Alman Federal Meclisi'nde grubu olan partilerden 135 milletvekilinin imzaladığı mektupta, Türkiye’de Kürtlerle yürütülen barış sürecine son verilmesi ve ülkedeki ifade ve basın özgürlüğünün durumu nedeniyle “derin kaygı duyulduğu” vurgulanıyor. Mektubu imzalayanlar arasında SPD Genel Sekreteri Katharina Barley, Yeşiller Eş Başkanı Cem Özdemir, Sol Parti Eş Başkanı Katja Kipping gibi isimler de bulunuyor.
İktidar partileri Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) ve Sosyal Demokrat Parti (SPD)’nin yanı sıra muhalefetteki Yeşiller ve Sol Parti’den milletvekilleri, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hitaben yazdıkları mektupta, özellikle Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül hakkında açılan davaya son verilmesini talep etti. Mektupta, Dündar ve Gül’ün MİT TIR’larındaki silah ve mühimmat görüntülerini yayımladıkları gerekçesiyle “terör örgütüne yardım, casusluk ve devlet sırlarını ifşa etmekle” suçlanarak, ömür boyu hapis cezası istendiği hatırlatıldı. Mektupta, bu haber nedeniyle Dündar ve Gül hakkında açılan soruşturmayı “suç duyurusunda bulunarak desteklediniz” ifadesi yer aldı.
“İslamcılara silah sevkiyatına ilişkin eleştirel haberlere yönelik bu tutum ve ağır ceza tehdidi bize göre orantısızdır” denilen mektupta, gazeteciler ve medyaya yönelik bu tavrın, Türk devletinin kabul ettiği ifade ve basın özgürlüğü ile “bağdaşmayacağı” vurgulandı. Milletvekilleri, Dündar ve Gül hakkındaki davaya son verilerek, beraat etmelerini talep etti.
Mektubun hedefi
CDU’dan Frank Heinrich, SPD’den Cansel Kızıltepe, Sol Parti’den Sevim Dağdelen ve Yeşiller partisinden Tom Koenigs’in girişimiyle hazırlanan mektup, bugün düzenlenen bir basın toplantısı ile tanıtıldı.
Başbakan Angela Merkel’in lideri olduğu CDU'nun milletvekili Frank Heinrich, Türkiye’nin mülteci krizi ve ülkedeki terör saldırıları nedeniyle zor günlerden geçtiğinin farkında olduklarını ama özellikle Dündar ve Gül’ün durumunu kaygıyla izlediklerini ifade etti. Türkiye'nin çeşitli metinleri imzalayarak, basın özgürlüğünü sağlayacak kıstaslara uymayı kabul ettiğini hatırlatan Heinrich, “Türkiye’ye imzaladığı bu metinleri ciddiye alma çağrısında bulunduklarını” vurguladı.
Koalisyon ortaklarından SPD milletvekili Cansel Kızıltepe ise Can Dündar ve Erdem Gül’ün önümüzdeki hafta yapılacak duruşması öncesinde basın özgürlüğünün önemine dikkat çekmek için bu mektubu yazdıklarını dile getirdi. Kızıltepe, Erdoğan’ın Dündar ve Gül hakkındaki Anayasa Mahkemesi kararını tanımaması veya hükümeti eleştirenlere yönelik cezaların artırılmasını istemesi gibi açıklamalarını da kaygıyla izlediklerini belirtti.
Sosyal Demokrat milletvekili Karl-Heinz Brunner partilerüstü olan bu mektubu imzalamasının nedenlerinden birinin Türkiye’de “yürütmenin yargıya olan etkisinin kaygı verici boyutlara ulaşması” olduğunu söyledi. Brunner, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hukuk devleti ilkelerine uymaya davet etmek kadar Türkiye’de hukuk devleti ilkelerinin istenen ölçüde uygulanmadığını tespit etmenin de “acı”olduğunu dile getirdi. Brunner, bu mektubun ülkedeki hukuk devleti ilkeleri ve basın özgürlüğü açısından bir mesaj olduğunu söyledi.
Türkiye'ye ilişkin kaygılar
Muhalefetteki Sol Parti'nin milletvekili Sevim Dağdelen de, Almanya’nın Türkiye’deki temsilciliklerinin güvenlik nedeniyle kapatılmasının, Türkiye’deki duruma ilişkin kaygıları artırdığını ifade etti. Bunun yanı sıra Türkiye’deki basın özgürlüğünün durumunu da kaygıyla izlediklerini vurgulayan Dağdelen, Spiegel Online’ın Türkiye muhabiri Hasnain Kazım’ın ülkeyi terk etmek zorunda kalmasının bu endişeleri artırdığını belirtti. Dağdelen, bu mektupla gazetecilerle dayanışma içinde olduklarını göstermenin yanı sıra Türk halkına da yalnız olmadıklarına dair bir mesaj vermek istediklerini söyledi.