Prof. Dr. Deniz Keçecioğlu Bad Oeynhausen'deki Çocuk Kardiyoloji Kliniği’ni yönetiyor. Keçecioğlu DW’nin çocuklardaki kalp rahatsızlıklarına ve ameliyatlara ilişkin DW'den Gudrun Heise'ye bilgi verdi.
DW: Sayın Keçecioğlu yeni doğan bebeklerde ve küçük çocuklarda en çok ne gibi kalp hastalıklıklarına rastlanıyor?
Deniz Keçecioğlu: “İstatistiki olarak en sık rastlanan kalbin sağ ve sol kulakçıkları arasındaki duvardaki doğuştan deliklerdir. Ama bizim günbegün yaşadığımız daha ziyade komplike kalp vakalarıdır. Bu rahatsızlıkları bebek yaşta tedavi etmek gerekiyor; ya ameliyatla ya da sonda vasıtasıyla. Örneğin kalbin bir tarafının tam olarak gelişmediği durumlarda.”
DW: Bu gibi vakaları nasıl tedavi ediyor sunuz?
Deniz Keçecioğlu:“En zor kalp ameliyatları kalp odacıklarının tam gelişmediği vakalardır. Kalbin sol karıncığı kanı vücuda, sağ karıncığı ise akciğere pompalar. Hangi taraf tam gelişmemişse ya da hiç gelişmemişse, kalbe yapılacak cerrahi müdahale ile var olan karıncığın ana pompa olarak kullanılması mümkün hale getirilir. Çünkü en fazla enerjiye ihtiyacı olan ana pompadır. Akciğer kan dolaşımı da işte bu ana pompadan plastik minik bir boru ile akciğere biraz kan sevkedilerek sağlanır. Bu anlattıklarım size komplike gelebilir ama gerçekten de öyledir.”
DW: Bu söylediğiniz plastik boru küçük çocuklar ve bebeklerde yetişkinlerde olandan daha küçük boyutta. Bu boru bir süre sonra değiştirilmek zorunda mı?
Deniz Keçecioğlu:”Mini boru geçici bir önlemdir ve genelde 3,5 milimetre çapındadır. Bu boy yeni doğanlarda ve bebeklerde yaklaşık iki ilâ altı aya kadar yeterlidir ve çocuğun nasıl geliştiğine de bağlıdır. O süreden sonra ikinci bir ameliyata gerek vardır. Ama bu ameliyatla minik boru değiştirilmez; vücudun yukarıdaki ana toplardamarı sağ akciğer atardamarı ile birleştirilir. Yani az oksijenli kan doğrudan akciğere yönlendirilir.”
DW:Peki bu, çocuğun çekmek zorunda kalacağı son ameliyat mıdır?
Deniz Keçecioğlu:”Hayır. Normal olarak bu önlem ilk iki ilâ dört yaş arası için yeterli olur ve tabii çocuğun kilosuna ve vücudunun gelişimine de bağlıdır. Çocuğun yaklaşık üç ya da dört yaşından itibaren üçüncü bir ameliyata gerek vardır. Bu ameliyatla vücudun alt kısmındaki kan kalbin hemen yanından akciğer kan dolaşımı sistemine dahil edilir. Bu yapıldığında, kullanılmış ve oksijeni az kan doğrudan kalbin kenarından akciğere yönlendirilmiş olur. Akciğerde nefes yoluyla oksijen alırız. Bu oksijen kan dolaşımına dahil olur ve sonra kalbe geri döner. Bu ameliyatların avantajı çocukların kan renginin maviye dönüşmesinin ortadan kalkmasıdır.”
DW:Çocuklar ameliyat edilmezse ne olur?
Deniz Keçecioğlu:”Böyle komplike durumlarda hiç ameliyat yapılmazsa yeni doğanlarda ve bebeklerde ölüm oranları son derece yüksek olur. Söz konusu bu çocukların bir yaşında ölümleri gündeme gelir.
DW:Cerrahlar için en zor durumlar neler?
Deniz Keçecioğlu:”Örneğin akciğer damarları neredeyse hiç gelişmemişse ya da akciğer toplardamarları çok dar ya da küçükse, o zaman yapacaklarımızın sınırına ulaşmışız demektir. Bunlar cerrahların ulaşamayacağı alanlardır. Çünkü akciğerin kendisinde ameliyat yapılmaz. Kalp ameliyatı yapılabilir ve kalbin yakınındaki damarlar genişletilir. Ama bir damar ağacı tamamen dar ve gelişmemişse, o zaman sınırlarımıza ulaşmış oluruz.”
DW: Sizin açınızdan çocuk kalp cerrahisinin özel yanı nedir?
Deniz Keçecioğlu:”Biz bir keresinde nispeten basit bir kalp rahatsızlığını sonda laboratuvarında tedavi ettik. Yaptığımız şey tıbbî açıdan büyük bir olay değildi. Ama annenin rahatlamasını ve sevinç gözyaşlarını görünce, bunu başarı olarak görüyorum. Söz konusu olan nesnel olarak bir şeyin zor ya da kolay olması, ya da biz doktorların şunu başarmamız bunun başaramamız meselesi değil. Annelerin rahatlamasını, kalplerine gerçekten su serpildiğini görmektir bizim için önemli olan .”