Gündem

AKP iç güvenlik paketini 'Özgürlükleri Koruma Paketi' olarak isimlendirdi

AKP, milletvekillerine 'İç Güvenlik Paketi' ile ilgili 12 maddede ‘Özgürlükleri Koruma Paketi’ bilgilendirmesi yaptı

17 Şubat 2015 18:16

TBMM Genel Kurulu’nda bugün görüşmelere başlanan; polise üst düzey yetkiler veren  ‘İç Güvenlik Paketi’ görüşmeleri öncesinde AKP Grubu, milletvekillerine 12 maddeden oluşan ‘ Özgürlükleri Koruma Paketi’ başlıklı bilgilendirme metni gönderdi. 

Metinde, “İddia edildiği gibi toplantı ve gösteri yürüyüşleri dışındaki alanlarda sapan veya demir bilye bulunduran hiç kimseye ceza öngörülmemektedir” denilerek,  “Kamu düzenine zarar verilmesine yol açacak şekilde, sapan ve demir bilye ile toplantı ve yürüyüşlerine katılmak ise suç olarak değerlendirilecektir. Çünkü bu malzemelerin suç olarak nitelendirilen taş veya lastik çubuktan daha çok yaralayıcı olduğu bir gerçektir” ifadelerine yer verildi.

AKP yönetiminin ‘Özgürlükleri Koruma Paketi’ başlıklı bilgilendirme metni şöyle:

 “Son zamanlarda meydana gelen toplumsal olayların değişen dinamikleri, demokratik bir vizyondan ayrılmadan, yeni tedbirler almayı zorunlu kılmaktadır.

Bazı gösterilerin demokratik hak taleplerinin önüne geçerek, terör örgütlerinin propagandasına dönüşmesi, vatandaşlarımızın can güvenliğini tehdit etmesi, kamuya ve özel kişilere ait bina, araç ve mallara zarar vermesi, hatta kimi zaman yağma girişimlerine dönüşmesi aşağıda detayları verilen tedbirlerin alınmasına yol açmıştır.

Alınan tedbirlerdeki esas amaç, vatandaşların kendilerini güvende hissetmelerinin sağlanması, can ve mal emniyetinin temin edilmesi ve suç işlenmesinin önlenmesidir. Bu çerçevede, suçluların yakalanması ve kamu düzeninin korunması gibi asli görevleri olan kolluk kuvvetlerinin durdurma, arama, gözaltına alma ve gerektiğinde silah kullanma gibi yetkilerinin yeniden düzenlenmesi öngörülmektedir.

1/995 esas numaralı Kanun Tasarısı ile temel olarak dört kanunda ve toplam olarak yirmi bir kanunda değişiklik yapılmıştır.”

1) Kolluğa arama yetkisinin verilmesi

Tasarı ile suç işlenmesinin önlenmesi, kaçan faillerin yakalanması, kişilerin hayatına, mal varlığına veya topluma yönelik tehlikenin önlenmesi amacıyla durdurulan kişinin üstü, eşyası ve aracının aranılarak suçla etkin mücadele etmek ve ayrıca vatandaşın uzun süre bekletilerek mağdur edilmemesi amacıyla kolluğa arama yetkisi verilmektedir.

Kolluğa arama yetkisi verilirken aynı düzenlemede kolluğun keyfi davranışlarını önlemek amacıyla arama yetkisi belli şartlara bağlanmış ve kapsamlı bir denetim mekanizması öngörülmüştür.

Kolluğun arama yapabilmesi için; sınırlılık, yazılı olma hali, tutanak tutulması, gerekçelerin sunulması ve 24 saat içinde hâkim onayının alınması gibi zorunluluklar detaylı bir şekilde tarif edilmiştir. Bu çerçevede:

* Sadece mülki idare amiri tarafından önceden belirlenen sınırlı sayıdaki üst kolluk amirleri arama kararı vermeye yetkilidir. Yani her kolluk amir ve memuru kendiliğinden arama yetkisine sahip değildir.

* Verilecek arama kararı yazılı olmak zorundadır. (Acil durumlarda verilen sözlü emir en kısa sürede yazılı hale getirilmek zorundadır.)

* Araç aramalarında kişinin hangi şüphe ve hangi gerekçelerle arandığının ve yapılan arama sonucunda suç unsuruna rastlanıp rastlanmadığının tutanağa bağlanması ve tutanağın bir suretinin vatandaşa verilmesi zorunludur.

