Yeni Aile Hekimleri Yönetmeliği nedeniyle iş bırakma eyleminin 5’inci gününde açıklama yapan Bilecik Aile Hekimleri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Bülent Karalar, "Sağlık Bakanı’nın harekete geçmesi ve hatasından geri dönerek eziyet yönetmeliğini geri çekmesi ve sözlerimizi dinlemesi zamanıdır" dedi.
Bilecik Aile Hekimleri Derneği, Birlik ve Dayanışma Sendikası Eskişehir Temsilciliği, Eskişehir- Bilecik Tabip Odası, Genel Sağlık-İş Sendikası Eskişehir ve Bilecik Temsilcilikleri, Hekim Birliği Sendikası Eskişehir Şubesi ve SES Eskişehir Şubesi tarafından hekimlerin başlattığı 5 günlük iş bırakma eyleminin son gününde açıklama yapıldı. Yeni Aile Hekimleri Yönetmeliği’ni ''eziyet yönetmeliği'' olarak tanımlayan yapan Bilecik Aile Hekimleri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Bülent Karalar, yönetmeliğin geri çekilmesi gerektiğini ifade etti.
"Sağlık Bakanlığı uyarılarımızı dikkate almadı"
Bülent Karalar, konuşmasında şu ifadeleri kullandı:
"Halkımıza sağlık hizmeti sunmak için emek veren aile sağlığı merkezlerinin çalışanları olarak bu yönetmelik daha yürürlüğe girmeden önce uygulanmasının mümkün olmadığını Bakanlık yetkililerine iletmiştik. Yanıt alamayınca 19 Ekim’de Büyük Ankara Mitingi ile anlatmaya çalıştık. Israrla yönetmelik yayımlandı ve biz de Kasım ayının ilk haftasında bu eziyet yönetmeliğinin geri çekilmesi için üç günlük iş bırakma eylemi yaptık. Umudumuz Bakanlık yetkililerinin bu uyarıları dikkate alarak halkın sağlığı ve bizlerin çalışma koşullarını iyileştirmek için yönetmeliği geri çekmesi ve gerekli düzenlemeleri yapmasıydı. Maalesef Bakanlık bunu yapmak yerine hekimlerle hastaları karşı karşıya getiren, rapor gibi bazı hizmetleri ücretli yapan, halk sağlığını tehdit eden, bilim dışı uygulamalara kapı açan, halkın cebinden daha çok para çıkmasına neden olacak maddeler içeren yeni bir torba kanun teklifini Meclis’e sundu.
"Halkı tedavi etmene gerek yok, yönetmeliğe uy yeter"
Hem de bunları, sağlık alanında sayısız sorun yaşanırken, sağlıkta çeteler eliyle yenidoğan bebeklerin hayatı pahasına SGK soyulurken, çalışma ortamlarımızda şiddet kol gezerken, ilaç yokken, aşı yokken, randevu yokken, hastanelerde yatak yokken, ağır iş yükü altında kalan hekimler, sağlık çalışanları tükenmişken, sağlık çalışanları ay sonunu nasıl getireceğini, çocuğunu nasıl okutacağını düşünürken, deprem bölgesinde aile sağlığı merkezleri konteynerlerde sağlık hizmetleri vermeye çalışılırken yaptı. Bir kez daha dile getirmek istiyoruz, geri çekmelerini istediğimiz eziyet yönetmeliği, halkın sağlığını, hekimlerin ve sağlık çalışanlarının özlük hakları ve çalışma koşullarını iyileştirmek bir yana daha da kötüye götürecek uygulamalar içeriyor. Görevi halkımıza bilimsel tedaviler uygulamak olan aile hekimlerine, 'halkı tedavi etmene gerek yok, yönetmeliğe uy yeter' deniliyor. Hekimin tedavi bağımsızlığına müdahale ederek, uygun gördüğü ilaçları reçete etmesini engelliyor. Entegre sağlık merkezlerinde her gün mesai yapan aile hekimlerini ayda en az 5 nöbet tutmaya zorluyor. Kronik hastalık takibini önemsiyoruz diyerek, kime hizmet ettiği bilinmeyen Hastalık Yönetim Platformu’na veri girilmesini şart koşup, kabul etmeyenleri sözleşme feshi ile tehdit ediliyor.
