Eğer AİHM bu tutukluluğu hukuksuz bulursa ve tutuklama için gerekçe yapılan delillerin “tutuklamaya yeterli olmadığına” karar verirse Ziya açısından tahliye umudu doğabilir” ifadelerini kullandı.
Ziya Ataman açısından iç hukuk sürecinin devam ettiğini belirten Avukat Ok, “Normalde iç hukuk süreci devam ediyor ama biz Ziya’nın tutukluluk koşulları için başvurmuştuk. Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunmuştuk, oradan reddedilmişti. O yüzden Ziya’nın iç hukukla ilgili gideceği yollar aslında bu anlamda tükendi. Bu nedenle AİHM’den çıkacak karar Ziya’nın davasını tabii ki etkileyecek” diye konuştu.
"AİHM'nin dahil olması tutukluluk açısından davanın seyrini değiştirebilir
Tutuklamaya ve verilen hapis cezasına dayanak yapılan suçlamalara da değinen Ok, Ziya Ataman’ın hiç ilgisi olmayan bir torba dava dosyasına yerleştirildiğini söyledi. Avukat Ok, Ataman’ın sahte tanık beyanlarına dayandırılarak ceza aldığını belirterek, “Bundan sonra İstinaf Mahkemesine, onun vereceği kararın ardından Yargıtay'a gideceğiz. İç hukuk yolları bu şekilde devam edecek. AİHM’nin buna dahil olması önemli, bu tutukluluk açısından bu davanın seyrini değiştirebilir” dedi.
"Tanıklar mahkeme huzurunda işkence gördüklerini ifade ettiler"
Duruşmalar boyunca iddianame ve hazırlanan mütalaadaki iddiaları çökerttiklerini belirten Ok, kararın hukuki olarak yorumlanamayacağını söyledi. Ok şöyle devam etti:
“Ziya’nın dahil edilmek istendiği olayla hiçbir ilgisi yok. Gazetecilik yapması, dağıtımcılık yapması dışında onu suçlayabilecekleri bir şey yok. Tanıklar zaten mahkeme huzurunda işkence gördüklerini ifade ettiler. ‘İşkence gördüğümüz için suçu Ziya’ya yükledik’ dediler. Ama işte sonuç ceza. Bu yeni taktik Türkiye’de, Nedim Türfent’te de böyle olmuştu maalesef. Tanıkların mahkeme huzurunda verdiği beyanlar değil, emniyette verdiği beyanlar dikkate alındı ve böyle ceza verildi. O nedenle bunun hukuki bir açıklaması, izahı yok. İnsan hayatına gasbetmedir bu. Bu yüzden biz AİHM’e açıklayacağız. Bunları anlatacağız.”
Ne olmuştu?
Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Dicle Haber Ajansı (DİHA) Stajyer Muhabiri Ziya Ataman, 10 Nisan 2016 tarihinde gözaltına alındıktan bir gün sonra 11 Nisan’da “terör örgütü üyesi olmak”, “Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak”, “Patlayıcı madde kullanmak suretiyle mala zarar vermek” gibi bir dizi suçlamayla çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.
Van Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevinde tutulan Ataman ile birlikte toplam 19 kişi hakkında 19 ay sonra iddianame hazırlandı. İddianamede, 25 Eylül 2015 yılında PKK’liler tarafından Şırnak’ın Beytüşşebap ilçesindeki jandarma ve emniyet binalarına dönük silahlı saldırısında Ataman ve beraberinde tutuklananların da yer aldığı iddia edildi. Söz konusu iddia, aynı dosyada tutuklu bulunan Kadir Ataman’ın ifadelerine dayandırıldı. Yine, 5 Temmuz 2016 tarihinde 3 PKK’linin cansız bedeni ile birlikte bir ajandanın bulunduğu, bu ajandada Gazeteci Ataman ile ilgili ‘Ayırt edici kimlik bilgilerinin olduğu’ iddia edildi.
Davayı takip eden MLSA Avukatı Zelal Doğan ayırt edici bilgi olarak yazılan bilgilerin ise anne adı, baba adı gibi Beytüşşebap’ta yaşayan hemen herkesin bilebileceği şeyler olduğunu söyledi.
İşkence iddiaları araştırılmadı
Ataman’ın da aralarında bulunduğu 9’u tutuklu 19 kişinin yargılandığı davanın ilk duruşması 2 Mart 2018'de Şırnak 1’inci Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. Kısa bir süre sonra, Silopi’deki yasak sırasındaki bazı olaylara ilişkin kimi kişiler hakkında açılan dosyalar da söz konusu davayla birleştirildi. Böylece davada yargılananların sayısı 21’i buldu. 10 kişinin tutuklu yargılandığı davada yer alan birçok tanık daha en baştan ifadelerini geri çekti. Ziya Ataman’ın tutuklanmasına gerekçe yapılan suçlamalardan biri davanın en önemli tanıkları arasında bulunan ve aynı zamanda dosyada tutuklu olan Kadir Ataman’ın ifadesi. Kadir Ataman, 26 Mart 2018’de talimat üzerine verdiği ifadede, Ziya’yı suçlayan ifadelerinin işkence altında alındığını söyledi. Yine bir başka tanık Aytaç Yalman da, “Bize okumadan evrakları imzalattılar. Özel hareket polisi kafama dipçikle vurdu” sözleriyle maruz kaldığı işkenceyi anlattı. Ancak buna rağmen tanık Yalman'ın işkenceye yönelik ifadeleri dikkate alınmadı.
14 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılan Ziya Ataman yargılandığı süre boyunca tutuklu bulunduğu cezaevinden ses ve görüntülü bilişim sistemi (SEGBİS) aracılığıyla mahkemeye çıkarıldı. İkinci duruşmasında SEGBİS arızası nedeniyle ifade veremeyen Ataman üç yıllık tutukluluğu boyunca sadece birkaç dakika savunma yapabildi.
Ziya Ataman'ın, tutuklandığı tarihten bu yana dışarıda yaşadığı bağırsak hastalığı daha da arttı ve bağırsakları iflas etti. Ataman, ilaçlara bağlı olarak yaşamını idame ettirmeye çalışıyor.