* Arama kararı, 24 saat içinde hâkim onayına sunulacaktır.

* Arama kararları ve sonuçları sıkı bir idari denetime tabi tutulacaktır.

Bu madde ile yapılan düzenlemeler; Avrupa Birliği müktesebatına da uygundur. Avusturya, İtalya, Almanya ve İngiltere gibi ülkelerde her kolluk personeli doğrudan kişinin üstü, eşyası ve aracında arama yapma yetkisine sahiptir. Kimseden izin almasına da ihtiyaç yoktur.

Yapılan düzenlemenin, AB müktesebatına uygun olmasının da ötesinde, sınırlama, denetim ve tutanak düzenleme zorunluluğuna tabi tutulmasıyla, AB standartlarının da ötesinde daha demokratik ve etkin bir denetim ve uygulama hayata geçirilmektedir.

Ülkemizde de 2001 yılına kadar her kolluk amir ve memuru arama yetkisine sahip iken, AK Parti Hükümetlerinin yaptıkları demokratik düzenlemeler ile polisin keyfi uygulamalarına son verilmiştir.

Keyfi uygulamalara son verme amacını taşıyan düzenleme, acil hallerde hâkim kararı alınamadığı için suç ve suçu önlemede bazı zaaflara ve sorunlara yol açmıştır (Bingöl örneği gibi). Arama yapılabilmesi amacıyla hâkim kararı beklenildiği zaman vatandaşın saatlerce bekletilmesi ve mağdur edilmesi gibi sorunlardan dolayı yeni bir düzenleme ihtiyacı hâsıl olmuştur. Bu düzenlemelerle, keyfi uygulamaların önünü açmadan mevcut sıkıntılar giderilmektedir.

2) Kolluğun kişiyi, tehlike ve suça karşı uzaklaştırma tedbiri

Tasarı ile polise, kişilerin hayatı, vücut bütünlüğü veya malvarlığı bakımından ya da topluma yönelik mevcut açık ve yakın bir tehlikeyi veya suç işlenmesini önlemek amacıyla; eylemin veya durumun niteliğine göre kişiyi koruma altına almak, uzaklaştırmak, gerektiğinde yakalayarak gerekli kanunî işlemleri yapma yetkisi verilmektedir.

Kolluğa verilen koruma altına alma ve uzaklaştırma tedbiri, yakalamadan daha hafif ve oluşacak mağduriyetleri önleyen bir tedbirdir.

Örneğin; polis müdahale ettiği ve henüz suçun oluşmadığı bir ortamda kişileri bazen koruma altına almak ve bazen olay yerinden uzaklaştırmak şekliyle suçun oluşmasına engel olduğu gibi, suçtan zarar görecek vatandaşın mağduriyeti de önlenmiş olunmaktadır. Önerilen tedbir, yangın sırasında itfaiye görevlilerini engelleyen kişinin, başkalarının can güvenliğini tehlikeye düşürmesi ve bundan dolayı olay yerinden uzaklaştırılmasından farksızdır).

Bu tedbirlerle, toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde provokasyonların önüne geçmek ve en temel demokratik haklardan biri olan gösteri hakkının sağlıklı olarak kullanılmasını sağlamak amaçlanmaktadır.

Bu düzenlemede AB ülkeleri müktesebatına uygundur. Örneğin İNGİLTERE «Kamu Düzeni Kanunu»nun 14 üncü maddesinde benzer bir düzenleme bulunmaktadır.

3) Silah kullanma yetkisi

Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda hâlihazırda var olan bazı yetkiler, toplumsal olayların değişen dinamikleri göz önüne alınarak genişletilmiştir. Bu çerçevede, polisin zor ve silah kullanma yetkisinin sınırı, toplumsal olaylar esnasında kullanılma ile genişletilmektedir. Ayrıca ateşli silahlarla ilgili kanunda sayılan silahlara ilaveten havai fişek, molotof ve diğer el yapımı olanlar dâhil, demir bilye ve sapan ibaresi de eklenmiştir.

