Avrupa Merkez Bankası Başkanı Mario Draghi bundan yaklaşık 2,5 yıl önce AMB'nin Euro'yu korumak için "her ne gerekiyorsa" yapmaya hazır olduğunu söylemişti. İşte özellikle de yaptığı bu "her ne gerekiyorsa" vurgusu, o dönemde gerek yatırımcıları, gerekse spekülatörleri o denli etkilemişti ki, Euro'ya yönelik şüpheler ve ortak para birimine yönelik tüm saldırılar bir anda bıçakla kesilmiş gibi sona ermişti. Çünkü Draghi'nin bu sözünün arkasında, AMB'nin gerektiği takdirde Euro Bölgesi ülkelerinin piyasada alıcı bulamayan tüm devlet tahvillerini satın alabileceği iması yatıyordu.
Ancak burada eksik olan nokta bu sözlerin önceden AMB Guvernörler Kurulu ile görüşülmemiş olmasıydı. Zira devlet tahvili alımı Almanya'da yoğun tartışmalara neden olan bir konu. Alman Merkez Bankası Başkanı Jens Weidmann, bu plana karşı çıkan isimlerin başında geliyor. Weidmann, tahvil satın alınmasını, para basarak devletlerin finanse edilmesiyle eşdeğer görüyor. Weidmann 2012'nin eylül ayı başında AMB'nin Euro Bölgesi ülkelerinden sınırsız devlet tahvili almasına imkân tanıyan “Outright Monetary Transactions” (OMT) adlı programına da karşı çıkmıştı.
AMB yetkilerini aştı mı?
Bazı Alman siyasetçiler ve ekonomistler AMB'nin girişimi ile ilgili Alman Anayasa Mahkemesi'ne itirazda bulunmuştu. Bu politikacılar arasında yer alan Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) partili Peter Gauweiler 2013 yılının haziran ayında bir Avusturya gazetesine verdiği demeçte "Avrupa Merkez Bankası'nın diğer ülkelerin devlet tahvillerini başka hiç kimsenin alıcı olmaması halinde satın alacağını söylemeye yetkisi yoktu. Bu ifadeyle AMB'nin hissedarları, yani Alman vergi mükelleflerinin yaklaşık üçte biri sorumluluk altına sokulmuş oldu. Üstelik bu kişiler böyle bir karar için AMB'ye vekalet vermemiş olmasına rağmen" şeklinde konuşmuştu.
Almanya Anayasa Mahkemesi yargıçları geçen yılın şubat ayında tahvil alımının AMB'nin yetki alanına girmeme ihtimali bulunduğunu belirterek konunun Avrupa Adalet Divanı'na iletilmesine hükmetmişti. Bu hükümle Alman Anayasa Mahkemesi tarihinde ilk kez hüküm hakkını saklı tutarak hukuki bir anlaşmazlığın Avrupa Adalet Divanı tarafından incelenmesine karar veriyordu.
Bilirkişi raporu merakla bekleniyor
Hukuki süreç Avrupa Adalet Divanı'nda devam ediyor. 14 Ocak'taki oturumda konuyla ilgili bilirkişi raporuna başvurulacak. İspanyol Başsavcı Pedro Cruz Villalon tarafından hazırlanan rapor büyük merakla bekleniyor. Zira şimdiye kadar Avrupa Adalet Divanı birçok kararında bilirkişi raporları yönünde adım atmıştı. Avrupa Adalet Divanı'nın kararını önümüzdeki sonbaharda açıklaması bekleniyor.
Avrupa Adalet Divanı'ndan AMB’nin planının AB hukukuna aykırı olduğu yönünde bir karar çıkması halinde finans piyasalarında yeni dalgalanmalar yaşanacağı tahmin ediliyor. Ancak birçok uzman Lüksemburglu yargıçların tartışmalı OMT programına yeşil ışık yakacağı görüşünde.
Ekonomistler ise AMB Guvernörler Kurulu'nun 22 Ocak'ta yapacağı bir sonraki toplantıda deflasyon riskiyle mücadele amacıyla devlet tahvili alımı planını uygulamaya koyacağı görüşünde. Uzmanlar AMB'nin bu yüklü taze para sayesinde ekonominin hareketlenmesini umduğunu kaydediyor.
AMB'nin tahvil alımı konusunda ise farklı seçenekleri değerlendirdiği kaydediliyor. Bunlardan biri AMB'nin sadece riskin bir bölümünün altına girmesi ve geri kalan tahvillerin ulusal merkez bankalarına bırakılması. Bu sayede Alman Merkez Bankası'nın endişelerinin giderilmesi yoluna gidilebileceği kaydediliyor.