2017 anayasa değişikliğiyle oluşan anayasal yapının aksaklıklarına tanıklık ediyorum. Anayasa değişikliğini savunanlar ‘parlamenter rejim kalkıyor, Meclis özerk olacak, erkler ayrılığı olacak' diyordu.
Parlamenter döneme göre Meclis'in daha özerk olması bir yana, bir tür saray gölgesinde, tek kişilik yürütmenin güdümünde, bağımlı veyahut vesayet altında yasama organına dönüştü. Meclis'imizin anayasal çerçevede, özerk bir biçimde işleyişini zorlaştıran, çoğu zaman olanaksız kılan bir süreci beraberinde getirdi. Bunun düzelmesi için hangi partiye mensup olursak olalım biz milletvekillerinin, ettiğimiz yeminde yer alan, ‘Anayasaya sadakat, hukukun üstünlüğü' gibi gerekleri yerine getirmemiz gerekiyor. Bizi birleştiren anayasa üzerine içtiğimiz ‘ant'tır. Benim gördüğüm esefle şudur: Vekillerin çoğu yasama faaliyetinde ant yerine, parti grubunun eğilimini, parti başkanının beklentisini karşılamaya çalışıyorlar. Bu, Meclis'e ket vuruyor.
16 Nisan 2017'de oylanan anayasa metninin Türkiye açısından sürdürülebilir olmadığını, vakit çok geç olmadan kabul etmemiz gerekiyor. Türkiye yeni kurulan devlet değil. 100. yıla yaklaşıyoruz. Türkiye 100. yılına hükümetsiz bir Meclis olarak giriyor. Demokratik düzen, anayasa yoluyla yıkıldı, sonlandırıldı.
Demokratik düzene geçiş de anayasa yoluyla mümkün olabilir. 21. yüzyıl çağdaş dünyasının verileri ışığında, Cumhuriyet'in 100. yılına doğru, demokratik anayasa ile yürümemiz gerekiyor.
Cumhur İttifakı, 2017 anayasal değişikliğinin ruhuyla bağdaşmıyor. Çünkü hükümet yok. Güçlendirilmiş, hesap verebilen parlamenter sisteme dönüş yapılmalı. Mevcut sistem, restore edilebilir, rehabilite edilir bir sistem değil. Çünkü onlarınki sistem değil.
"Bir kişinin yönetimi ile ülke ilerleyemez"
‘Yasama Yetkisi Devredilemez' raporu hazırladığını belirten CHP Milletvekili İbrahim Kaboğlu, çalışmasıyla ilgili şunları söyledi:
“Demokraside anayasaya giden yol TBMM tarafından açılmalıdır. Bütün ömrünü anayasa hukukuna adamış bir vekil olarak bunu her vesileyle, her ortamda söylüyorum. Millet İttifakı ve benim raporumda demokratik muhalefet dediğimiz yelpazeyi anlatmaya çalışıyorum. Her vesileyle AKP ve MHP'lilere duyuruyorum. Türkiye'nin bir kişinin yönetimiyle daha çok ilerleyemeyeceğini belirtiyorum. Meclis içerisinde MHP, AKP'den daha çok Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni destekliyor. Kraldan çok daha kralcı oldular. Kimse konuşamıyor. Konuştuğumuz ve ‘Bu anayasa Türkiye'yi demokrasiden uzaklaştırır' diye bilimsel kampanya yürüttüğümüz için 4 anayasacı üniversiteden uzaklaştırıldık. Bu dönem 12 Eylül hukukundan daha kötüdür.”
"Hukuk için umut ışığı yakmalıyız"
CHP İstanbul Milletvekili İbrahim Kaboğlu, adalet sistemiyle ilgili şunları söyledi:
“Adil yargılama hakkını temel alıp 14 yasa önerisinde 228 maddelik değişiklik teklif ettik. Fakat adil yargılanma hakkının gerçekleşmesi için bunun anayasal ayağını gerçekleştirmek lazım. O da Hakimler ve Savcılar Kurulu'ndan (HSK) başlıyor. HSK, parti başkanının vesayeti ve güdümünde olduğu sürece Türkiye'de, bağımsız ve tarafsız yargı uygulamasını ve algısını yaratmamız mümkün değil. Hakim ve savcılar için, hukuk için çırpınanlar var. Onlara umut ışığı yakmamız gerekir. HSK'nın adil yapıya kavuşturulması zorunlu. Siyasal güç dengeleri sürdürülebilir değil.”