Tasarı ile molotofla yapılan saldırılara karşı kolluğa silah kullanma yetkisi verilmektedir. Yapılan düzenlemede mevcut kanun maddesinin ruhuna uygun şekilde vatandaşın canına, konutuna, işyerlerine, araçlarına, halkın tek tek veya toplu halde bulunduğu açık ve kapalı alanlara molotof ve benzeri maddelerle saldırılması hallerinde polisin silah kullanmasının şartları “saldırıyı etkisiz kılmak amacı ve saldırıyı etkisiz kılacak ölçüde” şeklinde belirginleştirilmiştir.

Almanya, Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere ve İrlanda’da da molotof kullanılması, üretilmesi ve satılması suç sayılmaktadır.

Bilindiği üzere, molotof kullanıldığında silahtan daha çok ağır sonuçlar ve mağduriyetler meydana gelmektedir. Hatırlanacağı üzere;

- 1991 yılında İstanbul’da bir mağazaya atılan Molotof sonucunda 11 vatandaşımızın hayatını kaybettiği ve 14 vatandaşımızın ciddi şekilde yaralandığı,

- İstanbul’da 2009 yılında bir belediye otobüsüne atılan molotofla Serap Eser kızımızın vefat ettiği bilinmektedir

Sadece son 6 yılda molotofla işlenen suçlar araştırıldığında; 5.458 olayın meydana geldiği ve bu olaylar sonucunda;

* 3 polis ve 4 sivil vatandaş olmak üzere 7 insanımızın şehit edildiği,

* 406 polis, 1 asker ve 127 vatandaşımız olmak üzere; 534 kişinin yaralandığı,

* 8 ambulans, 163 belediye otobüsü, 1936 polis aracı, 2 askeri araç, 507 özel ve kamuya ait araçlar olmak üzere toplam: 2.616 aracın yakıldığı,

* 290 okul, 44 sağlık birimi, 5 ibadethane, 161 siyasi parti binası ve 234 emniyet binası ve diğerleriyle birlikte toplam: 2.931 binanın hasar gördüğü tespit edilmiştir.

Molotof kullanımının artması ve olayların yol açtığı zararlara karşı silah kullanılması, yakma ve yıkma olaylarını azaltacaktır.

4) Polisin gözaltına alma yetkisi

Önerilen yasal düzenleme ile suçüstü haliyle sınırlı olmak kaydıyla belirli suçlarda ve sadece mülki amirin belirlediği kolluk amirlerinin emriyle 24 saate kadar (şiddete dayalı toplu suçlarda 48 saate kadar) gözaltı yetkisi verilmektedir.

Suçüstü halinde işlendiğinde gözaltı uygulanabilecek olan suçlar; Cinsel saldırı, çocukların cinsel istismarı, uyuşturucu imal ve ticareti, fuhuş, hırsızlık, cebir ve şiddet içeren suçlar, bulaşıcı hastalıklara ilişkin tedbirlere aykırı davranma, Kaçakçılıkla Mücadele, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Hakkında Kanunun 33 üncü maddesinde sayılan suçlar ve Terörle Mücadele Kanununun 7’ nci maddesinin üçüncü fıkrasındaki suçlar gibi sayma yolu ile belirlenmiştir.

Ülkemizde polisin, 2005 yılına kadar 24 saate kadar gözaltına alma yetkisi bulunmasına rağmen bu yetki, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı yeni Ceza Muhakemesi Kanunu ile kaldırılmıştır. Ancak, uygulamada karşılaşılan sıkıntılar nedeni ve Avrupa ülkelerindeki benzer uygulamalar da göz önüne alınmak suretiyle suçun aydınlatılması ve suç faillerinin yakalanması amacıyla polis teşkilatına belirli sınırlandırmalar dâhilinde bu yetki yeniden verilmiştir.

Gözaltı yetkisinin kullanımı şartlara bağlanmıştır.

* Önce suçüstü halinin oluşması gerekir.

* Kanunda sayılan belirli suçların varlığı gerekir.

* Bu yetkiyi sadece Mülki amirin belirlediği kolluk amirleri kullanabilecektir.

Avrupa Ülkelerinde Polisin gözaltı yetkisi incelendiğinde;

Fransa, İtalya, Danimarka ve Bulgaristan 24 saat, İngiltere 36 saat, Almanya Muhafaza amaçlı 24 saat ve Adli amaçlı 48 saat, Avusturya, Belçika, Polonya, Estonya ve İrlanda 48 saat, İspanya ve Macaristan 72 saat.

