ABD eski dışişleri bakanı Hillary Clinton, California'daki seçmenin desteğini de alınca Demokratların başkan adaylığı yarışında zaferini ilan etti.
Frankfurter Allgemeine Zeitung'un konuyla ilgili yorumu şöyle:
"Clinton, adaylığının neredeyse kesinleştiği şu günlerde geçmişe bakarak oyalanmak yerine Trump'la mücadeleye ağırlık vermeli. Zira Clinton bu mücadelede galibiyete kesin gözüyle bakarsa acısı fena çıkabilir. Adaylık ön seçimleri halihazırda zor bir süreçti ve Clinton, parlayan, kitlelerin gönüllerini kazanarak onları peşinden sürükleyebilecek bir aday değil. Clinton'ın deyimiyle Trump karakteri gereği Başkanlık makamı için uygun olmayan hatta tehlikeli olabilecek bir aday olabilir ama çoğu –özelikle beyaz tenli seçmenler ve bilhassa erkek seçmenler- Clinton hakkında pek iyi düşünmüyor. Siyasi geçmişi rakip saldırılara maruz kalabilecek bazı açıklara sahip ve Sanders bunun nasıl bir etki yaratabileceğini gösterdi."
Berlin'de yayımlanan Der Tagesspiegel gazetesinin ABD'deki Başkanlık seçimleriyle ilgili yorumundaysa şu satırları okuyoruz:
"Sonbaharda yapılacak başkanlık seçimlerinde Trump için hiç ümit yok denemez ama Clinton'ın başarılı olma ihtimali daha fazla gibi görünüyor. Zira kadınların büyük çoğunluğu ayrıca Afrika ve Latin Amerika kökenli seçmenlerin çoğu ve gençler kendisini destekliyor. Sanders'in genç taraftarlarını tabii ki ikna etmek zorunda ve 8 Kasımdaki seçimlere kadar hiçbir hata yapmamalı. Olası bir hata, şimdi Sanders'e baskı uygulamak olabilir. Şimdi kendisinin 2008'deki yenilgide hazmetmek için ihtiyaç duyduğu gibi Sanders'e de zaman vermesi gerekir. Baskıyı diğerleri yapacaktır. Altı hafta sonra yapılacak Demokrat Parti kongresinde partinin renkli büyük bir aile imajını sergilemek ve Donald Trump'ın Beyaz Saray'a ulaşmasını ABD'nin geleceğine şekil vermesini engellemek için yenilgiyi kabul edip çekilecektir."
Bugünkü Alman gazetelerinin yorum köşelerinde yer bulan başka bir konu da Federal Emniyet Teşkilatı'nın yabancıların suç oranıyla alakalı raporu. Berliner Zeitung'un yorumu şu şekilde:
"Rapor ilk bakışta verdiği izlenimin aksine pek de güçlü bir içeriğe sahip değil. Mültecilerin sayısının –altı ay öncesine oranla azalmış olsa da- giderek arttığı bir dönemde suç oranlarındaki azalma takdire şayan. Özelikle cinsel içerikli suçlardaki azalma sevindirici. Zira aksi halde Köln'de yılbaşı gecesi meydana gelen taciz olaylarından siyasi çıkar hesabı yapanların ekmeğine yağ sürülmüş olacaktı."
Avusturya’daki cumhurbaşkanlığı seçimini son anda çok az bir farkla rakibi Yeşiller Partisi’nin adayı Alexander Van der Bellen'e kaptıran aşırı sağcı Avusturya Özgürlükçü Partisi (FPÖ), Anayasa Mahkemesi’ne itiraz başvurusunda bulundu. Frankfurter Rundschau bu girişimi şöyle değerlendiriyor:
"Bu sadece buz dağının görünen bir parçası” söylemiyle Avusturya'daki cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki hata ve usulsüzlükleri tanımlayan aşırı sağcı Avusturya Özgürlükçü Partisi'nin avukatı olan eski adalet bakanı seçmenini tam kalbinden vuruyor. Burada mevzu 4,5 milyon arasında yanlış zaman ya da yanlış yerde sayılmış 30 bin oy değil, haksızlığın buz dağı. İtirazın galibiyete dönüşme şansı yok ama amacına hizmet edeceği ortada."
Berlin'de yayımlanan Die Tageszeitung da konuya farklı bir açıdan yaklaşıyor:
"Avusturya Özgürlükçü Partisi için itiraz başvurusu avantajlı. Anayasa Mahkemesi lehte karar verirse seçim tekrarlanacak, şayet geri çevrilirse Hofer ve Genel Başkanı Heinz-Cristian Strache, farklı komplo teorilerinden dem vuracak. Kendilerini mağdur konumuna oturtarak başarıyı yakalayan Avrupalı aşırı sağcıların şansı, rakiplerinin yanlış karşılık vermesinden, incinmesinden. Almanya'da Sigmar Gabriel insanların Sosyal Demokrat Parti'nin başarısını görmediği için bozuluyor. Horst Seehofer Merkel yeterince sağ eğilimli olmadığı için gücenik. Yeşiller çoğunluğun seçimlerde tercihini yanlış partilerden yana kullandığını düşündüğü için şokta. Sol Parti dışlanmışlık rolü artık sadece onlara mahsus olmadığı için dargın. Çoğu medya organı küskünlerin peşinde ve ‘aman darılma seni de ekranlarda göstereceğiz' diyor. Tüm bunlar hiç de ilerlemeye yönelik adımlar değil. Kim dargınsa, dikkate alınmak ve pohpohlanmak istiyor. İşe yarayacak tek şey: İçini dökmelerini beklemek ve daha önemli şeylere yönelmek."