Gündem

Akif Beki: 'Moskof gâvuru'nun yerini, 'NATO Haçlısı' alıyor

"Yok mu bir benzerlik?"

23 Kasım 2017 14:06

Karar yazarı Akif Beki Türkiye'nin NATO'ya giriş serüveninin detaylarını aktardı. Türkiye'nin NATO'ya girerken, "‘Moskof gavuru geldi geliyor, komünizm tehlikesi kapıda, Sovyetler Anadolu’yu işgale hazırlanıyor’ paranoyası, kamuoyunun iknasında etkili oluyor" diyen Beki, "'Moskof gâvuru'nun yerini, 'NATO Haçlısı' alıyor" ifadesini kullandı.

Beki'nin "Moskof gavuru’nun yerini, ‘NATO Haçlısı’ alırken" başlığıyla (23 Kasım 2017) yayımlanan yazısı şöyle:

İnönü, halkı ‘Moskof’ öcüsüyle korkutup karşı kampta yer almaya razı etmişti.

Özcan Tikit, salı günü Habertürk’te, diplomatik bir görüşmenin çarpıtılmasından skandal çıkarılarak o yapay dalganın nasıl tetiklendiğini hatırlattı. Türkiye’nin NATO’ya yöneliş hikâyesi böyle başlıyor.

‘Moskof gavuru geldi geliyor, komünizm tehlikesi kapıda, Sovyetler Anadolu’yu işgale hazırlanıyor’ paranoyası, kamuoyunun iknasında etkili oluyor.

Batı cephesiyle güç birliğine gitmek, iktidar ve medyası tarafından, ‘Moskof gavuru’na karşı bir güvence, korunaklı bir sığınak olarak sunulmuştu.

Türkiye’nin NATO’dan çıkışa sürüklenişinde de aynı korku tersinden kullanılıyor.

Yöntem aynı ama bu kez Türkiye’yi işgale hazırlanan öcü, NATO olarak gösteriliyor.

‘NATO işgale geliyor, bizi bölüp parçalayacak, senaryosunu yazdılar, provasını tatbikatta yaptılar, ABD’yle ve Haçlı İttifakı’yla savaş kapıda, hazır olalım’ yaygaralarıyla pompalanıyor korku.

Kurtarıcı rolünde ise Rusya var. Birleşelim, Avrasyacı blokun koruması altına girelim deniyor.

Putin’in dahi danışmanı diye parlatılan bir zat, Türkiye ile Rusya’nın arasını ulusalcı Kemalistlerin düzelttiğini üfürüyor önce.

Dediğine göre, NATO ve ABD’nin devirmek istediği Erdoğan’ı da bu Avrasyacı ulusalcıların desteği ayakta tutuyor, emperyalizmin operasyonlarına karşı milli iktidarı onlar koruyor.

Tesadüfe bakın ki...

Putin adına konuşan bu zatın, gönül çelici mesajlarla Türkiye’de siyaseti yönlendirmeye, hatta iktidarı dizayn etmeye çalıştığı, AK Parti ile ulusalcı Kemalistleri koalisyona teşvik ettiği bir dönemde...

Atatürk’le Erdoğan’ı birlikte hedefe koyan NATO’daki skandal patlak veriyor. Skandalı ortaya çıkaran da, FETÖ’nün ordudaki ulusalcı kanadı tasfiye için kurduğu  Ergenekon kumpaslarının bir mağduru. Sempati toplamaz, tabanların kaynaşmasına vesile olmaz mı!

Kamuoyu, peyderpey Rusya’nın görmek istediği istikamette şekillendiriliyor.

‘Moskof Ağzı'yla konuşturmamış İnönü

Tatbikat skandalının katkısı muazzam.

Yeni bir siyasi dayanışmanın tohumlarını ekmeye, yeni bir ortak tehdit algısı yerleştirip ortak düşmana karşı halkı dolduruşa getirmeye ve daha nelere yarıyor nelere.

NATO’nun yaklaşan saldırısına karşı coşkulu direniş çağrıları, hep dışarıda Rusya’yı, içeride Avrasyacı ulusalcıları doğal müttefik, hakiki yoldaş, gerçek dost, sadık dava arkadaşı olarak işaret ediyor.

Kara propagandanın sihrine kapıldıklarından mı, Rus büyüsüyle gözleri bağlandığından mı, zaten akıllarının çelinmesine teşne olduklarından mı, reelpolitik  zaruretlerin dayatmasından mı, günü kurtarma psikolojisinden mi, artık her nedense...

Medyada da epey aktif taşıyıcısı var bu manipülasyonun. Kimi çarşı pazar karışsın diye bilerek alet oluyor, kimi efsunlanmış gibi bilmeden çanak tutuyor, kimi siyaseten taraftarı bu rüzgârın.

Özcan Tikit’in ‘komplo ürünüydü’ dediği ‘Molotov Krizi’nden deneyimliyiz.

1945’te Türkiye ile Sovyetler arasında ilk büyük güven bunalımını başlatan görüşme skandalı. Dışişleri Bakanı Molotov’la Moskova Büyükelçimiz Sarper’in görüşmesi. Halkı, Sovyetler’e karşı galeyana getirecek şekilde basına sızdırılıyor.

Manşetler, Moskova’nın Türkiye’den Boğazlar’da askeri üsle Kars ve Ardahan’ı istediğini yazıyor. Komünistlerin Türkiye’yi işgale hazırlandığını söyleyen de var.

İnönü hükümeti, köpürtülen bu korkuyu iyi değerlendiriyor. Muhaliflerini Sovyet yanlısı olmakla, Moskof ağzıyla konuşmakla suçlayıp susturuyor.

Yok mu bir benzerlik?