Saygın gazetelerden "Frankfurter Allgemeine Zeitung", Almanya'daki güvenlik tartışmasına farklı bir açıdan yaklaşıyor:
"Bu şiddet dalgasını bir şekilde önlemek mümkün mü? Ansbach'taki olayın ardından saldırganın İslamcı olup olmadığı tartışması başladı. Fark eder mi? Geçtiğimiz haftalarda yaşananlardan çıkan dersler, farklılıkların belli bir noktada buluştuğunu ortaya koyuyor. IŞİD'in yürüttüğü savaşta faydalı aptallar ordusu giderek büyüyor. Siyasetten uzak amok koşucusu, tek başına hareket eden psikopat ve hatta satır sallayan mülteci de buna dahil. Kendilerini pek akıllı sayanlar, başta Almanya İçin Alternatif'in (AfD) borazancıları gibiler de buna dahil. Bunların söylemiyle oluşan savaş ortamı doğuda ve batıda fundamentalistlerin ekmeğine yağ sürüyor."
Yüksek tirajlı gazetelerden "Die Welt", durumdan vazife çıkarma çağrısında bulunuyor.
"Bu böyle devam edemez. Kişisel verilerin saklanması ve kısmen sığınmacı politikaları gözden geçirilmelidir. Ülkemize gelenlerin kim olduğunu bilmek zorundayız. Mülteciler, iç savaşın devam ettiği bir ülkeye yalnızca yasalara bağlı olmaları halinde geri gönderilmemeli. Saldırılar böyle devam ederse bu da yeterli sayılmamalı; yasalara bağlılıkları gözetim altında netleştirilmeli. İngilizler bunu Dünya Savaşı sırasında uyguladı. Böylesine bir denetim, diktatörlük yönünde bir adım da sayılmazdı. Vatandaşı koruma yönünde bir adım atılmış olurdu. Halkın ihtiyatlı olması önemlidir. Ama bu, devletin sağlayacağı korumanın yerini dolduramaz."
"Trierischer Volksfreund", güvenlik tartışmasının iktidarı yıpratabileceğinin ipuçlarını şu sözlerle veriyor:
"Başbakan Angela Merkel geçen yaz yaşanan sığınmacı krizinde 'Başaracağız!' (Wir schaffen das!) ifadesini dile getirmişti. Şimdilerde ise sorunun yalnızca lojistikten ibaret olmadığı anlaşılıyor. Mültecilere verilen sosyal hizmetlerden tehdit unsuru olarak değerlendirilen kişilere ve polisin yetkilerine dek birçok konunun yeniden gözden geçirilmesi ve düzeltilmesi gerekiyor. Zira kendi halkınızın güvenliği de büyük önem taşıyor. Bunun için her türlü önlem alınmalı. Bunu da başarabilecek miyiz?"
"Heilbronner Stimme" gazetesi, siyasetçileri güvenlik tartışmasında yeterince samimi olmamakla itham ediyor:
"Partilerin içişleri ve adalet politikalarının sözcülerinin daha fazla güvenlik çağrısında bulunmaları ve ordunun ülke içinde görev yapması tartışmasının yeniden alevlenmesi tamamen anlaşılabilir. Polisin bazı yetkilerinin de gözden geçirilmesi için de haklı nedenler olabilir. Vatandaşın sarsılmış güvenlik hissi kelimelerle oynayarak yeniden istikrara kavuşturulmaya çalışılıyor. Ancak ortaya atılan talepler ne gerçek ne hissedilen güvenliğe katkı sağlıyor. Özellikle Ansbach'taki saldırıdan sonra siyasetçilerin bir sonraki saldırı ihtimalinden ötürü kaygılandığı izlenimi öne çıkıyor. Keşke bu kaygılarını samimi olarak dile getirseler."