5) Önleme dinlemesi

Önleme dinlemesi şeklinde tarif edilen Polis Vazife ve Salahiyet Kanununun ek 7’nci maddesinde düzenlenmiş olan istihbarı dinlemede yeniden bir düzenleme öngörülmüş değildir.

Mevcut düzenlemede var olan hâkimin 24 saat içerisinde karar vereceğine dair düzenleme, Anayasamızın 22. maddesine uygun olarak 48 saat şeklinde değiştirilmiştir.

Anayasamızın 22. maddesinde; “Millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâkın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak” kanunla yetkili kılınmış merciin kararını 24 saat içinde görevli hâkimin onayına sunulacağı ve Hâkimin de, kararını 48 saat içinde açıklayacağı hüküm altına alınmıştır.

Önerilen bu değişiklik, suçluların takibini ve incelemeleri mümkün kılan dinlemelerdeki istismarları ve kötü niyetli kullanımları önleme amacına matuftur.

Geçmişte masum kişiler, sahte isimlerle, IMEI numaraları üzerinden ve hiçbir illiyet bağı bulunmayan örgütlerle irtibatlandırılarak dinlenmiş ve haberleşme özgürlükleri ihlal edilmiştir. Bu dinlemeler, kanuna aykırı bir şekilde yapılmış ve organize bir şekilde dinlemelerin başka amaçlarla servis edildiği yapılan soruşturmalarla tespit edilmiş ve bu nedenle gerekli idari ve adli soruşturmalar açılmıştır.

Tasarıda getirilen düzenleme ile bir daha bu tür hukuksuzlukların yapılmaması için birden fazla denetim mekanizmaları getirilmiştir.

Dinlemeler demokratik siyasetin denetimine açılmakta ve geçmişte hiçbir şekilde bilgi paylaşımının yapılmadığı dinlemeler, Parlamentonun denetimine açılmak suretiyle şeffaflaştırılmıştır.

Bu yönde Meclis’te kurulan “Haberleşme Özgürlüğüne ve Özel Hayatın Gizliliğine Yönelik İhlallerin Tespiti ve Önlenmesine İlişkin Tedbirlerin Belirlenmesi amacıyla kurulan meclis Araştırması

Komisyon raporunda belirtilen tavsiyelere uygun düzenlemeler yapılmıştır. Bu çerçevede:

* Dinlemeler yılda en az bir kez denetlenecek,

* Denetlemeler Başbakanlık Teftiş Kurulu tarafından da yapılabilecek,

* Denetimlerin sonuçları bir rapor halinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Güvenlik ve İstihbarat Komisyonuna sunulacaktır.

Ayrıca, iletişim tespit kararlarını sadece Ankara’da yerleşik, kanunla belirlenmiş makamlar tarafından verildiğinden ve bu işlem uzmanlık gerektirdiğinden karar almaya yetkili ve görevli hâkim Ankara ağır ceza mahkemesi üyesi olarak düzenlenmiştir.

Yapılan değişiklik, dinleme konusunda yeni bir yetkilendirme değil, vatandaşların haberleşme özgürlüğünün korunması için dinleme süreçlerinin disiplin altına alınmasına yöneliktir.

6) Toplantı ve gösteri yürüyüşleri

2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Kanunun 3. maddesine göre; herkes toplantı ve gösteri yürüyüş hakkını kullanabilir.

Toplantı ve gösteri yürüyüşlerine mevcut kanunda var olan; silah, taş, plastik çubuk, sopa, demir bilye, havai fişek, yakıcı ve yaralayıcı eczalar ve benzeri maddelerle katılanlara verilecek ceza artırılmaktadır.

Ayrıca Toplantı ve gösteri yürüyüşlerine kimliğini gizlemek amacıyla yüzlerini bez ve benzeri şeylerle kapatanlara verilecek cezalar artırılmakta, terör örgütü propagandasına dönüştürülen gösterilerde de belirlenen cezalar daha da ağırlaştırılmaktadır.

