Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Türkiye'yi eleştiren mektuba imza veren ABD Kongre'si üyeleri ile ilgili “Sayın Obama niye susuyorsun? Biden niye susuyorsun? Kerry neden susuyorsun? Ama Türkiye’yle ilgili sana 80 tane kiralık kişi buluyorlar, bir mektup gönderiyorlar Türkiye’nin aleyhine kalkıp kampanya yürütüyorsunuz” sözlerine üyeler 'kiralık sensin' göndermesiyle cevap verdi.
Erdoğan’ın ‘kiralık’ olmakla suçladığı isimlerden ABD Kongresi’nin önde gelen Demokrat üyelerinden Jim McDermott, Kongre’nin 1990’ların ortalarında Etik Komitesi’nin başkanlığını yürütmüş, bir önceki başkan George W. Bush’u Amerika’yı Irak savaşına soktuğu için “yalancılıkla” itham etmiş bir isim. Dermott, Zaman Gazetesi ve Samanyolu TV’ye yapılan polis baskınları ve tutuklamalar karşısında ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’ye Türkiye’de basın özgürlüğüne yönelik saldırılardan duyulan kaygıyı bir mektupla ileten 88 Kongre üyesi arasında yer alıyor.
Ceyda Karan ve İlhan Tanır'ın Cumhuriyet'te yayımlanan haberine göre, Türkiye’yi ziyaret eden Dermott ve Washington'da bulunan ABD'li Kongere üyeleri Erdoğan’ın mektup yüzünden kendilerine yönelttiği “kiralık” suçlamasının 'komik' olduğunu belirterek, "Eğer ABD’de herhangi birinin beni satın alabileceğini düşünüyorlarsa, bu işi anlamıyorlar demektir" yorumunda bulundu.
Size kiralık nitelemesi yaptıklarında, nasıl hissettiniz?
Bunu işittiğimde güldüm. Çünkü çok komik. Pennsylvania’da yaşayan bu adamların kim olduklarını bile bilmiyorum. Eğer ABD’de herhangi birinin beni satın alabileceğini düşünüyorlarsa, bu işi anlamıyorlar demektir. Ben kendi başkanımız Bush ülkemizi yok yere savaşa sürüklediği için ona “yalancı” demiş biriyim. Kimse bana bunun için ödeme filan yapmadı. Bu olaya itirazlarım yüzünden bana “Bağdad Jim” demeye başladılar. Sözünü ettikleri mektubu imzalamak için kiralandığımın söylendiğini işittiğimde “bu çılgınlık” dedim. Bu hakikaten uçuk bir düşünce. Bugün Amerikan Kongresi’ne gitseniz, sözünü ettiğiniz şahsı tanıyan bir iki kişi dışında kimse bulamazsınız.”
Niye böyle bir mektubu imzaladınız? Niye gerek duydunuz?
Ben her zaman basını savundum. Çünkü ifade özgürlüğü bizim için demokrasinin özüdür, anayasamızda yazılıdır. Hayatımı “kazarsanız” her zaman özgür düşünceyi savunduğumu görürsünüz. Kongre’nin Etik Komitesi’nin liderliğini yaptığımda bir kaydı New York Times’a ilettiğim için başı derde girmiş birisiyim. Bizde ifade özgürlüğü çok önemlidir. Örneğin birilerinin hükümetten para çaldığınızı biliyorsanız bunun ifşa edilmesi gerekir. Türkiye’de hapse atılmış insanları tanımıyorum ama gazetecilik görevlerini yaparken başlarına bu iş geldiyse özgürlüklerini savunmak benim görevim. Bana mektubu getirdiler ben de imzaladım. Bunu dünyanın her yerindeki gazeteciler için yaptım, Türkiye için de Mısır için de. Hükümetler hoşlanmadıkları gazetecilerin ensesine yapışır. Bizler onları koruyabilmek için küçük rolümüzü oynarız. Biz böylesi mektuplar yazdığımızda bu sayede tüm dünya onları bilir, olay uluslararasılaşır. Ve makul bir hükümet bunları dinler. Tabii IŞİD dinlemiyor, onlar hemen kafa kesiyorlar.
Türkiye’deki siyasi ve toplumsal iklimi nasıl buldunuz?
Bu ülkenin ne kadar futbol çılgını olduğunu biliyorum. Beşiktaş ve Galatasaray ve Fenerbahçe’yi biliyorum. Washington DC’de çalıştığım insanlardan birisi “Beşiktaş en iyisi” dediğinde bir başkası atılıp “En iyisi Galatasaray” diye itiraz etmişti. Türkiye’ye gelmişken, Galatasaray-Fenerbahçe derbisini izleyeyim dedim, fakat öğrendim ki “Pasokart” diye bir şey gerekiyormuş, izleyemedim. İnsanlar stadyumların yarısının boş olduğunu söylediler. Bu ülkede bir şeyler olduğunu biliyorum. Bırakın siyaseti bir ülkede bir futbol maçı için insanları kart almaya zorluyorlarsa, berbat bir kontrol var demektir.”
