Geçen yıl dünya genelinde yaklaşık olarak 1 milyar akıllı telefon satıldı, talepteki yükseliş devam ediyor. Cepte taşınan bu ufak bilgisayarlar neredeyse evdeki konvansiyonel bilgisayarlara rakip haline geldi. Sadece akıllı telefonlar değil, tablet bilgisayarlar da tüketicilerin gözdesi. Bu bilgisayarlarla ev ortamının dışında da sosyal medya organları kullanılabiliyor, online alışveriş sitelerinden faydalanılabiliyor, internet bankacılığında işlemler yapılıyor.
Fakat her ne kadar rahat ve pratik gibi görünse de, her sistemin bazı açıkları var. Mobil cihazların bilgisayar ve dizüstü bilgisayarlara nazaran daha güvensiz olması siber suçluların yüzünü güldürdü. Güvenlik şirketi Kaspersky Lab'ın verilerine göre, piyasada kaynağı belli olmayan 10 milyon dolayında uygulama dolaşıyor.
Peki, güvenliği artırmak için ne yapmak gerekiyor? Dinlemeye karşı güvenli bir akıllı telefon mu almak lazım? Bunların fiyatları binlerce euro dolayında. İsviçre üretimi “Blackphone” bu soruya somut bir yanıt oldu. Barcelona'da düzenlenen Dünya Mobil Kongresi fuarında tanıtılan telefon, piyasadaki en güvenli telefon olma iddiasında. Fiyatı ise 450 euro. Şirketin ortağı Javier Agüera şunları söylüyor: “İnsanların özel hayatlarını koruma gayretinde olduğunu görüyoruz. Bu herkesi kapsıyor, belli insanlarla sınırlı değil. Normal tüketicilere günlük kullanım için güvenlik uzmanları tarafından geliştirilmiş bir çözüm sunuyoruz.”
Telefon yerine uygulama
Ancak tabii ki telefonu değiştirmek yerine bir anti-virüs uygulamasında da karar kılınabilir. Avast veya AVG gibi bu uygulamaların çoğu ücretsiz. Üç yıldan bu yana İntel'in bünyesinde faaliyet gösteren McAfee'nin mobil cihazlar için güvenlik programını yakın bir tarihte piyasaya sunması bekleniyor. McAfee'den Alexander Salvador şunları söylüyor: “İlk etapta, nihai tüketicinin beklentileri önemli. Dizüstü ve normal bilgisayarlarda verilerin güvenliği öncelikli oluyor. Akıllı telefon ve tablet bilgisayarlarda ise cihazın kaybolmasından endişe duyuluyor. İntel'in hedefi 2014 yılında bütün cihazların ücretsiz olarak korunması.”
Bu güvenlik branşı için de çok kolay bir dönüşüm olmayacak. Fakat Symantec şirketinden Con Mallon, bu dönüşümün gerçekleşeceği konusunda iyimser. Mallon, büyük korkulara kapılmanın yersiz olduğu görüşünde: “Kendimizi kötü adamlara karşı nasıl koruyabiliriz? Bunun hep bir satranç gibi olduğu benzetmesini kullanıyoruz. Saldırganlar bir hamle yapıyor, biz onları engelliyor ve savunmaya geçiyoruz. Sonra yeniden saldırıyorlar. Bu böyle gidiyor… Son 20 yıl içerisinde hep böyle oldu. Bazı insanlar internetin siber suç işleyen hackerlarla dolu olmasından korkuyor.”
Genç nesil 'akıllı'
Öte yandan söz konusu şirket bilgileri olunca konu daha da hassas hale geliyor. Giderek daha fazla sayıda çalışan, mobil cihazları çalışma düzenine dâhil etmek istiyor. Bazı şirketler bunu yasaklama yoluna giderken, bazıları ise veri güvenliği politikası izlemeyi tercih ediyor. Airwatch şirketi bunlardan biri. Şirketten Dominic Schmidt-Rieche: “Bilhassa genç nesil işe elinde akıllı telefonuyla geliyor ve aynı rahatlığa iş yerinde de sahip olmak istiyor. Biz de şirketlere, bu cihazların yönetimi konusunda yardım ediyor ve önemli şirket bilgilerinin kaybolmamasını güvence altına alıyoruz. Ayrıca çalışanların hızlı bir şekilde öğrenmesine de yardımcı oluyoruz.”
Ancak Dünya Mobil Kongresi'ne katılan uzmanlar ‘yüzde yüz güvenliğin' sağlanamayacağı konusunda hemfikir. Güvenli kullanımın her akıllı telefon kullanıcısının kendi elinde olduğuna dikkat çekiliyor.