Yeni Zelanda'da iki ayrı camiye düzenlenen terör saldırılarının ardından konuşan Almanya İçişleri Bakanı, Almanya'daki camilerin de teröristlerin hedefleri arasında yer alabileceğini belirtti.Yeni Zelanda'da iki ayrı camiye düzenlenen, 50 kişinin hayatını kaybettiği terör saldırılarının şoku sürerken Almanya İçişleri Bakanı Horst Seehofer, Almanya'daki "dini kuruluşların" da teröristlerin hedefi olabileceği uyarısında bulundu. "Bild" gazetesinin "Almanya'da camilerin de sinagoglar gibi korunması mı gerekecek?" sorusunu yanıtlayan Seehofer, "Dini kuruluşlar da teröristlerin hedefi olabilir. Tehlikeye işaret eden bulgular olursa koruma önlemleri güçlendirilir" diye konuştu.
İhtiyaç durumunda camilerin de daha sıkı güvenlik önlemleriyle korunduğuna işaret eden İçişleri Bakanı, eyalet emniyet teşkilatlarının gerek görüldüğünde ya da talep gelmesi durumunda tehlike altındaki kuruluşlara danışmanlık hizmeti verdiğini, kişiler ve binalara yönelik koruma önlemlerinin alındığını" söyledi.
Aşırıcılıkla mücadelenin Alman hükümetinin temel hedefleri arasında yer aldığını belirten İçişleri Bakanı, Almanya'da İslam düşmanı bir iklim oluştuğu yönündeki görüşlere ise katılmadığını ifade etti. Almanya'da insanların büyük bölümünün barış içinde bir arada yaşadığını belirten Seehofer, İslam düşmanı suç vakaları ve camilere yönelik saldırılara karşı hukuk devletinin tüm sertliğiyle harekete geçmek zorunda olduğunu söyledi.
"İlk kez bir İçişleri Bakanı tehdidi kabul ediyor"
Seehofer'in açıklamalarıyla ilgili "Heilbronner Stimme" gazetesine konuşan Almanya Müslümanlar Merkez Konseyi Başkanı Aiman Mazyek, "ilk kez bir Alman İçişleri Bakanının camilerle ilgili güvenlik riskinin arttığını kabul ettiğini ve bu durumun güvenlik politikalarına yansıyacağını bildirdiğini" söyledi. Camilere yönelik tehlikenin Yeni Zelanda'daki saldırılar öncesinde de var olduğunu belirten Mazyek, camilere yönelik koruma önlemlerinin yeterli olup olmadığı yönündeki soruyu ise "Hayır. Bir kuruluş daha önce saldırıya uğramışsa verilen 1-2 haftalık geçici koruma dışında bir koruma tedbiri yok" diye yanıtladı.
Camilerin neredeyse korumasız olduğu konusunda geçmişte de sürekli uyarıda bulunduklarını, ancak bir sonuç alınamadığını belirten Mazyek, Müslüman cemaat arasında güvenlik makamlarının çalışmalarına yönelik güvenin sarsıntıya uğradığını, pek çok Müslümanın, "endişelerinin ve güvenlik ihtiyacının ciddiye alınmadığı hissine sahip olduğunu" kaydetti.
Almanya'da camilere yönelik saldırıların sayısının arttığını belirten Mazyek, "Güvenliğin iyileştirilmesi, giderek daha sertleşen ve küstahlaşan failler üzerinde caydırıcı etki gösteriyor. Müslüman vatandaşların güvenliğinin kendisi için önemli olduğunu, devletin görünür kılması gerekiyor. Bunun devletin umurunda olmaması tam da aşırı sağcıların istediği şey" diye konuştu.
Almanya'da "İslam düşmanı" suçların ayrı bir başlık altında kaydedilmesi uygulaması 2017 yılında başlamıştı. 2018 için ellerinde henüz kesin veriler bulunmadığını, bu nedenle İslam düşmanı suç vakalarında artış olduğunu teyit edemeyeceğini belirten İçişleri Bakanı Seehofer, 2017'de ise 50'si yaralama olmak üzere bin 75 suç vakası kaydedildiğini bildirdi.
KNA/BK,HT
© Deutsche Welle Türkçe