Almanya'ya geçtiğimiz yıl çoğunluğu Suriyeli mültecilerden oluşan bir milyondan fazla sığınmacı geldi. Berlin Hür Üniversitesi'nden siyaset bilimci Gülistan Gürbey'e göre, mülteci akınıyla, 50 yıllık süreçte iş gücü göçüyle Almanya'ya yerleşen Türkiyeliler, Almanların gözünde eskiye oranla daha sempatik ve 'onlardan' görünmeye başladı.
Gürbey'e göre Almanya'daki Türkiye kökenliler, Ortadoğu ülkelerinden yeni gelen Müslüman mültecilerle, 1960 ve 70'li yıllarda makbul sayılan İtalyanların konumuna geldi.
Peki, burada yaşayan Türkiyelilerin mültecilere bakış açısı nasıl? Onlar kendi geldikleri koşulları mültecilerin şimdiki koşullarıyla kıyaslıyor mu? BBC Türkçe Köln muhabiri Hülya Topçu Almanya'da yaşayan Türkiyelilerle konuşarak mültecilere olan bakış açılarını sordu.
BBC Türkçe'de yer alan haber şöyle:
'Bence mülteciler buraya gelmesin'
71 yaşındaki Şemsi Ozan, Almanya'ya gelen ilk kuşak Türkiyelilerden. Köln'de çalışan eşinin yanına gelmiş, ardından eşi hastalanınca, Almancası yeterli olmamasına rağmen çalışmaya başlamış.
"O günden sonra aralıksız çalışmakla geçti hayatım" diyor ve "Bence mülteciler buraya gelmesin" diyor.
Nedenini ise, "Onlar sanıyorlar ki Almanya güllük gülistanlık. Oysa burada hayat çok zor. Ben geldiğimden beri aralıksız çalıştım ve şimdi son yıllarda ciddi sağlık sorunları yaşıyorum" diyor ve ekliyor:
"Yine de Alman devleti en iyisini bilir tabi. Sonuçta o ödeyecek onların masraflarını. Biz ne desek boş."
'Koşullar arasında uçurum söz konusu'
1966 yılında Almanya'ya ilk gelen kuşaktan biri olan Sancak Avni Topal, iş göçüyle Almanya'ya gelen misafir Türkiyeli işçilerle, günümüzdeki mültecilerin koşullarını karşılaştırdığında "Tam bir uçurum var" diyor.Topal'a göre koşullar kıyaslanamayacak kadar farklı: "Biz işçi olarak geldiğimizde Alman halkı bize sıcak bakıyordu. Yavaş yavaş alıştılar bize, iş gücüne ihtiyaçları vardı. Yani bizden korkmuyorlardı. Ufak tefek sorunlara rağmen uyum içinde de yaşadık. Şimdi sığınmacılar bizlerden çok farklı."
'Biz müteşekkirdik, mültecilerin beklentisi ise yüksek'
Topal'a göre misafir Türk işçiler burada çalıştıkları için müteşekkirdi, sığınmacıların Alman halkına ve devletine karşı tavrı ise farklı.
"Beklentileri çok yüksek, savaştan kaçıp gelmişler, lüks bir hayat bekliyorlar burada. Yerinden yurdundan kovulmuşsun. Buraya biraz uyum sağlamaya, iyi yönlerini göstermeye çalış ki insanlar da sığınmacılara tepki göstermesin" diye konuşuyor.
'Geliyorlarsa uyum sağlasınlar'
Almanya'ya 16 yıl önce evlenerek gelen Hasan Emektar ise "Türkiye'den buraya gelenlerle, Orta Doğu'dan buraya gelenleri kıyaslamak çok yanlış" diye başlıyor söze. Nedenini de şöyle açıklıyor:
"Türkiye'den gelenler iyi kötü uyum sağlamışlar buraya. Hele ki burada doğan yeni nesil Türkler tamamen Alman gibiler. Orta Doğu ülkelerinden gelenlerin buraya uyum sağlaması çok zor. Ben 16 yıldır buradayım, ben bile hala sıkıntı yaşıyorum. Sonra bakıyoruz mülteciler arasında yaşı büyük olanlar var. Onlar buraya nasıl uyum sağlayabilir ki?"
