Gündem

Anayasa Mahkemesi, FETÖ üyeliğinden hapis cezası alan öğretmenin başvurusunda hak ihlali kararı verdi

22 Ocak 2025 11:23

Güncelleme: 22 Ocak 2025 11:28

Anayasa Mahkemesi (AYM), FETÖ üyeliğinden hapis cezası alan bir öğretmenin bireysel başvurusunda hak ihlali kararı verdi. Gerekçede, ''kişinin örgüte bilerek ve isteyerek katılması, katıldığı örgütün niteliğini ve amaçlarını bilmesi, terör örgütünün bir parçası olmayı istemesi, örgüte katılma iradesinin devamlılık arz etmesi, saikinin suç işlemek olması'' şartının arandığına işaret edildi. Gerekçede, başvurucunun ise FETÖ/PDY’nin terör örgütü olarak kabul edilmesinden önce bu oluşumun terör örgütü olduğunu bilip bilmediğine ilişkin somut bir delil bulunmadığı belirtildi.

AYM’nin Resmi Gazete'de yayımlanan kararına göre, FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişiminin ardından KHK ile meslekten ihraç edilen ve hakkında açılan davada, örgüt üyeliğinden hapis cezası alan bir öğretmen, kararın kesinleşmesinin ardından bireysel başvuruda bulundu. Öğretmen, Anayasa'nın ''suçta ve cezada kanunilik ilkesinin ihlal edildiğini'' iddia etti.

Yeniden yargılanacak

Yüksek Mahkeme, öğretmenin bireysel başvurusunda hak ihlali kararı verdi, başvurucunun yeniden yargılanmasına hükmetti.

AYM’nin gerekçesinde, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminin ardından KHK ile meslekten çıkarılan ve hakkında dava açılan öğretmenin, FETÖ/PDY'ye üye olma suçunu işlediği sonucuna varılarak 6 yıl 3 ay hapis cezasıyla mahkumiyetine karar verildiği aktarıldı.

Gerekçede, yerel mahkemenin, başvurucunun FETÖ/PDY'ye müzahir Istranca Sağlık Eğitim Kültür ve Yardımlaşma Derneği ile Aktif Eğitimciler Sendikasına (AKTİF EĞİTİM-SEN) üyeliğinin bulunması, örgüt liderinin talimatına uygun olarak 2014 Mayıs ayına kadar Bank Asya'daki parasını yükseltmesi, 2009 yılına kadar cemaatle yakın hatta cemaatin içinde olduğuna ve sohbetlere katıldığına ilişkin tanık beyanları ile Zaman gazetesine abone olmasını mahkumiyete temel aldığı belirtildi.

"Örgütün nihai amacını bilmeden hataya düşenler..."

Yargıtay'ın, FETÖ/PDY davalarında, ''örgüte sadece sempati duymayı ya da örgütün amaçlarını, değerlerini, ideolojisini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak, örgüt liderine saygı duymak gibi eylemleri terör örgütüne üye olma suçundan mahkumiyet için yeterli görmediğine'' işaret edilen AYM’nin gerekçesinde, şu tespitler yapıldı:

"Yargıtay'a göre, kişinin örgüte bilerek ve isteyerek katılması, katıldığı örgütün niteliğini ve amaçlarını bilmesi, terör örgütünün bir parçası olmayı istemesi, örgüte katılma iradesinin devamlılık arz etmesi, saikinin suç işlemek olması şartı aranmalıdır.

Yargı makamlarının değerlendirmelerinden çıkan sonuca göre, FETÖ/PDY'nin daha alt katlarıyla irtibatlı olduğu tespit eden kişilerin -örgütün nihai amacını bildikleri ortaya konulmadığı müddetçe- örgüte bir ahlak ve eğitim hareketi, gönüllüler hareketi, dini bir cemaat olduğu zannı ile sempati duydukları, örgütle irtibat ve iltisaklı oldukları kabul edilmektedir.

Terör örgütüne üye olma suçuna bağlanan ağır cezai yaptırımlar gözetildiğinde -örgütün nihai amacının herkesçe bilindiğinin kabul edilebileceği kesin bir tarihin verilmesi yoluna gidilmemiş olmakla birlikte- örgütün nihai amacının herkesçe bilinir hale geldiği olaylardan önce yasal zeminde faaliyet gösteren bir sivil toplum örgütüne bağlı olduğu düşüncesi ile hareket ederek hataya düşenler ile FETÖ/PDY'nin amaç ve yöntemlerini bilen örgüt mensuplarının birbirlerinden dikkatli şekilde ayrılması yoluna gidilmiştir."

"Örgütün terör örgütü olduğunu bilip bilmediğine dair somut delil yok"

Başvurucunun, FETÖ/PDY’nin terör örgütü olarak kabul edilmesinden önce bu oluşumun terör örgütü olduğunu bilip bilmediğine dair somut bir delil bulunmadığı belirtilen gerekçede, "Başvurucunun mahkumiyetinde esas alınan deliller gözetildiğinde, tek başına örgütün nihai amacını bildiğini ve terör örgütü hiyerarşisi içerisinde gerçekleştirilmiş örgütsel faaliyetlerin varlığını ortaya koyduğu söylenemez" denildi.(ANKA)

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir