Deutsche Welle: Bu bağış kampanyası fikri nereden çıktı?
Dietmar Wolff: Cumhuriyet gazetesinin ekonomik zorluklarla boğuştuğu yönünde bize bilgi geldi. Ardından konuyu biraz araştırdık. Cumhuriyet, bir vakıf tarafından yönetilen bağımsız bir gazete ve Türkiye'de basın özgürlüğü konusunda önemli bir rol oynuyor. Daha sonra yapılan bir yönetim kurulu toplantısında genelde basın özgürlüğünden bahsederken güncel örnek olarak Cumhuriyet gündeme geldi. Biz de sonuçta branş olarak hep basın özgürlüğünden bahsetmenin yeterli olmayacağını ve somut olarak bir şeyler yapmamız gerektiğini, destek vermemiz, dayanışma sergilememiz gerektiğini dile getirdik. "Peki, ne yapabiliriz?” diye düşünürken Cumhuriyet'e ekonomik açıdan destek sağlayabileceğimizde karar kıldık. 3 Mayıs Basın Özgürlüğü Günü'nde de bir bağış kampanyasına start vermek istedik. Dünya Gazeteler ve Haber Yayımcıları Birliği ve Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütünün de desteğiyle yola çıktık.
Kampanya tam olarak nasıl yürütülecek?
Bugün üyemiz olan tüm yayımcıları kampanyadan haberdar ettik. Cumhuriyet'e destek olabilmek amacıyla bir bağış kampanyası başlattığımıza dair, herkese bir mektup gönderdik. Hazırladığımız kampanya ilanını da, tüm bilgilerle internet sitemize yükledik. Tüm gazeteler mayıs ayı boyunca bu ilanı, kendi sayfalarında kullanabilecekler, bu tabii ki ücretsiz, yani gazeteler kampanyaya çağrı ilanına herhangi bir karşılık almadan sayfalarında yer verecek. Ayrıca Dünya Gazeteler ve Haber Yayımcıları Birliği'nin Paris'teki merkezinden de ilanın İngilizce versiyonunu internet sitelerine koymalarını rica ettik. Böylece başka ülkelerden de ilgilenen gazeteler ilanı yayınlayabilecek. Belki başka ülkelerden de kampanyaya katılım olur, kim bilir? Kampanyayı özellikle 3 Mayıs'ta başlatalım dedik, zira basın özgürlüğü konusu tabii bu gün nedeniyle çok daha gündemde, mercek altında.
Dünyada baskı altında olan gazetelerin sayısı giderek artıyor, hatta Macaristan gibi Avrupa Birliği üyesi ülkelerde bile bu olguyu gözlemlemek mümkün. Siz neden tercihinizi Cumhuriyet'ten yana kullandınız?
Alman medyasında son dönemde düzenli olarak Cumhuriyet ile ilgili haberler çıkıyordu ve çıkmaya da devam ediyor. Gazetenin eski genel yayın yönetmeni Can Dündar burada yaşıyor, hatta Alman Dergi Yayıncıları Birliği'nin Basın Özgürlüğü için Altın Victoria Ödülü'ne layık görüldü. Tabii açılan dava, tüm duruşmalar buradan da yakından takip edildi. Son olarak gazete çalışanlarına yağan hapis cezalarına da Alman medyasında genişce yer verildi. Yani Cumhuriyet'i anlatmamıza, açıklamamıza pek gerek yoktu kampanyayı başlatırken. Ayrıca Türkiye bizim için önemli. Burada milyonlarca Türkiye kökenli insan yaşıyor. Tarihsel bağlarımız çok sıkı, ekonomik bağlarımız çok sıkı. Türkiye Almanya için herhangi bir ülke değil. O yüzden karşılıklı ilgi çok doğal.
Kampanyadan Cumhuriyet'in ne zaman haberi oldu?
Kendileriyle yaklaşık iki hafta önce temasa geçtik ve böylece bağış kampanyası planlarımızdan haberleri oldu. Tabii ki sevindiler. Şunu da vurgulamam lazım: Sonuçta bu destek, Cumhuriyet'in kendi ayakları üzerinde durmasına yardım niteliği taşıyacak. Şu anda gazeteye yeterince reklam gelmediği için, satış fiyatı epey yüksek. Bu durumu ne kadar sürdürebilirler, belli değil. Fakat yeni ürünlerle durumlarını düzeltmeyi planlıyorlar. Bu zorlu dönemi atlatmalarına destek olacağını umuyoruz bu kampanyanın.
Beklentileriniz ne yönde?
Ne kadar miktar toplanacağı konusunda hiçbir fikrimiz yok. 5 bin de olur, 10 bin de, 100 bin de, kestiremiyoruz. Ama bu bizim için bir kriter olamaz dedik. Bir duruş sergilemek istiyoruz dedik. Bir şekilde Cumhuriyet'e destek olacak bir miktar toplanacaktır, eminim. Ama zaten Alman Gazete Yayımcıları Birliği olarak yıllarca Cumhuriyet'i taşımak gibi bir niyetimiz de yok. Bir crowdfunding kampanyası yani kitlesel fonlama da yapabilirdik. Ama bu sistemde belli bir miktarı hedef belirlemeniz gerekiyor. Bu hedefe ulaşılamadığı takdirde, taahhüt edilen bağışlar bağışçılara geri dönüyor. Eğer hedef koyup buna ulaşamasaydık, Cumhuriyet'in eline hiçbir şey geçmeyecekti. Ama her cent önemli diyerek bu yöntemden vazgeçtik.
Toplanan bağışların yerine ulaşamamasından, örneğin Türk hükümetinin bunu engellemek için bir düzenleme yapma olasılığından çekiniyor musunuz?
Bu konuya hiç kafa yormadık. Bu kampanya bir prensip meselesi. Yardım etmek isterseniz yardım edersiniz, bu kadar. Ama öncesinde "Ya engellerlerse?” diye kafa patlatırsanız, hiç başlamayın, daha iyi. Olur da, bir engel çıktı, biz de bunun peşini bırakmayız ve haberini yaparız. Fakat biz zaten işin siyasi boyutunu düşünmeden yola çıktık. Öncelikli amacımız dayanışma. Zaman zaman gazetecilerinin çoğunluğunun ofiste değil de hapiste olduğu hissine kapıldığımız bir yayımevi zor durumda ve biz yayımcılar olarak yardım etmek istiyoruz.
Söyleşi: Aydın Üstünel
© Deutsche Welle Türkçe