Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan, kız arkadaşı Deniz Bulutsuz'a şiddet uyguladığı belirtilen oyuncu Ozan Güven'e ilişkin, " Ozan Güven’in çevresi geniş olmasaydı, sürekli dayanışma içinde olduğu güçlü arkadaşları olmasaydı, şöhreti olmasaydı sonuç yine böyle olur muydu?" görüşünü savundu.
Ozan Güven'e karşı bir önyargısının olmadığını belirten Hakan, "Hele düşmanlığım, husumetim, antipatim...Hiç yok! Hatta sanatını belli bir düzeyin üzerinde bulduğumu bile söyleyebilirim. Ama ekranlarda izlerken ayıpladığım, yadırgadığım, kendisine yakıştıramadığım görüntüleri de yok değildi hani. Alkolü azıcık fazla kaçırınca kendinden geçiyor, magazin emekçilerine ağır küfürler ediyor, magazin emekçilerinin üzerine yürüyor, ekranlarda sık sık 'Tutmayın beni' görüntüleri veriyordu. Bütün bu görüntüler karşısında hep şöyle diyordum: Yazık. 'Alkol ve buna bağlı ciddi bir öfke problemi var bu adamın.' Yani demem o ki... İki gündür konuyu bu köşenin gündeminde tutmamın nedeni... Ne kişisel husumettir ne de kişisel gıcıklık..." düşüncesini dile getirdi.
Hakan, "Şudur neden: Bir kadının uğradığı feci şiddet. Kimse kusura bakmasın: Ortada aldığı darplar sonucu gözleri kan çanağına dönmüş bir kadın varken... O kadının tutarlı ifadeleri varken... O kadının darp raporları varken... O kadının konunun üzerinde tepinmeme konusunda sergilediği dikkat varken... Ozan Güven’in 'Asıl o beni dövdü' ifadesine prim verecek değilim. 'Kadının beyanı esastır' sözünü esas almaya bile gerek yok. Ozan Güven’in şiddetine maruz kalan kadının kollarındaki darp izlerini... Ozan Güven’in attığı yumruğun kadının gözünü ne hale getirdiğini... Ozan Güven’in verdiği ifadenin feci derecede inandırıcılıktan uzaklığını... Esas almak yeterli." değerlendirmesinde bulundu.
Hakan, "Şimdi gelelim esas meseleye... Ortada kadına yönelik korkunç bir şiddet olayı varken... Bu suskunluk neden? Bu geçiştirme neden? Bu duyarsızlık neden? Bu körlük neden? Ozan Güven’in çevresi geniş olmasaydı, sürekli dayanışma içinde olduğu güçlü arkadaşları olmasaydı, şöhreti olmasaydı... Sonuç yine böyle olur muydu? Ya da şöyle sorayım: Şiddete uğrayan Deniz Bulutsuz... En az sanatçı Sıla kadar güçlü ve şöhretli biri olsaydı... Sonuç yine böyle olur muydu?" yorumunu yaptı.
Hakan, "Bu olayın doğurduğu başka bir gerçeklik daha var: Türkiye’de maalesef müthiş bir aşiretçilik, muazzam bir cemaatçilik, asla bırakılmayan bir mahallecilik, sürekli üzerinde titizlenilen bir takımcılık var. Güya okumuş yazmış, güya kültürlü insanlar... 'Bizim Ozan ne yaparsa yapsın yine de bizim Ozan’ımızdır' yaklaşımındalar. Bu yaklaşımın 'aşiret dayanışması' ilkelliğinden bir farkı var mı Allah aşkına?" ifadesini kullandı.
Yazının devamı için tıklayın