Diyarbakırlı Şiyar Perinçek’in polis tarafından öldürülmesi sonrası olayın etkin soruşturmaya tabi tutulmamasıyla ilgili davada Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Türkiye’yi bir kez daha yaşam hakkını ihlal etmekten suçlu bularak tazminata mahkum etti.
Ailenin avukatlığını, HDP’nin cumhurbaşkanı adayı ve dönemin İHD Diyarbakır Şube Başkanı Selahattin Demirtaş üstlenmişti.
AİHM: Olay etkin şekilde soruşturulmadı
Bianet’te yer alan habere göre, Şiyar Perinçek, 28 Mayıs 2008’de Adana’da, Mehmet Nurettin Başçı’nın kullandığı motosikletle giderken yanlarına yanaşan sivil bir otomobilin kapısı açılarak çarpması sonucu yere düştü.
Görgü tanıklarının ifadesine göre, Başçı yaya olarak kaçarken, düşme sonucu başını yere vuran ve yerden kalkamayan Perinçek, otomobilden inen bir polisin yanına gelip silahını dayayarak ateş açması sonucu ağır şekilde yaralandı.
Başçı kendisini takip eden polisler tarafından yakalanırken, Perinçek ise yaklaşık 20 dakika sonra gelen ambulansla hastaneye kaldırıldı ancak 30 Mayıs’ta hastanede hayatını kaybetti.
Polisin iddiasına göre olay, bir PKK saldırısını engellemek için düzenlenen operasyon sırasında olmuştu.
Olay sırasında polis telsizlerinden “kapkaç yapan iki kişi ile çatışmaya girildiği” yönünde anons yapılmasına karşın daha sonra Emniyet Müdürlüğü'nden yapılan açıklamada “polislerle PKK militanları arasında çatışma çıktığı” iddia edildi.
İHD: Silahlı mukavemet iddiası doğru değil
O dönem İHD’nin olayla ilgili hazırladığı raporda hem olayın ayrıntıları hem de görgü tanıklarının ifadeleri yer aldı. Rapora göre Şiyar Perinçek’in üzerinde silah taşıdığına dair bir delil bulunmuyordu.
İHD’nin raporunda, görgü tanıklarının, polisin silahlı mukavemet iddiasını yalanladığı, Şiyar Perinçek’in yaralı halde yerde yatarken, ambulansa bindirilene kadar bir polisin diziyle üzerine bastırdığı ifade edildi.
İHD’nin suç duyurusunda da Perinçek'in öldürülmesinin “yargısız infaz” olduğu ve tutuklu sanık Başçı'ya gözaltında işkence yapıldığı ifade edildi.
Şikayet dilekçesinde bir görgü tanığının ifadesi de yer aldı. Adı açıklanmayan tanığın anlattıkları şöyle:
“…kırmızı bir motosikletin üzerinde iki kişi D-400 karayolunda Mersin istikametine doğru gidiyordu. Onları takip eden kurşuni renkli Wolksvagen marka bir araba hızla kapıyı açıp motora çarptı. Motorun üstündekiler yere düştü. Birisi kalkıp kaçmaya başladı diğeri ise yerde yatıyordu. Araçtan inen ve sonradan polis olduğunu öğrendiğim uzun boylu, zayıf, gri tişört ve siyah kot pantolonlu genç biri, yerde yatan şahsın sırtına basarak ateş etti. Daha sonra da boş kovanı alıp cebine koydu. Kaçan kişiyi kovalayanlar ise kısa sürede yakalayıp arabaya bindirerek hızla olay yerinden uzaklaştılar. Yaralı da yaklaşık 20 dakika bekledikten sonra ambulansla götürüldü.”
Polise “meşru müdafaadan” beraat
Şiyar Perinçek’i vuran polise açılan davada mahkeme, polisin “meşru müdafaa sınırları içerisinde hareket ettiğine” hükmetti ve Mart 2007’deki kararla polis beraat etti.
Davanın müdahili olan, Şiyar Perinçek’in babası Mihdi Perinçek, polisin oğlunun çok yakın mesafeden vurduğunu, oğlunun silahsız olduğunu ifade ederek karara itiraz etti. Ayrıca, soruşturma sırasında birçok hukuksuzluk yapıldığını belirtti.
Dönemin İnsan Hakları Derneği (İHD) yöneticilerinden olan Mihdi Perinçek, itirazı Mart 2009’da reddedilince, “polisin oğlunu hukuksuzca öldürdüğü ve olayın etkin soruşturulmadığı” gerekçeleriyle AİHM’e başvurdu.
AİHM kararını bugün açıkladı ve Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) yaşam hakkını düzenleyen 2. maddesini hem esastan hem de etkin soruşturmamakla ihlal ettiğine hükmetti.
Türkiye, Mihdi Perinçek’e 50 bin Euro manevi tazminat ödeyecek.