sanıktan 50'si tutuklanmış, dava dosyası ilk derece mahkemesine gönderilmişti. (AA)