Almanya Başbakanı Angela Merkel'in Pazar günü yapılacak Federal Meclis seçimleri sonrası 4. kez başbakanlık koltuğuna oturması bekleniyor. Merkel, seçim öncesi verdiği son röportajında "Türkiye'deki sorunların Almanya'ya taşınmasını istemiyoruz" dedi. Ancak Türkiye, Almanya'da seçim kampanyası boyunca siyasetçilerin dilinden düşmedi.
Yaklaşık 700 bin Türkiye kökenli seçmenin bulunduğu Almanya, seçim sürecinde bu göçmenler ve ülkedeki entegrasyon sorunlarından ziyade, Türkiye'yi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı konuştu.
Hem Almanya'dan, hem de Türkiye'den yapılan karşılıklı açıklamalarla, iki ülke arasındaki gerilim arttı. Almanya'da yaşayan yaklaşık 3 milyon Türkiye kökenli göçmen bu gerilimi en çok hisseden grup oldu.
Almanya'da Türklerin en yoğun yaşadığı Köln kentindeki Türk mahallesi Keupstrabe'de, Türkiye'deki tüm siyasi ve kültürel gruplaşmaları ve tartışmaların yansımalarını görebilmek mümkün.
Yaklaşık 40 yıldır Almanya'da yaşayan ve Ford fabrikasında sendika temsilcisi olan Muharrem Kızılkaya bu durumu, "Hani Türkiye'de paralel devlet tartışması var ya, biz de burada paralel bir toplum olduk" diye özetliyor.
Keupstrabe, Almanya'da adeta küçük bir Türkiye. Her görüşten ve bölgeden Türkiyeli göçmenin bulunduğu caddeye ulaşmadan karşınıza Hacı Bektaş-ı Veli Alevi Cemevi çıkıyor.
Cemevi Dernek Başkanı Nazlı Bektaş, "Türkiye'de olup bitenler beni rahatsız ediyor ama beni hiç etkilemiyor. Çünkü ben buradaki yaşantıma bakıyorum ve buradaki yaşantım için doğru bulduğum partiye oy veriyorum" diyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ağustos ayında Almanya'daki Türkiye kökenli seçmenlere seslenmiş, "Türkiye düşmanı olan partilere sakın ha, oy vermeyiniz. Sakın. Türkiye dostu olanlarla beraber olun. Küçük partiymiş falan buna da bakmayın, onları büyütelim" demişti.
Bektaş, yakın çevresinde oy tercihini değiştiren çok az insan olduğunu ancak iş arkadaşları arasında Türkiye'de söylenenlerden etkilenenler olduğunu söylüyor ve ekliyor:
"Erdoğan'ın Almanya'ya karışması çok yanlış bir şey…Bunlar Erdoğan'ı hiç ilgilendirmeyen konular. Önce demokrasiyi kendi memleketine getirsin, sonra yurtdışına karışsın. Neden buradaki insanların hayatını karıştırıyor."
Caddenin girişinde bir kafenin önünde ise Bulgaristan'dan göç ettiklerini söyleyen, Türkçe konuşan Kürtler oturuyor. Kapının ağzında duran kafe işletmecisi Ahmet, "Erdoğan da her şeye parmağını sokuyor" diye sohbete katılıyor.
Kürtler Almanya'da daha çok Sol Parti'ye (Die Linke) yakın duruyor. Çoğu Türk göçmen ise Almanya'daki bazı siyasi partilerin özellikle PKK'ya yakın duruşuna tepkili.
Hamburg'daki Evangelischen Hochschule'den Türkiye uzmanı Dr. Yaşar Aydın da buna dikkat çekiyor ve "Sol Parti Kürt ulusal hareketiyle ve PKK'yla epey yakın işbirliği içerisinde. Bu yüzden Sol Parti'ye bir tepki var" diye konuşuyor.
Sokaktaki birçok Türkiyeli göçmen, Almanya'da PKK yandaşlarının sık sık gösteri yaptığına ancak AKP'li siyasetçilerin Almanya'daki mitinglerine izin verilmemesine dikkat çekerek tepki gösteriyor.
Caddede biraz daha ilerledikten sonra başka bir kafenin önünde duran bir grup arasındaki Yaşar Mumci, "Ben burada oy kullanamıyorum ama eşim yeni kurulan AD-D'ye verecekmiş. Bizim hakkımızı koruyan başka bir parti yok ki" diyor.
Alman Demokratlar Birliği (AD-D) Haziran 2016'da Türkiyeli göçmenler tarafından kuruldu. Seçim kampanyasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın fotoğraf ve ses kayıtlarını kullanıyor.
1915 olaylarını "soykırım" olarak niteleyen tasarıyı kabul etmesininAlmanya'daki Türkiyeli göçmenlerin bir kısmının Alman siyasi partilere asıl küskünlüğü, bu tasarının kabulüyle başlamış.
Selçuk Cingi, "Son senelerde Almanya'nın siyaseti hepimizin zoruna gittiği için siyasete karıştık. Buradaki siyasetçiler ve partiler, Türkiye'nin ve buradaki Türklerin sırtından siyaset yapmaya başladı. Herkes Türkiye uzmanı olmaya başladı. Ama bizlere ne düşündüğümüzü soran olmuyor" diyor.
Yaşar Aydın da Türkiyeli göçmenlerin şu ana kadar en çok oy verdiği parti olan Sosyal Demokratlara (SPD) bu tasarıdan dolayı bir kızgınlık olduğunu söylüyor:
"Özellikle Türkiye kökenli vekillere karşı, 'Hiç değilse gitmeseydiniz, uzak dursaydınız' diye bir eleştiri var. Yeşillere, parti eş başkanı Cem Özdemir'in ön plana çıkmasından ötürü çok eleştiri var. Ben bu nedenlerle birçok kişinin seçimlerden uzak duracağını düşünüyorum."
Almanya'da merkez partileri aslında en çok endişelendiren konu, sağcı, İslam ve göçmen karşıtı Almanya için Alternatif (AfD) Partisi'nin alacağı oy oranı.
Geçen yıl göçmen krizinin zirve yaptığı dönemde destek oranı yüzde 15'lere kadar çıkan partinin, genel seçimde yaklaşık yüzde 12 oy alması bekleniyor.
Ancak siyasi uzmanlar, birçok kişinin anketlerde AfD'ye oy vereceğini söylemekten çekindiğini, gerçek oy oranının daha yüksek olabileceğine dikkat çekiyor.
Merkez partiler AfD ile koalisyona gitmeyeceğini açıkladı. AfD'nin yarattığı dolaylı etki ise, tüm merkez partilerde görülüyor.
Essen'deki Türk Çalışmaları ve Entegrasyon Araştırma Merkezi'nden Caner Aver, "Almanlar da bu seçimde kendilerini o popülist trenine yerleştirdiler, o trenle de gidiyorlar şu an. Muhtemelen sağ kesimden, AfD'den seçmen toplamaya çalışıyorlar. Bütün diğer partiler oy kaybediyor. Dolayısıyla o kitlelerden de popülizm ile oy çalmaya çalışıyorlar" diyor.
Federal Meclis'te SPD'den iki dönem milletvekilliği yapmış olan Lale Akgün de, "AfD yüzde 10'un üstünde oy alıp 3. parti olarak parlamentoya girerse Türkiye'nin peşini bırakmaz. Doğru düzgün bir parti politikası yok. Sadece kutuplaşmayı malzeme edip ortaya çıkacaklardır. AfD, başka bir içeriği olmadığı için yatıp kalkıp Erdoğan, İslam ve Türkiye'yi malzeme edecektir" diye konuşuyor.
Peki seçim öncesi bu kadar artan gerilimin, Almanya'daki Türkiyeli göçmenlerin hayatını zorlaştırma ihtimali var mı?
Yeşiller Partisi'nden milletvekili adayı Gönül Eğlence'ye göre, artan gerginlik eninde sonunda Almanya'da yaşayan Türkiye kökenliler için dezavantaj oluyor.
Gönül Eğlence, "Mesela iş başvurusuna gittiğinizde, ya da ev ararken Türkiye kökenli olduğunuzu duyduklarında 'Siz AKP'li misiniz?' diye sorularla karşılaşabiliyorsunuz… İnsanlar hangi taraftan olduğunuzu öğrenmeye çalışıyorlar. Dolayısıyla Almanya'da yaşayan Türkiye kökenlilerin hayatı bu gerginlik içerisinde gittikçe zorlaşıyor. Siyasiler de uyum politikasında gittikçe sertleşmeye başlıyorlar..." diyor.
Dr. Yaşar Aydın da iki ülke arasındaki gerilimin Almanya'daki Türkiyeli göçmenleri "İki arada bir derede" bıraktığını söylüyor:
"Buradakilerin yaşamı şöyle etkileniyor; Türkiye'ye karşı abartılı bir şekilde eleştirel olmanız bekleniyor. Haklı olduğu yerleri söyleyemiyorsunuz mesela.
"Akla kara gibi oldu. Hemen insanlara 'Erdoğan'dan yana mısın, değil misin?' gibi sorular geliyor. Muhafazakar insanlarlar, özellikle kadınlar mağdur oluyor başörtüsünden dolayı."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaşananların seçim dönemine özgü söylemler olduğunu, seçimin ardından söylemin yumuşayacağını tahmin ettiğini söylemişti. Ancak Almanya'daki Türkiyeliler bundan çok emin değil.
Kuzey Ren Vestfalya'da Yeşiller Partisi'nden iki dönem eyelet parlamentosu milletvekilliği yapmış olan Arif Ünal, "Gerçekten Türkiye tartışması hemen hemen her eve girmiş durumda. Türkiye Almanlar için yabancı bir ülke değil. Bağlantıları var, bu yüzden ilgililer de. Buradaki gelişmeler çok endişe verici oldu ve seçimden sonra yumuşayacağını da zannetmiyorum" diyor.
Muharrem Kızılkaya da "Cumhurbaşkanının (Erdoğan) müdahil olması inanın buradaki vatandaşa çok kötü dönecek. Ve Almanlar bunun hesabını yapıyor da…" diye konuşuyor.
Türkiye ile Almanya arasındaki gerilim seçimden sonra dinse bile, Almanya'daki Türkiyeli göçmenler üzerindeki etkisi ve "küçük Türkiye'deki" tartışmaların süreceği görülüyor.