Uluslararası Af Örgütü, Suriye’de Yermük şehrindeki Filistinli ve Suriyeli sivillere yönelik savaş suçlarını konu aldığı, “Yermük'te zorluklara göğüs germek: kuşatma altındaki sivillere yönelik savaş suçları” raporuna ilişkin basın bildirisini yayımladı. Bildiride, örgütün Orta Doğu ve Kuzey Afrika Direktörü Philip Luther’in “Suriye güçleri sivillerin açlıktan ölmesini savaş silahı olarak kullanarak savaş suçu işliyor. Kedi köpek yemek zorunda olduklarını anlatan ailelerin yürek parçalayan tecrübeleri ve yiyecek ararken keskin nişancıların hedefi olan siviller, Yermük'te gerçekleşen dehşet hikayesinin çok tanıdık detayları haline geldi" ifadelerine yer verildi.
Uluslar arası Af Örgütü tarafından yayımlanan basın bildirisi şöyle:
Uluslararası Af Örgütü tarafından yayımlanan yeni bir rapor Şam'ın dışında kalan ve Suriye hükümet güçleri tarafından acımasız bir kuşatma altında olan Yermük'te Filistinli ve Suriyeli sivillere yönelik işlenen savaş suçlarını ve insanlığa karşı suçları ortaya koyuyor.
Suriye'deki krizin üçüncü yıl dönümü öncesinde yayımlanan "Yermük'te zorluklara göğüs germek: kuşatma altındaki sivillere yönelik savaş suçları" adlı rapor Temmuz 2013'te kuşatmanın sıkılaştırılması ile en önemli gıdalara ve tıbbi malzemelere erişimin kesilmesine ve bu durumun yaklaşık 200 bireyin ölümü ile sonuçlanmasına dikkat çekiyor. Uluslararası Af Örgütü'nün yaptığı araştırmaya göre, ölenlerin 128'i oluşan bu insani krizde doğan açlıktan öldü.
Uluslararası Af Örgütü Orta Doğu ve Kuzey Afrika Direktörü Philip Luther, "Yermük'teki hayat, kaçışı olmayan ve bir ıstırap döngüsü içinde sıkışıp kalmış, açlık çeken umutsuz siviller için gittikçe daha da katlanılmaz hale geldi. Yermük'teki siviller ölümcül bir oyunda hiçbir kontrolü olmayan piyonlar gibi muamele görüyor" diye konuştu.
Raporda hükümet güçlerinin ve hükümet yanlılarının üst üste saldırılar düzenlediğine dikkat çekiliyor. Bu saldırıların arasında okul, hastane ve Yermük'te bir cami gibi sivillerin olduğu binalara ağır silahlarla bombardıman ve baskınlar bulunuyor. Saldırıya uğrayan bazı bölgeler çatışma yüzünden ülke içinde yerinden edilmiş kişiler için sığınak olarak kullanılıyordu. Doktorlar ve sağlık çalışanları da hedef alındı.
Luther, "Sivillerin yaşadığı bölgelere ayrım gözetmeksizin saldırılar düzenlemek ve ölümler ile yaralanmalara yol açmak savaş suçudur. Kaçacak yeri olmayan sivillerin yoğunluklu olarak yerleşimin olduğu bölgeye üst üste saldırmak acımasız bir tavır ve uluslararası insancıl hukukun en temel ilkelerinin duyarsız bir şekilde hiçe sayılmasıdır" dedi.
Yermük'te kalanların en az yüzde 60'ının kötü beslenmeden muzdarip olduğu söyleniyor. Bölgede yaşayanlar Uluslararası Af Örgütü'ne aylardır sebze ya da meyve yemediklerini anlattı. Fiyatlar aniden yükseldi ve bir kilo pirincin fiyatı 100 ABD Doları'nı buldu.
Luther, “Suriye güçleri sivillerin açlıktan ölmesini savaş silahı olarak kullanarak savaş suçu işliyor. Kedi köpek yemek zorunda olduklarını anlatan ailelerin yürek parçalayan tecrübeleri ve yiyecek ararken keskin nişancıların hedefi olan siviller, Yermük'te gerçekleşen dehşet hikayesinin çok tanıdık detayları haline geldi" dedi.
Öte yandan Nisan 2013'ten bu yana kampın elektrik kaynağı da kesilmiş durumda.
Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Kuruluşu (UNRWA) Ocak ve Şubat 2014'te aralıklı olarak kısıtlı gıda yardımı dağıtmış olmasına rağmen yardım ne yazık ki, en temel ihtiyaçları karşılama konusunda hala yetersiz. Yardım çalışanları çabalarının "okyanusta bir damla" olduğunu dile getirdi. Son dönemde bölgenin yeniden bombalanması yardım sevkiyatlarının bir kez daha durmasına yol açtı.
Luther, "Yermük'te ölü sayısı artıyor ve durum kötüleşiyor. Birçok vakada eğer yeterli tıbbi bakım olsaydı insanların hayatlarının kurtulabileceğini düşünmek oldukça üzüntü verici" dedi.
Basında kadınların doğum yaparken öldüğüne dair haberler çıkıyor. En fazla çocuklar ve yaşlılar acı çekiyor. Aralarında bebeklerin de olduğu 18 çocuk öldü. Kampta yaşayanlar tüketilmeye uygun olmayan ya da zehirli bitkileri ya da köpek eti yedikleri için komplikasyonlarla karşılaşıyor.
Hastaneler en temel tıbbi malzemeler konusunda bile eksiklik çekiyor. Çoğu kapanmaya zorlandı. Bölgede yaşayanlar Uluslararası Af Örgütü'ne bazı vakalarda silahlı muhalif grupların tıbbi malzemeleri yağmaladığını ve hastanelerden ambulans çaldıklarını aktardı.
Sağlık çalışanları da üst üste tacize uğradı. En az 12 sağlık çalışanı, genellikle kontrol noktalarında olmak üzere, kuşatma sırasında tutuklandı. Suriye hükümet güçleri tarafından ele geçirildikten sonra altısı kayboldu. En az bir doktorun gözaltında işkence gördüğü için öldüğüne inanılıyor.
Luther, "Hasta ve yaralılara yardım etmeye çalışan doktorları ya da sağlık çalışanlarını hedef almak bir savaş suçudur. Tüm tarafların sağlık çalışanları ve diğer insani yardım çalışanlarına yönelik bu saldırılardan kaçınması gerekir" dedi.
Nisan 2011'den bu yana Yermük'te en az 150 kişi tutuklandı, Şubat 2014 sonu itibariyle 80'den fazlası hala alıkonulmuş durumdaydı. Uluslararası Af Örgütü, sadece siyasi düşünceleri ya da kimlikleri sebebiyle alıkonulmuş herkesin derhal ve koşulsuz bir şekilde serbest bırakılması için çağrıda bulunmaktadır.
Luther “Yermük'ün kuşatılması sivil nüfusun topluca cezalandırılması demektir. Suriye hükümeti kuşatmaya derhal son vermeli ve sivillere yardım etmesi için insani yardım kuruluşlarına serbest erişim sağlamalı" diye konuştu.
Geçen ay Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin insani yardım sağlayan kuruluşların faaliyetlerini gerçekleştirmesi için nüfusun yoğun olduğu yerlerde kuşatmayı kaldırma, uluslararası insancıl hukuk ve insan hakları ihlallerini sonlandırma çağrısı üzerinde mutabakata varıldı. Fakat bu, bölgede kuşatma altındaki sivillerin durumuna dair somut bir gelişme yaşanmasına yol açamadı.
Luther, "Yermük kuşatması, ülke çapındaki çeyrek milyon insan üzerinde Suriye silahlı kuvvetleri ya da silahlı muhalif gruplar tarafından diğer sivil bölgelerde uyguladıkları silahlı ambargo serisinin en ölümcül olanı. Bu kuşatmalar ölçülemeyecek boyutta insani ıstıraba yol açmakta ve hepsi derhal sona ermeli" dedi.
Uluslararası Af Örgütü insanlığa karşı suç ya da savaş suçu işlemiş olduğundan şüphe edilen ya da savaş suçu emri veren herkesin adalete teslim edilmesi için çağrıda bulunmaktadır. Bu çağrı aynı zamanda Suriye'deki durumun Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Başsavcısı'na sevk edilmesini de içeriyor. UCM'nin Roma Statüsü'ne göre cinayet, işkence ve zorla kaybedilme gibi eylemler, eğer geniş çaplı ve sistematik bir saldırının parçası olarak doğrudan sivil nüfusa yönelik gerçekleştirilirse insanlığa karşı suç teşkil ediliyor.