Almanya'da federal bakanlar kurulu, çocuk haklarını anayasaya dahil eden yasal düzenlemeyi kabul etti. Çocuk haklarının anayasada somut biçimde tanımlanması ne anlama geliyor?
Almanya'da Hristiyan Demokrat Birlik (CDU), Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) ve Sosyal Demokrat Parti (SPD)'den oluşan federal hükümet, koalisyon sözleşmelerinde yer alan önemli bir planını hayata geçirmeye hazırlanıyor.
Bakanlar Kurulu'nda geçen Çarşamba günü kabul edilen yeni düzenlemeyle çocuk haklarının anayasaya dahil edilerek anayasal güvence altına alınması hedefleniyor. Hâlihazırda Alman Anayasası'nın 6'ncı maddesinin 2'nci paragrafında çocuk haklarına "Çocukların bakımı ve eğitimi ebeveynlerin doğal hakkıdır ve önceliği onlarda olan bir yükümlülüktür. Bunun yerine getirilip getirilmediğini devletin yapıları denetler" ifadesi ile atıf yapılıyor. Yeni yasal düzenlemeyle ise anayasaya "çocukların bağımsız bireyler olmaya yönelik gelişim hakkı da dahil olmak üzere anayasal güvence altında olan haklarının dikkate alınması ve korunması, çocuğun selametinin buna uygun biçimde gözetilmesi, çocuğun görüşüne de başvurulması, ayrıca ebeveynlerin sorumluluğuna ilişkin önceliğin bundan bağımsız olduğu" ifadelerinin eklenmesi hedefleniyor.
Hükümet ortakları CDU, CSU ve SPD, 2017'de yapılan genel seçimler sonrasında hazırlanan koalisyon sözleşmesinde, çocuk haklarının anayasada somut biçimde yer alması konusunda uzlaşmıştı. Kabineden geçen yasal düzenlemede, Almanya'da aslında çocukların bütün temel haklara sahip olduğu belirtiliyor, ancak çocukların korunmaya muhtaç bireyler olduğu vurgulanarak çocukların ve haklarının toplum için taşıdığı değerin anlaşılması amacıyla anayasal güvence altına alınmak istendiğinin altı çiziliyor. Ayrıca çocuk haklarının anayasada net bir biçimde tanımlanmasıyla her türlü siyasi ve idari adımda kriter haline gelmesinin sağlanması da amaçlanıyor.
Tasarı dört önemli nokta içeriyor Alman hükümeti, çocuk haklarının anayasal güvencesinin vurgulandığı ve çocuk, ebeveyn ve devlet arasındaki ilişkinin düzenlendiği yasa tasarısında dört önemli noktaya vurgu yapıyor. - Tasarıda çocukların temel haklara sahip olduğunu ve bunlara saygı gösterilmesini, korunmasını vurguluyor. Bu hakların başında da çocukların gelecekte bağımsız, özgür, kendi sorumluluğunu taşıyan bireyler olabilmesine hizmet edecek ortamın sağlanması hakkının olduğunun altı çiziliyor. - Yasal düzenlemede ayrıca çocuğun sıhhat ve selametinin uygun biçimde gözetilmesi, korunması da vurgulanıyor. Çocuğun selametinin "uygun biçimde" gözetilmesi ifadesiyle kastedilen, çocukla ebeveynlerinin çıkarlarının çatışması ihtimalinde izlenecek yol aslında. Çocuğun çıkarlarının, onun çıkarlarıyla bağlantılı diğer hak sahiplerinin çıkarlarıyla (yani ebeveynleriyle) zıt düşmesi halinde hedef her iki taraf arasında uyum temelli çözüm sağlanması.
