Gündem

Ahmet Hakan: 90'larda Refah Partililere yapılanları siz de Kılıçdaroğlu'na mı yapmaya karar verdiniz?

“Kılıçdaroğlu Oslo’da görüşme yapsaydı asmazlar mıydı, kurşuna dizmezler miydi?"

10 Haziran 2016 13:21

Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet Hakan, CNN Türk’te hazırlayıp sunduğu tarafsız bölge programına katılan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Cezaevinde tutuklu ya da hükümlü olup hasta olan PKK’lıyı da DHPK-C’liyi de kader kurbanını da İslamcıyı da dinledik” sözlerinin makaslanarak “CHP, PKK ve DHKP-C’lileri ziyaret etti” algısının yaratıldığını belirtti. Hakan, Kılıçdaroğlu’nun sözlerinin çarpıtılmasının cımbızlamanın ve algı operasyonunun daniskası olduğunu ifade ederek, “Kılıçdaroğlu Oslo’da görüşme yapsaydı, İmralı’ya seferler düzenleseydi, Sırrı Süreyya ile al takke ver külah olsaydı asmazlar mıydı, kurşuna dizmezler miydi?” diye sordu. 90’lı yıllarda Refah Partisi’ne gaddarlık yapıldığını da değinen Hakan, “90’lı yıllarda dönemin gaddarlarının Refah Partililere yaptıklarının benzerini şimdi de siz mi başkalarına yapmaya karar verdiniz? E hani sizin farkınız? E hani sizin ahlakınız? E hani sizin vicdanınız? E hani sizin dininiz? E hani sizin imanınız?” ifadelerini kullandı. 

Hakan, “Cezaevinde yatan kim olursa olsun... Hangi örgüte mensup olursa olsun... Hastaysa gerekli duyarlılığı gösteririz. Sorunun çözümü için de her katkıyı sağlarız. Başka türlü siyasi mülahazaları gayriinsani ve gayriahlaki bulduğumu belirtmek isterim” diyen AKP İstanbul Milletvekili Mehmet Metiner ile Kılıçdaroğlu’nun sözleri arasında fark olmadığına dikkat çekti.

Ahmet Hakan’ın bugün (10 Haziran 2016) yayımlanan “Kavganın da çekişmenin de bir ahlakı olur” başlıklı yazısı şöyle:

Tarafsız Bölge'de söylediği sözler nedeniyle Kemal Kılıçdaroğlu'na yapılanlara bakınca...

Hükmü verdim.

Dedim ki:

Artık Türkiye’de siyasi kavganın bir adabı, bir ahlakı, bir ölçüsü falan kalmamıştır.

*

İncelikli operasyonlara falan bile gerek görülmüyor artık.

En kabasından, en hoyratından, en berbatından algı operasyonlarına imza atılıyor.

*

Ne dedi Kemal Kılıçdaroğlu Tarafsız Bölge’de?

Şunu dedi:

- Biz toplumun ezilen tüm kesimlerine kucak açıyoruz.

- Kâğıt toplayıcılarına da fındık üreticilerine de taşeron işçilere de emeklilere de mevsimlik işçilere de... Hepsine kucak açıyoruz.

- Cezaevlerindeki hasta tutuklu ve hükümlülerin sorunlarına eğilirken de bir ayrım yapmadık.

- Cezaevinde tutuklu ya da hükümlü olup hasta olan PKK’lıyı da DHPK-C’liyi de kader kurbanını da İslamcıyı da dinledik.

*

Kılıçdaroğlu bu sözleriyle...

CHP’li milletvekillerinin hazırladığı ve kamuoyunda büyük yankı uyandıran “Cezaevleri Raporu”na gönderme yapmıştı.

O rapor, CHP’nin yüz akı işlerinden biridir.

Veli Ağbaba başkanlığındaki CHP’li heyet, cezaevlerindeki hasta tutuklu ve hükümlüler sorununu kamuoyunun gündemine taşımıştı.

*

Ergenekon, Balyoz, PKK, İBDA-C, DHKP-C... Kader kurbanları... Hiçbir ayrım yapmamışlardı.

Önemli sağlık sorunları nedeniyle cezaevlerinde ölmeye yatmak zorunda kalan tutuklu ve hükümlülere dikkat çekmişlerdi.

*

E ne var bunda kardeşim?

- Cezaevlerinde kalan her türlü tutuklu ve hükümlüye sağlık hizmeti verilmesin mi?

