Boğaziçi Üniversitesi Çevre Bilimleri Enstitüsü Dr. Öğretim Üyesi Berat Haznedaroğlu, "Fransız Alpleri'nde karın renginin kırmızıya dönmesi, kar yosunu da denilen alg türlerinin renk değiştirmesinden kaynaklanıyor." dedi.
Boğaziçi Üniversitesi Çevre Bilimleri Enstitüsü Dr. Öğretim Üyesi ve İstanbul Mikroyosun Biyoteknolojileri AR-GE Birimi Direktörü Berat Haznedaroğlu, Fransız Alpleri'ndeki kar tabakasının renginin kırmızıya dönmesinin "kar yosunu" da denilen alg türlerinin renk değiştirmesinden kaynaklandığını belirterek, iklim değişikliğinin kar yosunlarının sayılarının artmasına ve bu tür olayların giderek daha geniş bir alanda görülmesine neden olabileceğini söyledi.
Fransız Alpleri'nin yüksek kesimlerinde karın renginin kırmızıya döndüğünün gözlemlenmesiyle ilgili Dr. Berat Haznedaroğlu, bu durumun "kar yosunu" da denilen ve başlıcaları literatürde "chlamydomonas ve chloromonas" olarak geçen alg türlerinden kaynaklandığını dile getirdi.
Algler üzerindeki çalışmalarını 12 yıldır sürdüren Haznedaroğlu, kar yosunlarının kutup bölgeleri ve Alp Dağları dışında, Türkiye’de Aladağlar gibi yüksek ve karla kaplı bölgelerde de görüldüğünü belirtti.
Bu yosunların doğal halleriyle yeşil renkte olduğunu fakat kendilerini yoğun ışıktan korumak için zaman zaman renklerinin kırmızıya döndüğünü anlatan Haznedaroğlu, "Renk değiştirmeler, yosunların yaşamsal döngülerinin bir parçası. İklim değişikliği olmadan önce de bu renk değişimleri gözleniyordu ancak artan sıcaklıklar ve hava olaylarında gözlemlenen değişikliklere bağlı olarak kar yosunlarının sayısı arttı ve kırmızılık daha geniş alanlarda görülmeye başladı." diye konuştu.
"Algleri besleyen maddeler, iklim değişikliyle yayılıyor"
Karların ışığı yansıtma özelliğinden dolayı güneş ışığına yoğun şekilde maruz kalan kar yosunlarının antioksidan pigmentler sentezleyerek kendilerini korumaya çalıştığını belirten Haznedaroğlu, küresel iklim değişikliğinin etkisiyle söz konusu alg türlerinin normalden fazla çoğaldığını vurguladı.
Haznedaroğlu, şöyle devam etti:
"Bunlar normalde fotosentez yapan canlılar. Fotosentez için ışık ve sıcaklığa, bir de diğer bitkilerde olduğu gibi gübreye, tuz, azot ve fosfor gibi besin kaynaklarına ihtiyaçları var. İklim değişikliğinden ötürü meydana gelen sıcaklık artışı bu koşulları etkiliyor. İklim değişikliği rüzgar ve yağış modellerini değiştiriyor, bu nedenle normalde yüksek dağlarda sınırlı miktarlarda bulunan besleyici maddeler bu bölgelere taşınabiliyor yani sıcaklığın birazcık artmasıyla beraber optimal koşullar bir araya gelmeye başlıyor. Küresel iklim hareketleri değişmeye başladıkça rüzgarlar ve yağış gibi iklim hareketleri, dağlık bölgelere besleyici elementleri taşıyabiliyor. Bu besleyiciler normalde ulaşamadıkları bölgelere ulaşmış olabiliyor ve kar yosunlarının sayısı da artıyor."
Ortalama sıcaklığın artmasının bazı canlıların ölümüne, bazılarının ise daha fazla çoğalmasına neden olduğunu ve bunun da besin zincirinde her tür birbirine bağlı olduğu için doğadaki bütün canlılarda dengeyi bozduğunu ifade eden Haznedaroğlu, "Bu, bazen iyi yönde olabiliyor, bazı canlılar daha fazla besin buluyor. Bazıları ise aç kalıyor, örneğin kutup ayıları negatif etkileniyor." dedi.
"Kar yosunlarının artması buzullardaki erimeyi hızlandırıyor"
Artan kar yosunlarının, buzulların erimesini hızlandırdığına dikkati çeken Haznedaroğlu, bu yosunlarla iklim değişikliği arasında iki yönlü bir ilişki bulunduğunu söyledi.
Haznederoğlu, "Biliyorsunuz, beyaz ışık, güneş ışığını yansıtır. Farklı renkler oluşmaya başladıkça kar yüzeyinden geri yansıyan ışık miktarı azalıyor. Daha fazla ışık absorbe edildiği için erime oluşuyor. Bu nedenle burada bulunan buzulların erimesi, bu yosun sebebiyle biraz daha hızlanıyor." değerlendirmesinde bulundu.
Geçen yıl Marmara Denizi'nde görülen müsilaj probleminin de iklim değişikliğiyle bağlantısının olduğuna işaret eden Haznedaroğlu, müsilaja yol açan yosun türünün daha önce de Marmara Denizi’nde bulunduğunu ancak artan kirlilikle bu yosun türü için besleyici maddelerin müsilajı artırdığını kaydetti.
Haznedaroğlu, iklim değişikliğine bağlı olarak denizlerde daha az dalga meydana gelmesi ile de normalde dibe çöken müsilajın dağılmayarak deniz yüzeyinde kaldığını sözlerine ekledi.