"Hekimlerle hastaları karşı karşıya getirerek şiddete zemin hazırlıyor"
Maalesef bu yönetmelik, koruyucu sağlık hizmetlerinin geliştirilmesine yönelik gerekli düzenlemeleri içermiyor. Aile sağlığı merkezlerinin sayısının, donanımlarının, ekiplerinin artırılarak güçlendirilmesi için gerekli düzenleme içermiyor. Hastalara ve koruyucu sağlık hizmetlerine yeterli zaman ayrılabilmesine fırsat vermiyor. Kendi içinde taşıdığı çelişkili uygulamalar ile hekimlerle hastaları karşı karşıya getirerek şiddete zemin hazırlıyor. Belli ilaç gruplarının reçetelenmesi ve sevkleri sınırlayarak hekimin bağımsızlığına müdahale ediyor. Karmaşık hesaplamalar ile ulaşılması mümkün olmayan, halk sağlığı için faydasız performans kriterleri içeriyor. Yapılan işin kalitesine değil sayısına değer veriyor. Hekimlerin ve aile sağlığı çalışanlarının iş ve gelir güvencesini ortadan kaldırıyor.
"Aile hekimliğinde ücretsiz olarak verilen raporları ücretli hale getiriyorlar"
Meclis’e sundukları yasa teklifinde ise, aile hekimlerine, etkili ve güvenilir olduklarına ilişkin yeterli bilimsel veri bulunmayan hacamat, sülük tedavisi gibi uygulamaları mesai dışında paralı olarak yapabilirsin, diyorlar. Oysa hastaların bu yöntemlere kamu eliyle yönlendirilmeleri, toplum sağlığına ve sosyal devlet ilkesine ve devletin sağlık hakkını koruma yükümlülüğüne de aykırıdır. Bakanlık halkın sağlığını önemsiyorsa birinci basamakta bu tür uygulamaların değil, aşı gibi bilimsel koruyucu tıp uygulamalarının yaygınlaştırılmasını sağlamalıdır. Yine aynı yasa taslağı ile aile hekimliğinde ücretsiz olarak verilen raporları ücretli hale getiriyorlar.
"Aile sağlığı merkezlerinin her türlü tıbbi donanımı kamu tarafından sağlanmalı"
Sağlıklı bir toplum, iyi çalışan bir sağlık sistemi için daha önce de dile getirdiğimiz beş talebimizin hayata geçirilmesi yeterlidir. Bunları sürekli olarak hatırlatmaya devam edeceğiz: Kamusal bir hizmet olan birinci basamak sağlık hizmetlerini veren aile sağlığı merkezlerinin binaları ve her türlü tıbbi donanımı kamu tarafından sağlanmalıdır. Aile sağlığı merkezlerinde çalışan hiç kimsenin iş güvencesi olmadan, taşeron usulü, kadrosuz çalıştırılmasını kabul etmiyoruz. Aile sağlığı merkezlerinde nüfus yapısına göre yeterli hemşire, ebe, teknisyen görevlendirilmelidir, aile hekimleri işveren olmamalıdır. Aile sağlığı çalışanlarına ödenecek ücret aile hekiminin çalışma kriterleri ile değil kendi mesleki sorumluluklarına göre düzenlenmelidir ve ekip anlayışını gözeten bir sistem inşa edilmelidir. Halkımıza nitelikli bir sağlık hizmeti sunabilmemiz için yeterli zaman ve olanak sağlanmalıdır.
"Sağlık Bakanlığı hatasından geri dönmeli"
Sonuçta meslek onurumuza sahip çıkarken halkımızın sağlık hakkını da savunmak için bu hafta 5 gün süreyle iş bıraktık. Taleplerimizin sadece kendi haklarımız için değil halkımızın eşit, ücretsiz, erişilebilir ve nitelikli bir sağlık hizmeti almasını sağlamak için olduğunu dile getirdik ve halkımız da bunu anlayarak eylemimize gönülden destek verdi. Bakanlık yöneticilerinin baskılarına rağmen eyleme katılan tüm hekimlerimize ve sağlık çalışanlarımıza ve bizleri destekleyen halkımıza teşekkür ederiz. Şimdi Sağlık Bakanı’nın harekete geçmesi ve hatasından geri dönerek Eziyet Yönetmeliğini geri çekmesi ve sözlerimizi dinlemesi zamanıdır. Aksi durumda, taleplerimiz gerçekleşene dek mücadelemizin devam edeceğinin bilinmesini isteriz." (ANKA)