- Sağlıkları bozulan, hastalıktan inleyen tutuklu ve hükümlüler, ölüme mi terk edilsin?

- Bir muhalefet partisi, böyle bir sorun varsa... Bu sorunla ilgilenmesin mi?

- Bir siyasi parti, cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlülerin sağlık sorunlarıyla ilgilenince... O tutuklu ve hükümlülerin suçlarına ortak mı olmuş olur?

*

Kılıçdaroğlu’nun o açıklamasından yola çıkılarak...

“Aha da itiraf etti! PKK ve DHKP-C’lileri ziyaret etmişler” diye tezvirat yapmak...

- Cımbızlamanın...

- Çarpıtmanın...

- Algı operasyonunun...

- Üste çıkma çabasının...

- Gargaraya getirmenin...

Daniskası değil de nedir?

*

Kemal Kılıçdaroğlu...

- Habur’a imza atsaydı.

- Oslo’da görüşme yapsaydı.

- İmralı’ya seferler düzenleseydi.

- Öcalan’ın cezaevi koşullarını düzeltseydi.

- Diyarbakır meydanlarında Öcalan’ın mesajlarını okutsaydı.

- Sırrı Süreyya ile al takke ver külah olsaydı.

- Kandil’in komşu kapısı olmasını sağlasaydı.

- Dolmabahçe’de fotoğraf verseydi.

- Asfaltlara döşenen bombalara göz yumsaydı.

- “PKK bizi kandırdı” deseydi.

Bunların tümünü değil...

Sadece ve sadece birini yapsaydı.

Ne yaparlardı Kemal Kılıçdaroğlu’na?

*

Asmazlar mıydı?

Sürüklemezler miydi?

Kurşunlara dizmezler miydi?

Mavi gökyüzünü ona dar etmezler miydi?

*

Ayıptır kardeşim.

Yazıktır.

Günahtır.

*

90’lı yıllarda dönemin gaddarlarının Refah Partililere yaptıklarının benzerini şimdi de siz mi başkalarına yapmaya karar verdiniz?

- E hani sizin farkınız?

- E hani sizin ahlakınız?

- E hani sizin vicdanınız?

- E hani sizin dininiz?

- E hani sizin imanınız?

*

Kavganın da dövüşün de çekişmenin de bir adabı olur.

Hatta hilenin, operasyonun, tezgâhın bile...

Siz artık bunların hiçbirine yüz vermeyecek kadar gerilediniz mi?

Bir canavar çıktı sizden, farkında değil misiniz?

 

 

Yazamadan edemedim

 

 

Dün yazılarıma kısa bir ara vereceğimi belirtmiştim.

Fakat şu aziz mübarek günlerde haksızlık karşısında susarak çok azılı bir dilsiz şeytan olmayı kendime yediremedim. 

Bugün burada bunları yazmamın tek sebebi budur.

 

 

Bak ne diyor Mehmet Metiner

 

 

Mehmet Metiner…

Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Hükümlü ve Tutuklu Hakları Alt Komisyonu Başkanı… AK Partili... 

*

Bak, şöyle diyor Mehmet Metiner:

- Cezaevinde yatan kim olursa olsun... Hangi örgüte mensup olursa olsun... Hastaysa gerekli duyarlılığı gösteririz.

- Sorunun çözümü için de her katkıyı sağlarız.

- Başka türlü siyasi mülahazaları gayriinsani ve gayriahlaki bulduğumu belirtmek isterim.

*

Soruyorum: 

Kemal Kılıçdaroğlu’nun sözü ile Mehmet Metiner’in sözü arasında ne fark var? 

 

Deniz Baykal: Tezgâha dikkat

 

Deniz Baykal aradı.Şunları söyledi:m Sosyal medyada bana ait tek bir hesap bile yok.

-

Fakat son günlerde partimize ve genel başkanımıza tezgâh kuranlar, benim adıma hesaplar açarak sözde benim mesajlarımı yayınlıyorlar.

- Buradan bütün kamuoyuna sesleniyorum: Ben sosyal medyada yokum. Twitter’da falan bana ait tek bir hesap yok. Lütfen bana ait olduğu söylenen hiçbir hesabı dikkate almayın.

- Genel Başkanımızı aradım. Kendisiyle dayanışma içinde olduğumu belirttim. Hem Genel Başkanımıza hem de partimize karşı kurulan tezgâhlara karşı birlik içinde olmamız gerekir.

İlgili Haberler