Buradaki düzenlemedeki asıl amaç; demokratik bir hak olarak toplantı ve gösteri yürüyüşlerine katılanların tamamının hak ve özgürlüklerini güvence altına almaktır. Bu düzenlemeyle suç işlemeyi kolaylaştırmak amacıyla kimlik gizlemek, yüzünü kapatarak hukuka uygun toplantı ve gösteri yürüyüşlerini kanunsuz hale getirmek ya da doğrudan suç işleme amacıyla kanunsuz biçimde bir araya gelerek vatandaşın iş yerini ateşe vermek, camını kırmak gibi kamu düzeni ve güvenliğini bozmaya yönelik girişimlerin engellenmesi temel hedeflerden biridir.

Yürürlükteki mevzuatta da, terör örgütünün propagandasına dönüştürülen toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde “kimliğini gizlemek amacıyla yüzünü tamamen veya kısmen kapatmak” suç olarak düzenlenmiştir.

Muhalefetin; “silah taşımaya 1 yıl ceza verilirken, sapan taşımaya 2 yıl ceza getirildiği” iddiası tamamen gerçek dışıdır.

Zira yürürlükte bulunan “Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun”a göre; Ateşli silahlar ve patlayıcı maddelerin ruhsatsız olarak bulundurulması halinde öngörülen ceza 1 yıldan 3 yıla kadardır.

“Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu”nunda da ruhsatlı dahi olsa silah ile toplantı ve gösterilere katılmak suçtur. Dolayısıyla ruhsatsız silah bulundurmanın cezası ayrı (1 yıldan 3 yıla kadar) ve silahla toplantı ve gösterilere katılmanın cezası ayrı (1 yıldan 3 yıla kadar) düzenlenmiştir. Ruhsatsız silahla toplantı ve gösteri yürüyüşlerine katılması halinde hem ruhsatsız silah bulundurmak ve hem de silahla toplantı ve yürüyüşlere katılmaktan iki ceza görecektir.

İddia edildiği gibi toplantı ve gösteri yürüyüşleri dışındaki alanlarda sapan veya demir bilye bulunduran hiç kimseye ceza öngörülmemektedir. Kamu düzenine zarar verilmesine yol açacak şekilde, sapan ve demir bilye ile toplantı ve yürüyüşlere katılmak ise suç olarak değerlendirilecektir. Çünkü bu malzemelerin suç olarak nitelendirilen taş veya lastik çubuktan daha çok yaralayıcı olduğu bir gerçektir.

Hiçbir demokratik gösteri hakkı ve bu hakkın kullanımı, molotofla, silahla, mancınığa benzeyen sapanla, yakıcı madde ile toplantı ve gösteri yürüyüşüne katılmayı, masum vatandaşları ve kolluk kuvvetlerini yaralama veya öldürme hakkını vermez.

7) Uyuşturucu ile mücadele

Hükümetimiz tarafından etkin bir şekilde uyuşturucu ile mücadele edilmektedir.

Kanun tasarısı ile piyasadan ucuz bir fiyatla elde edildiğinden kullanımı daha çok gündeme gelen Bonzai uyuşturucu maddesi esrar ve eroin gibi değerlendirilmiş ve cezası arttırılmıştır. Aynı çerçevede, her türlü uyuşturucunun okul, kışla ve benzeri yerlere 200 metre mesafe içinde satılması halinde ceza daha da arttırılmıştır.

Alınan adli tedbirlerin (projeli çalışmalar) yanı sıra, 2014/Aralık ayında hükümetimiz tarafından faaliyete geçirilen Narkotimlerin de sürece katılması ile birlikte, ülke genelinde operasyon sayısında %10, şüpheli sayısında ise %3,7 oranında bir artış sağlanmış ve etkin tedbirler devreye sokulmuştur.

2014 yılında KOM birimlerince gerçekleştirilen 35.994 uyuşturucu operasyonunda 59568 şüpheli soruşturma konusu yapılmıştır.

Genel anlamda 2014 yılında uyuşturucu ile mücadele kapsamında yapılan operasyonların sayısında %32 oranında bir artış olmuştur.

2014 yılında gerçekleştirilen 4495 bonzai operasyonunda, 7408 şüpheli yakalanmış ve toplam 532 kilo bonzai ele geçirilmiştir.

11 Aralık 2014 günü Başbakanımız Sayın Ahmet DAVUTOĞLU’nun teşrifleriyle gerçekleştirilen törenle 11 pilot ilimizde Narkotimler işbaşı yaptırılmıştır.

Proje kapsamında bugüne kadar 1512 polis eğitilmiş ve 190 adet ekip otosu, çağın gereklerine göre dizayn edilerek hizmete sunulmuştur. Gereksinim noktasında her türlü araç ve gereç alım süreci devam etmektedir.

