Dünya

Alman hukukçulardan Türk meslektaşlarına destek

Türkiye'de vatandaş haklarının, 'özellikle de düşünce ve gösteri yapma özgürlüğünün zorbalıkla baskı altına alınması' Almanya'daki hukukçular tarafından kınandı

26 Haziran 2013 16:33

Cem Sey

Gezi Parkı olayları sırasında avukatların da polis müdahelesine maruz kalması ve kovuşturmaya uğraması Almanya’da hukukçuları harekete geçirdi. Üç Alman hukukçu kuruluşu ortak bir açıklamayla “Türkiye’de devletin keyfi uygulama ve şiddetine derhal son vermesini” talep etti.

Cumhuriyetçi Avukatlar Derneği (RAV), Berlin Ceza Hukukçuları Birliği ve Demokrat Hukukçular Birliği’nin (VDJ) açıklamasında, birkaç haftadan beri Türkiye’de vatandaş haklarının, “özellikle de düşünce ve gösteri yapma özgürlüğünün zorbalıkla baskı altına alınması” kınandı. Alman hukukçular, devletin uygulamalarının “hukuk devletinin koyduğu her sınırın ötesine geçtiğini ve hem Türk hukukunu, hem de Türkiye’nin imzaladığı tüm uluslararası anlaşmaları kabaca çiğnediğini” savundu.

Yaklaşık 40 hukukçunun katıldığı ufak gösteride açıklamayı okuyan Cumhuriyetçi Avukatlar Derneği yöneticisi avukat Ursula Groos, özellikle KCK ve DHKP-C davaları kapsamında aralarında Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Başkanı Selçuk Kozağaçlı’nın da bulunduğu bazı avukatların tutuklanmasına ve İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal ve 9 yönetim kurulu üyesinin kovuşturulmasına işaret etti.

Yapılan açıklamada ayrıca, Türk hükümetine yönelik altı talep dile getirildi:

-“Türk Anayasası, Türk yasaları ve Türkiye’nin imzaladığı uluslararası anlaşmalarla garanti altına alınan temel haklar ve insan haklarına saygı gösterilmesi.”

-“Teröre karşı mücadele kisvesi altında bu hakların keyfi şekilde kısıtlanması ve zedelenmesine son verilmesi.”

- “BM’in avukatlar hakkında kararlaştırdığı temel ilkelere saygı gösterilmesi ki, bunlar arasında, görevini icra eden avukatların ne müvekkilleri ne de müvekkillerinin işleriyle ilgilerinin olmadığı ve avukatların mesleki görevlerini tehdit edilmeden, engellenmeden ve baskı altına alınmadan icra edebilmeleri ilkeleri de vardır.”

-“Birçok avukatın anlaşılır bir hukuki zemin olmadan ve bazı vakalarda 19 aydır süren tutukluluk haline son verilmesi.”

-“KCK ve DHKP-C davalarında olduğu gibi, avukatlara yönelik açıkça siyasi amaçlı davaların durdurulması ve bu tür davalar kapsamında mahkûm edilenlerin serbest bırakılması.”

-“Devletin keyfi politikalarının bu kurbanlarının itibarı iade edilerek, bu uygulamaların sorumlularının cezalandırılması.”

Alman hukukçular Almanya hükümetini de, “ekonomik, siyasi ve askeri çıkarlar gözetmeksizin, Türk hükümetini bu taleplere uymaya teşvik edecek her türlü siyasi ve ekonomik adımı atmaya” çağırdı.

Açıklamanın okunmasının ardından, açıklama metnini iletmek amacıyla avukatlar üzerlerinde cüppeleriyle Türkiye Büyükelçiliği’nin posta kutusunu aradı ancak posta kutusu olmadığını tesbit ettiler.

Bunun üzerine gazetecilere bilgi veren RAV sözcülerinden Gilda Schönberg, gösteriyi düzenlemeden önce büyükelçilikten randevu talep ettiklerini, fakat olumsuz yanıt aldıklarını bildirdi. Bu durumda taleplerini posta yoluyla iletmekten başka çareleri kalmadığını söyleyen Schönberg, Türkiye hükümetinin olmasa da Almanya hükümetinin ilgi gösterdiğini ve Merkel hükümetinin İnsan Hakları Sorumlusu Markus Löning’le temas içinde olduklarını açıkladı.

Gösteriye katılan Türkiye kökenli avukat Handan Ceylan da, KCK ve DHKP-C davalarının zaten Alman hukukçularının endişelenmeye başlamasına neden olduğunu belirterek, “fakat özellikle Gezi Parkı eylemleri sırasında İstanbul’da hukukçulara yapılan muamele birçok hukukçu arkadaşımızın dikkatlerini Türkiye’de neler olduğuna yöneltmesine neden oldu” dedi.