İkinci kuşak göçmenlerden Seyrani Erdoğdu da benzer görüşte.
"Ortadoğu'dan vahşetin içinden geliyorlar, elbette gelsinler, hayatta kalmak için buraya geliyorlar ama buraya uyum sağlasınlar" diyor.
'İslamofobi'yi tetikleyecek görüntülerden kaçınmalılar'
Erdoğdu'ya göre‚ "mülteciler Almanya'da İslamofobi'yi tetikleyecek görüntülerden kaçınmalı".
Örneğin, 'kadınların çarşaf giymesi, erkeklerin uzun sakal bırakması, toplumdaki korkuları körüklüyor'.
Erdoğdu Köln'de yılbaşı gecesi yaşanan taciz ve hırsızlık vakalarında zanlıların büyük bölümünün mülteciler olduğunu hatırlatıyor ve şunları söylüyor:
"Kadın-erkek ilişkilerine, kadının toplumdaki yerine bakış açıları farklı. Onlar burada herkesin İslami kurallara göre yaşamalarını bekleyemez. Eğer böyle bir beklentileri varsa o zaman Türkiye, Lübnan, Ürdün ya da tek bir mülteciyi bile kabul etmeyen Suudi Arabistan'a göç etmeleri gerekirdi. Avrupa'ya geliyorlarsa burada farklı bir yaşam olduğunu bilmeliler" diyor.
Ancak Erdoğdu mültecilerin birçoğunun 50 yıl önce buraya gelen Türkiyelilerden daha avantajlı olduğu görüşünde.
Erdoğdu'ya göre 50 yıl önce buraya gelen Türkiyelilerden farklı olarak mülteciler arasında meslek sahibi, iyi eğitim almış olanların sayısı yüksek. Bu da büyük bir avantaj onlar için.
'Almanların mültecilere tepkisini bazen anlıyorum'
Erdoğdu, "50 yıl önce Almanlar yabancı nedir bilmiyorlardı, Türk kültürünü tanımıyorlardı. Şu anki atmosfer çok daha iyi" diyor.
Sancak Avni Topal da kendisi de yabancı kökenli olmasına rağmen mültecilerin gelmesinden rahatsızlık duyduğunu söylüyor. "Almanların tepkisini bazen anlıyorum. Vergi ödüyoruz ve vergilerimiz onların masrafına gidiyor. Sosyal kesintiler artıyor, yaşam standartlarının düşeceği endişesini taşıyorlar, bu yüzden kızıyorlar ve onları anlıyorum' diyor.
'Mültecilerden değil, Doğu Avrupalılardan rahatsızım'
Topal'ın uzun yıllardır arkadaşı olan, 40 yıldır Almanya'da yaşayan 71 yaşındaki Muharrem Şentürk ise Almanya'ya son aylarda akın eden mültecilerden çok AB'nin Doğu Avrupa ülkeleri Bulgaristan ve Romanya'dan gelenlerden rahatsız.
"Ben çevreme baktığımda Suriyeli mülteci görmüyorum ama son yıllarda etrafımız Bulgaristan, Romanya'dan gelen insanlarla dolu. Onlar asıl burayı bozdu" diyor.
Sancak Avni Topal da arkadaşını destekliyor:
"Yıllar yılı Müslüman olduğumuz için Türklerden korktular ama Romanya ve Bulgaristan'dan buraya gelenler oranın en fakir kesimi oldu. İşte o kesimin buraya geldiğinde toplumun nasıl değişeceğini hesap edemediler. Bakın şimdi her köşede bir dilenci var. İnsanlar dileniyorlar, o ülkelerde de yoksuldular, burada da yoksullar, çöpten yiyecek artıkları arıyor".
