HDP Dış İlişkilerden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Hişyar Özsoy, Amerika Dışişleri Bakanı Rex Tillerson'un görevden alınmasının ardından gelecek dönemde ABD ile Rusya'nın arasındaki makasın iyice açılacağını söyledi. Özsoy, "Bu, iktidar partisini yeni bir pozisyon almaya itecektir" dedi.
Tillerson'un daha önce büyük bir petrol şirketinin CEO'su olduğunu hatırlatan Özsoy, Türkiye'yle düzenli olarak görüştürüğünü belirterek, "Zaten çok uzun bir zamandır iktidar partisi uçağa binip bir Moskova'ya bir Washington'a gidiyor, bir Putin'i bir Trump'ı, bir Lavrov'u bir Tillerson'ı sürekli olarak ziyaret ediyordu. En son Tillerson'ı Ankara'da bir odaya çektiler. Odanın içerisine hiç kimse giremedi. Bir tek Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanı ve Tillerson bir masada oturdular. Üç, üç buçuk saat kadar konuştular ama ne konuştuklarını hiç kimse bilmiyor elçilik dâhil" diye konuştu.
Meclis Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, Afrin operasyonlarına ve Avrupa Parlamentosu'nun Afrin kararına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Özsoy, "Hükümetin diliyle, elin gavuruyla iş tutup Asya'yı, Abdullah'ı, Salih'i, Müslim'i vurmak cihat değildir, olsa olsa insani ve İslami değerlerini yitirmektir diyorum" ifadesini kullandı.
HDP'li Özel'in açıklaması şöyle:
Avrupa Parlamentosunun Doğu Guta ve Afrin'le ilgili bir kararı açıklandı. Avrupa Parlamentosu'ndaki bütün siyasi grupların oy birliğiyle geçen bir karar. Bir an önce bu çatışmaların durdurulması gerektiğine ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin aldığı karara uyulması gerektiğine dair bir karar. Tabii, bu kararın çok bir bağlayıcılığı söz konusu değil. Yalnız Suriye'deki askeri durumların aslında uluslararası meşruiyetinin olmadığını gösteren bir başka veri.
"Dünyada kim ne derse desin iktidar partisinin bir kulağından giriyor bir kulağından çıkıyor"
Cumhurbaşkanı "Bir kulağımızdan girer diğerinden çıkar" dedi. Ama çok uzun bir zamandır zaten dünyada kim ne derse desin bir kulağından giriyor bir kulağından çıkıyor iktidar partisinin. Fakat bu tavır Türkiye'deki ne iktisadi ne de siyasi problemlere bir türlü çözüm olamıyor ve siyasal istikrarsızlık, ekonomik istikrarsızlık artarak devam ediyor.
"Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanı ve Tillerson ne konuştu kimse bilmiyor"
Amerika Dışişleri Bakanı Rex Tillerson apar topar bir şekilde görevinden alındı, yerine de CIA'nın Başkanını getirdiler. Eminim magazin boyutuyla olsa bile Türkiye'de birtakım tartışmalara vesile oldu bu görev değişikliğinin ne anlama geleceği. Öyle görünüyor ki önümüzdeki dönemde Amerika ile Rusya arasındaki makas iyice açılacak ve ciddi gerilimler söz konusu. Tabii, bu, iktidar partisini yeni bir pozisyon almaya itecektir. Fakat ben başka bir noktanın altını çizmek istiyorum. Tillerson, daha önce çok büyük bir petrol şirketinin CEO'suydu, Türkiye'yle de düzenli olarak görüşmeye çalışan diplomatlardan bir tanesiydi. Zaten çok uzun bir zamandır iktidar partisi uçağa binip bir Moskova'ya bir Washington'a gidiyor, bir Putin'i bir Trump'ı, bir Lavrov'u bir Tillerson'ı sürekli olarak ziyaret ediyordu. En son Tillerson'ı Ankara'da bir odaya çektiler. Odanın içerisine hiç kimse giremedi. Bir tek Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanı ve Tillerson bir masada oturdular. Üç, üç buçuk saat kadar konuştular ama ne konuştuklarını hiç kimse bilmiyor elçilik dâhil.
Son siyasi mevta da Tillerson oldu
Daha önce, hatırlarsınız, Büyükanıt'la böyle bir görüşme olmuştu. Cumhurbaşkanı o zaman Başbakanken "Benimle mezara kadar gidecek" demişti. Şimdi, ilginç olan şu: Tabii, iktidar partisiyle kapalı kapılar ardında birtakım ittifak görüşmeleri, müzakereleri yapan hiç kimse şu ana kadar kurtulamamıştır, hepsinin bir şekilde siyasi kariyeri sonlanmıştır. Son siyasi mevta da bu şekilde Tillerson olmuştur. Sözümüz Meclisten içeri. Bir şekilde, bu iktidar partisiyle kapalı kapılar ardında gizli pazarlıklar yürütenler bu örneğe baksınlar çünkü kendilerini de benzer bir son alıyordur.
Afrin’de Tekmanlılar, Karayazılılar, Dersimliler var
Afrin işgali başladıktan bu yana neler duyduk, neler. Meclis Başkanı bunun cihat olduğunusöyledi. Diyanet camilerde Fetih duası okuttu. Hatırlıyorsunuz bunları. Dün Cumhurbaşkanı "kâfir" dedi, resmen "kâfir" dedi, kâfir. Şimdi, bilmiyorum ne kadar Afrin'in demografik yapısını milletvekillerimiz, halkımız biliyor ama size şöyle söyleyeyim: Mesela, Afrin'in nüfusunun önemli bir kısmı 1925'teki Şeyh Sait hadisesinden sonra bizim o taraflardan giden insanlar. Mesela, Tekmanlılar var, biliyor musunuz? Karayazılılar var, Hınıslılar var, Bitlisliler var, 1938'den sonra oraya giden Dersimliler var. Buradan kaçmışlar, orada bir hayat kurmaya çalışmışlar, şimdi o hayat dağıtılıyor.
"Cihat değil, insani ve İslami değerlerini yitirmektir"
İlginç bir şey, altını çizeyim, kayıtlara geçsin: Putin'le, Lavrov'la, Trump'la, Tillerson'la ittifaklar yapılıyor ve öldürülen insanların isimlerine bakın ya da saldırılan: Asiye Abdullah, Salih Müslim, İlham Ahmet. Sonra da dönüp bu Afrin işgalini bir cihada benzeştirip dünyada -tırnak içinde söylüyorum, Hükümetin diliyle, elin gavuruyla iş tutup Asya'yı, Abdullah'ı, Salih'i, Müslim'i vurmak cihat değildir, olsa olsa insani ve İslami değerlerini yitirmektir diyorum.