Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, kamuoyunda 'Cicişler' olarak bilinen Esra ve Ceyda Ersoy kardeşlerin, İstanbul Atatürk Havalimanı saldırısının ardından "Tüm kötülükleri def etmek için dua etmeye gidiyoruz" diyerek Umre'ye gitmelerini eleştirdi. "Din ve dince kutsal bilinen değerlerle alenen kafa buluyorlar. Alçakça terör saldırısında can vermiş insanların acılı yakınlarıyla matrak geçiyorlar" diyen Hakan "Savcı olsam dava açarım. Öyle sinirliyim" ifadesini kullandı.
Hakan, Başbakan Binali Yıldırım'ın Osmangazi Köprüsü'nün açılış töreninde kullandığı "Teröre karşı verilebilecek en güzel cevap bu köprüdür. Bugün burada bayram havası yaşıyoruz" ifadesiyle ilgili olarak ise, "İktidar, terörle mücadeledeki başarısızlığını köprüyle örtmeye çalışıyor" diye yazdı.
Ahmet Hakan'ın "Terörün üstünü köprüyle örtmek" başlığıyla yayımlanan (2 Temmuz 2016) yazısı şöyle:
"Osmangazi Köprüsü", gerçekten de çok büyük, çok faydalı, çok önemli bir hizmet.
En abartılı övgüleri hak ediyor.
Bu konuda en küçük bir tereddüdüm bile yok.
*
Bu iktidarın birinci en büyük başarısıdır köprü yapmak, yol yapmak...
İkinci en büyük başarısı ise...
Bu hizmetlerini her türden olumsuzluğa rağmen hiç aksatmadan sürdürebilme becerisi ve kararlılığı...
*
Ama bu iktidar, köprü konusunda ne kadar mahir, ne kadar becerikli, ne kadar usta, ne kadar başarılıysa...
Terör konusunda o kadar acemi, o kadar beceriksiz, o kadar çırak, o kadar başarısız.
*
Terör karnesi çok zayıf bu iktidarın...
- İstihbaratı zayıf.
- Bilhassa IŞİD konusunda duyarlılığı zayıf.
- Öngörüsü zayıf.
- Bataklığı kurutmaya yönelik planları zayıf.
*
İşte tam da bu nedenle...
İktidar yetkililerinin “Osmangazi Köprüsü” için...
“Teröre karşı verilmiş en güzel cevaptır” demelerinin tek bir açıklaması var:
Köprü inşa etmek alanında sergilenen büyük başarı, terörü önlemek konusunda sergilenen büyük başarısızlığı örtmek için kullanılıyor.
Keşke köprü yapma alanında sergilenen büyük maharetin binde biri olsun terörü önleme alanında sergilenebilse...
Hiç değilse bu kadar can gitmez.
Yas varken şenlik olur mu?
Güya muhafazakâr, güya anti-Batıcı, güya yerli, güya milli bazı tipler, “Yas varken şenlikli köprü açılışı olur mu?” diyenlere şöyle cevap veriyorlar:
“Fransızlar teröre inat konser salonlarını doldurmadı mı?”
*
Bu tiplere şunları söylemek isterim:
*
Her alanda Batı mukallitliğine laf ediyorsun da... Yas tutma konusunda niye elin Fransız’ını taklit ediyorsun ki?
*
Bu topraklara özgü ağırbaşlı hüzün nereye gitti? Sen nasıl millisin, sen nasıl yerlisin?
*
- Her kültürün ölüm ve acı karşısında sergilediği farklı bir tutum vardır. Sen niye kendi kültürüne uygun davranmıyorsun ki?
*
- Hem sen madem “Teröre inat kutlama yaparım” noktasındasın... Ne diye mantar tabancası patlasa milli bayramları kutlamaktan anında vazgeçiyorsun ki?
*
- Daha cenazeler ortadayken... Köprü üstünde göbek atıp dans eden ahalimizin bu yozlaşmış sakilliğine bir diyeceğin yok mu?
*
- Havalimanı katliamında can verenlerin kanları kurumamışken... Meclis’te gıyabi kurdele kesmek hem vicdani katılığa hem de banalliğe işaret etmiyor mu?
Hem yasla hem dinle alay eden bir müptezellik
“CİCİŞ” denilen iki tip, binmişler bir zenginin oğlunun özel uçağına...
“Teröre karşı dua etmek için kutsal topraklara gidiyoruz” diye mesaj yayınlıyorlar.
*
Maksat:
Alay etmek, dikkat çekmek, mavra yapmak, tık almak, gündem olmak falan...
*
İki tür adilik var bu işte:
- BİR: Din ve dince kutsal bilinen değerlerle alenen kafa bulma.
- İKİ: Alçakça terör saldırısında can vermiş insanların acılı yakınlarıyla matrak geçme.
*
Savcı olsam...
Dava açarım.
O kadar öfkeliyim yani.