Türkiye dışarıdan nasıl görünüyor?
Hem Seattle’da hem de Türkiye’de pek çok dostum var. Neler olup bittiğini görmek kaygı verici. Erdoğan’ın Türkiye’nin İslami doğrultuda değiştirdiği anlaşılıyor ama boyutu tam anlaşılamıyor.
Bizler Türkiye’nin örnek olduğunu düşünüyorduk. Türkiye bizim için seküler demokrasiydi, herkesin olması gerektiği ülkeydi. Irak’ın, İran’ın Türkiye’nin yolunu izlemesini istedik. Belki Esad da Mübarek gidebilirdi. Arpa Baharı olduğunda bunun belki de mümkün olabileceğini düşündük. Eskisi gibi değil. Atatürk Türkiye’si geriye götürülüyor.
‘Kiralık’ denilen 3 milletvekili daha konuştu
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Kiralık” olmakla suçladığı Amerikalı milletvekillerinden 3’üyle de Washington’da konuştu. Kongre üyelerinin çoğu bu sözleri gördüklerini ama cevap vermeye gerek duymadıklarını söylerken, Erdoğan’a çok sert yanıt verdi.
Erdoğan, Meksika ziyareti sırasında ABD’de Kuzey Carolina eyaletinde öldürülen üç Müslüman genci vesile ettiği açıklamasında Türkiye’yi eleştiren mektuba imza koyan ABD Kongresi üyelerine “Sayın Obama niye susuyorsun? Biden niye susuyorsun? Kerry neden susuyorsun? Ama Türkiye’yle ilgili sana 80 tane kiralık kişi buluyorlar, bir mektup gönderiyorlar Türkiye’nin aleyhine kalkıp kampanya yürütüyorsunuz” demişti.
‘Otokrasiye yöneldi’
Demokrat Lloyd Doggett, Erdoğan’ı otoriter bir yönetim inşa etmekle suçlayarak, şöyle dedi: “Türkiye’deki insan hakları adına çalışmalarım Cumhurbaşkanı Erdoğan gücü ele almadan çok önceye dayanıyor. Birçok Türk gibi biz de hükümetinin daha az yolsuzluk ve daha çok hoşgörü getireceğinden umutluyduk. Onun yerine bu çok değerli NATO üyesini dev bir geri adım attırdı. Bölgesindeki otokratik ülkelerle bir köprü olacağına, kendi hükümeti giderek daha çok ve daha çok otokrasiye yöneldi.”
‘Kendi halkı zarar görür’
Florida’dan Demokrat Partili Alan Grayson ise şu açıklamayı yaptı: “Ne zamanki bir lider diğer ülke liderlerine böylesine bir saygısızlık gösterir, kendisi de aynı şekilde saygısızlığa muhatap kalır ve sonuçta da kendi halkı bundan zarar gören olur” dedi.
‘Kendisi iyi biliyor’
Kongre’nin alt kanadı Temsilciler Meclisi’ndeki “Avrupa, Avrasya ve yükselen tehditler” adlı altkomitenin başkanlığını da yürüten Cumhuriyetçi Dana Rohrabacher: “Eğer Sayın Erdoğan Amerikan Kongre üyelerinin ve çalışanlarının Türkiye gerçeklerini bulma adına yaptıkları ziyaretlerden dolayı, kendi görüşlerini kiralığa verebileceğine inanıyorsa bu demektir ki, Cumhurbaşkanı Türkiye medyası ile ilgili olarak kendi düşünce ve yaptıklarını başkalarının da yaptığını sanıyor. Demek ki kendi ülkesinde bu işlerin nasıl olduğunu kendisi biliyor. Bizler (Kongre üyeleri) ise bu kadar kolay şekilde etki altında kalmayız.”
Erdoğan ne demişti?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Meksika ziyareti sırasında ABD’de Kuzey Carolina eyaletinde öldürülen üç Müslüman genci vesile ettiği açıklamasında Türkiye’yi eleştiren mektuba imza koyan ABD Kongresi üyelerine “Sayın Obama niye susuyorsun? Biden niye susuyorsun? Kerry neden susuyorsun? Ama Türkiye’yle ilgili sana 80 tane kiralık kişi buluyorlar, bir mektup gönderiyorlar Türkiye’nin aleyhine kalkıp kampanya yürütüyorsunuz” demişti.