16 yıldır Almanya'da yaşayan Hasan Emektar'a göre 'asıl sorun' bundan sonra mülteci akının devam etmesiyle ortaya çıkacak:
"Kaos çıkacak. Daha şimdiden gerginlikleri hissediyoruz toplumda. Yabancı düşmanlığı, aşırı sağ güçlenmeye başladı. Mülteciler gelmeye devam edecek ve bu kaos büyüyecek. Sorun o insanları buraya getirmekle çözülmeyecek. Almanya ve Avrupa ülkeleri asıl Irak, Suriye gibi ülkelere barış getirerek bu işi halledebilir. Oraya barış gelirse en iyi çözüm bu olur, mülteci akını da biter".
"Mültecilere saldırılar bana Hoyerswerda, Mölln ve Solingen'i hatırlatıyor"
Seyrani Erdoğdu özellikle doğu eyaletlerinde mülteci yurtlarına düzenlenen saldırı ve protesto gösterilerinin endişe verici olduğunu vurguluyor.
Almanya'da Mölln ve Solingen'deki yabancı düşmanı saldırıların 1991 yılında Hoyerswerda'da başladığına dikkat çeken Erdoğdu, "O zaman Hoyerswerda'da mülteci kampına düzenlenen saldırıya polisler seyirci kaldı. Oysa o dönem polise çok sayıda ihbar yapıldığı biliniyor. Polis aşırı sağcılara seyirci kaldı. Devlet mekanizmasının içinde sağcılar oldukça Solingen, Mölln gibi saldırılar devam eder. NSU cinayetlerinde benim devlet mekanizmasına güvenim sarsıldı" diyor.
Sancak Avni Topal da bu konuda karamsar: "Ben aşırı sağın çok daha güçlenmesinden ve bir lider çıkarmasından endişe ediyorum".
Almanya Türk Toplumu: Türkler arasında mülteciler konusunda farklı görüşler hakim
Almanya Türk Toplumu Genel Başkanı Gökay Sofuoğlu da burada yaşayan Türkiye kökenlilerin heterojen bir yapıya sahip olduğunu, dolayısıyla mültecilere bakış açılarının da farklı olduğunu vurguluyor
"Mültecileri sorun olarak gören Türkler var, 'şimdi mültecilerle sorunlarımız artacak' diyenler var. 'Biz geldiğimizde bize bu kadar yardım edilmemişti' diyen birinci nesil Türkler var. Bütün yaşananlara mesafeli yaklaşan Türkler var ya da olup bitenleri 'Almanya'nın yabancılar ve göç politikasının iflası' şeklinde nitelendiren Türkler de var."
Almanya'da her kriz yaşadığında göçmenlerin suçlandığını söyleyen Sofuoğlu, şimdi de göçmenlerin kriz nedeniyle mültecileri suçladığını belirtiyor.
Almanya Kürt Toplumu: Göçmen kökenlilerin kafasında mültecilerle ilgili soru işaretleri var
Almanya Kürt Toplumu Genel Başkanı ve Almanya Göçmen Çatı Kuruluşları Çalışma Grubu Başkanı Ali Ertan Toprak, son aylarda mülteciler konusunda göçmenlerle yapılan anketlere dikkat çekiyor.
Bu anketlerde göçmen kökenlilerin mültecilere dair kafalarında soru işaretlerini olduğunu söyleyen Toprak, "Uzun süredir Almanya'da yaşayan göçmenler Almanya'nın yeni göç dalgasıyla baş edemeyeceğini düşünüyor" diyor.
Peki eski göçmenler yeni göçmenlere neden sıcak bakmıyor? Ali Ertan Toprak bu sorununun yanıtını şöyle veriyor: "Bir paylaşım mücadelesi söz konusu. Buradaki göçmenlerin büyük bölümü hala işçi olarak çalışıyor ya da sosyal yardım alanlar var. Yeni mülteci akınıyla kendi statülerinin tehlikeye girebileceği endişesini taşıyorlar."