Proje 2015 yılı içerisinde; 81 İl ve 28 İlçe olmak üzere toplam 109 merkezde uygulanacaktır.

8) Kiralık araçların denetimi

Tasarıda; Araç kiralayanın kimliği ile araç bilgilerinin kolluğa bildirilmesi öngörülmektedir.

* Yapılan araştırmaya göre, ülkemizde 4.876 araç kiralama işletmesi bulunmakta ve 2014 yılında 246.296 aracın kiralandığı tahmin edilmektedir. Bununla beraber kayıtların düzenli ve etkin bir şekilde tutulmaması sonucu bazı sorunlar yaşanmaktadır.

* Son 5 yılda toplam 20.469 suç olayı kiralık araçlarla işlenmiştir

* Gün geçtikçe kiralık araçlarla işlenen suç sayısında özellikle hırsızlık, dolandırıcılık, emniyeti suiistimal, kapkaç, uyuşturucu kaçakçılığı gibi suçlarda giderek artış olduğu tespit edilmiştir.

Bu sorunu gidermek ve etkin bir kayıt tutulmasını sağlamak amacıyla bu düzenleme önerilmiştir.

9) Güvenlik tedbirlerine uyulmaması durumunda öngörülen yaptırımlar

Tasarı ile vali ve kaymakamlara yaygın şiddet olaylarında vatandaşın can ve malına yönelik saldırıları önlemek ve asayişi sağlamak amacıyla kamu kurum ve kuruluşlarının ambulans, itfaiye, çekici ve benzeri araç ve gereçleri ile personelinden yararlanabilmeleri buna uymayanların oluşan zararlardan sorumlu tutulmaları öngörülmektedir.

Ayrıca valilere suçun aydınlatılması ve suç delillerinin ivedilik arz eden durumlarda toplanabilmesi için kolluğa talimat verebilmesi imkânı getirilmektedir. Bu düzenlemelerle valilerin cumhuriyet savcıları yerine geçtiği noktasındaki iddiaları tamamen asılsızdır.

Zira 5442 sayılı İl İdaresi Kanununun 10’uncu maddesinde de valinin lüzumu halinde CMUK 156’ncı maddede yazılı yetkileri kullanmak hususunda adli kolluk üst ve astlarına emirler verebilme hakkını düzenlemekte idi. Dolayısıyla bu konuda muhalefetin anayasaya aykırı iddiaları yersiz ve hukuki dayanaktan yoksundur.

10) Emniyet Teşkilatı Kanununda yapılan değişiklikler

Emniyet Teşkilatı kanununda yapılan değişikliklerle başta rütbe düzenlemeleri olmak kaydıyla, Emniyet Müdürlerinin görevlendirilmesi, emniyet teşkilatına emniyet hizmetleri dışından yapılan atamalar disiplin kurulu kararı ile memuriyetten çıkarma cezası alanlar hakkında önemli düzenlemeler yapılmıştır.

Yine polis kolejlerinin kapatılması öngörülmüş ve polis kolejlerinde okuyan öğrencilerin Milli Eğitim Bakanlığına bağlı dengi okullara geçirilmesi öngörülmüştür. Ayrıca polis akademisine bağlı 4 yıllık eğitim veren güvenlik birimleri fakültesi karatılmakta yerine 1 yıllık eğitim veren polis amirleri eğitimi merkezi ihdas edilmektedir. Polis akademi yönetici ve diğer personel kadrosunun görevleri sona erdirilmekte öğretim görevlileri YÖK’e aktarılmaktadır. Burada yapılan değişiklerdeki amaç emniyet teşkilatının daha hızlı ve verimli çalışmasının önünün açılmasıdır. Belirli kadrolarda var olan şişkinliklerin azaltılıp, eksik olan kadroların tamamlanması amaçlanmıştır.

11) Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu

Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunundaki düzenlemeler ülkemizde uzun süreden beridir tartışılmakta olan bir demokratik talep ve ihtiyaçtır.

