İsviçre'de yayımlanan Blick gazetesi de, Türkiye'de 16 Nisan'da halk oylamasına sunulacak ve partili cumhurbaşkanlığı sistemini öngören anayasa değişikliğini, birinci sayfasına Türkçe manşetle taşmıştı. "Erdoğan'ın diktatörlüğüne 'Hayır' oyu kullanın" başlığıyla yayımlanan haberde, "Biz İsviçreliler için kabul edilemez olan; buradaki özgürlük ve hukuk devletinden faydalanıp, bunların kendi ülkesinde kaldırılmasını istemektir. Bu kabul edilemez" ifadesine de yer verilmişti.
Güya bizi yönlendiriyorlar:
Evet dememeliymişiz, hayır demeliymişiz.
*
Pis faşistlerini çıkarıp karşımıza...
Güya bize akıl veriyorlar:
Tayyip Erdoğan’a geçit vermemeliymişiz.
*
- Attıkları her adımın...
- Yaptıkları her müdahalenin...
- Saldıkları her köpeğin...
- Vurdukları her copun...
- Sergiledikleri her hoyratlığın...
- Kapattıkları her kapının...
- Gösterdikleri her nezaketsizliğin...
Referandumda nasıl bir etki yapacağını çok iyi bildikleri halde yapıyorlar bunu.
İnadına yapıyorlar.
Domuzluğuna yapıyorlar.
*
Paçalarından akan bencillikleriyle, gırtlaklarına kadar yükselen küstahlıklarıyla, her taraflarına sinen kibirleriyle, tiksindiren başöğretmen edalarıyla...
Bize akıl veriyorlar.
*
Alayına birden buradan milletim adına seslenmek istiyorum:
*
- Evet de deriz, hayır da deriz.
- Öyle de ederiz, böyle de ederiz.
- Yanlışı da seçeriz, doğruyu da seçeriz.
- İyi de yaparız, kötü de yaparız.
- “İlle de Erdoğan” da deriz, “İlle de başkası” da deriz.
Size ne kardeşim size ne?
*
Alın gazetelerinize attığınız şu lanet olası Türkçe manşetlerinizi...
Alın şu bize akıl vermek için karşımıza çıkardığınız Hannibal kılıklı pis faşistinizi...
Bir uzayın gidin, bir yürüyün gidin.
Kibrinizi, küstahlığınızı, kabalığınızı, bencilliğinizi, hoyratlığınızı alın da gidin.
*
Bir rahat bırakın bizi de...
Akılla, sağduyuyla, soğukkanlılıkla, okuyarak, anlayarak, ölçüp biçerek, ne getirip ne götüreceğini hesaplayarak...
Kendi geleceğimizi kendimiz oylayalım.