Özetle devletin buradaki rolünün aileleri dağıtıcı değil birleştirici, birarada tutucu olduğuna gönderme yapılıyor. - Çocukların görüşüne başvurulmasının da hukuki bir hak olduğu vurgulanıyor. Yani bir karar alınmadan önce söz konusu çocuğun somut çıkarlarının detaylıca dinlenmesi ve incelenmesi kastediliyor. - Ebeveynlerin, çocukları konusunda sorumluluk taşıyan birincil kişiler oldukları ve çocuğun selametinin tehlikeye girmesi halinde devletin koruyucu olduğu gerçeğinin anayasada zaten düzenlendiği hatırlatılıp yeni kanun tasarısının bunları etkilemediği belirtiliyor. Bununla söylenmek istenen ise halihazırda geçerli olan ebeveyn haklarının yeni yasal düzenlemede dezavantajlı hale gelmeyeceği. Devletin ebeveynlerin işine karıştığı eleştirisi Çocuk haklarının güçlendirilmesi için yeni yasal düzenleme hazırlanırken hükümete yöneltilen eleştirilerin başında ise "devletin ebeveynlerin haklarına müdahale edeceği" görüşü geliyordu.
Bu nedenle hükümet, kabinede kabul edilen düzenlemedeki formülasyon üzerinde yoğun biçimde tartıştı ve yasanın kabulünden sonra yaptığı açıklamada da "düzenlemenin ebeveynlerin haklarına müdahale olmayacağını" tekrarladı. Hükümetin, bu konuda yaptığı açıklamalar yasal düzenlemenin akıbeti açısından belirleyici rol oynayacak. Nitekim Bakanlar Kurulu'nda kabul edilen, hükümet ortağı partilerin üzerinde uzlaştığı kanun tasarısının kabulü için Almanya Federal Meclisi'ndeki vekillerin ve Eyalet Temsilciler Meclisi'nin üçte iki çoğunluğunun onayı gerekiyor. Bu nedenle de federal hükümet, düzenlemenin hayata geçirilmesi için geniş bir destek bulmaya çabalıyor. STK'lardan destek Çocuk hakları savunucuları ise söz konusu yasal düzenlemeyi yıllardır talep ediyordu. Bu nedenle de prensip olarak Bakanlar Kurulu'ndan geçen düzenlemeyi destekliyor.
Çocuk haklarını savunan sivil toplum kuruluşları (STK), çocuk haklarının anayasaya dahil edilmesiyle gelecekte yapılacak bütün yasal düzenlemelerde ve alınacak kararlarda çocukların çıkarlarının daha büyük bir ağırlığı olacağını, ihlali halinde de yaptırımların söz konusu olacağını belirterek bu adımın atılmasını istiyordu. Düzenlemeyle sağlanacak yasal çerçeve sayesinde, örneğin bir yerde çocuk oyun alanı yapılması, benzinci açılması veya çevre yolu inşa edilmesinden önceki planlamalarda çocukların selametinin bir kriter olarak dikkate alınacağına dikkat çekiliyor.
Muhalefet düzenlemeyi eleştiriyor Muhalefetten sağ popülist, göç ve İslam karşıtı Almanya için Alternatif (AfD) partisi düzenlemeyi reddediyor. Hür Demokrat Parti (FDP) ise anayasaya eklenecek formülasyonun keskin olmaması yönünde baştan uyardı. Sol Parti ve Yeşiller de çocuk haklarının daha geniş tanımlanmamış olması eleştirisini getiriyor.
Yeşiller partisinin Çocuk ve Aile Politikaları Sözcüsü ve Federal Meclis milletvekili Ekin Deligöz, DW Türkçe'ye yaptığı değerlendirmede, federal hükümetin hazırladığı yasa tasarısını "kötü bir uzlaşma" diye niteledi ve Almanya'da çocuk hakları açısından ilerleme anlamına gelmediğini savundu. Deligöz, kanun değişikliğinin sadece Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme ile Avrupa Birliği Temel Haklar Sözleşmesi'nin gerisinde kalmadığını, ayrıca Almanya Anayasa Mahkemesi'nin konuyla ilgili aldığı önceki kararlarının da gerisine düştüğünü iddia etti ve devletin çocukları ve çocukların isteklerini koruma noktasında tamamen yetersiz olduğunu söyledi. Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme'nin öngördüğü, çocukların görüş belirtme ve dahil olma haklarının da gözetilmediğini savundu. Diğer yandan Deligöz, federal mecliste yapılacak müzakerelerde yasal düzenlemede iyileştirilmeler yapılması konusunda işbirliğine hazır olduklarını da sözlerine ekledi. Elmas Topcu © Deutsche Welle Türkçe