1998 tarihinden itibaren AB uyum sürecinde öngörüldüğü gibi, jandarmanın sivilleşmesi ve sivil otoriteye tabii kılınması yönündeki öneriler ve TBMM’de 4 siyasi partinin ortak önergesiyle kurulan TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonunun sonuç raporundaki tavsiyeler ışığında yeni bir düzenlemeye gidilmiştir. Bu çerçevede jandarmanın tüm yönleriyle İçişleri Bakanlığına bağlanmasına yönelik adımlar atılmıştır.

Söz konusu düzenleme ile belediye sınırları içerisinde olmakla birlikte hizmet gerekleri bakımından uygun görülen yerlerin jandarmanın görev alanı olarak tespit edilmesi, jandarma teşkilatında daire başkanı ile il ve ilçe jandarma komutanlarının atama yetkisinin İçişleri Bakanlığına verilmesi, ayrıca Sahil Güvenlik Komutanlığı merkez ve doğrudan merkeze bağlı birimleri en üst rütbeli komutanları ve albaylar ile bölge ve grup komutanlarının atamalarında İçişleri Bakanlığı yetkili kılınmıştır.

Yine jandarma teşkilatı personelinin görevden uzaklaştırma, denetleme, izin ve değerlendirme yetkileri, sivil dairenin onayına bağlanmaktadır.

Yapılan düzenleme ile:

* Büyükşehir belediyesi kurulan illerde jandarmanın görev alanının belirlenmesi esasa bağlanıyor.

* Daire başkanları ile il ve ilçe jandarma komutanlarını atama yetkisi İçişleri Bakanlığına veriliyor

* Valilere jandarma ve sahil güvenlik personeline disiplin cezası verme yetkisi veriliyor.

* İçişleri bakanı ile valilerin görevden uzaklaştırma yetkileri genişletiliyor.

* Bakanlığın ve valinin jandarmayı denetleme yetkisi yeniden düzenleniyor.

* Mülki amirlere jandarma ve sahil güvenlik personelini değerlendirme yetkisi tanınıyor.

* Jandarmanın izne ayrılması mülki amirin onayına bağlanıyor.

* Sahil güvenlik komutanlığındaki subayların atanma ve yer değiştirmelerinde İçişleri Bakanlığı yetkili kılınıyor.

* Sahil güvenlik komutanlığı personelinin görevden uzaklaştırılmasında İçişleri Bakanlığı yetkili kılınıyor.

* Jandarma ve sahil güvenlik personelinin kıyafeti milli savunma ve içişleri bakanlığınca belirleniyor.

12) Nüfus Hizmetleri Kanununda yapılan düzenlemeler

Nüfus olaylarının elektronik ortamda tescili ile yazım ve imla hatası bulunan veya toplum nezdinde çirkin karşılanan soyadlarının bir defaya mahsus olmak kaydıyla ve kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde mahkeme kararına ihtiyaç duyulmadan düzeltilmesine imkân sağlanmaktadır. Boşanmasına rağmen kocasının soyadını kullanan kadının talebi halinde nüfus müdürlüğüne vereceği bir dilekçe ile mahkeme kararına gerek olmadan evlenmeden önceki soyadını alabilmesi öngörülmektedir.

Yapılan düzenleme ile:

* Elektronik ortamda tescil imkânı,

* Soyadı değiştirme, adres değişikliğini bildirme, kimlik kartı alma, nüfus kayıtları ile ikamet bilgilerine ulaşmada kolaylık sağlanması,

* Yabancılara kimlik numarası verilmesi,

* Adrese ilişkin cezalarda indirim sağlanması,

* Dış temsilciliklere nüfus memuru görevlendirilmesi,

* Pasaport ve sürücü belgelerinin verilmesinde, Nüfus Genel Müdürlüğünün yetkilendirilmesi,

* Saklı nüfusa tescil kolaylığı sağlanması,

* Nüfus kayıtlarının değiştirilmesinde kolaylık sağlanması,

* Mahalleye dönüştürülen köy muhtarlarına evlendirme yetkisi verilmesi,

* Yatırım izleme koordinasyon başkanlığına tüzel kişilik ve özel bütçe verilmesi,

* Kaçakçılık, istihbarat, harekât ve bilgi toplama (KİHBİ) daire başkanlığının kaldırılması ve görevlerinin iller idaresi genel müdürlüğüne verilmesi sağlanmıştır.

Bu adımlar, vatandaşlarımızın günlük hayatını kolaylaştıran, bürokrasi yükünü azaltan düzenlemelerdir.

İlgili Haberler