Özel Dosya

Ankara katliamında hayatını kaybeden Gözde Aslan'ın hikâyesi: Bensiz bir eksiğiz...

P24'ün Barış Portreleri, Pelin Başaran'ın yazısıyla devam ediyor

07 Temmuz 2016 13:17

Pelin Başaran*

Doğduğu ve büyüdüğü Malatya’nın Paşaköşkü Mahallesi Gözde’nin dünyasıydı. Evini ve mahalleyi o kadar seviyordu ki ev sahibi evi satmaya kalktığında çok üzülmüş, günlerce ağlamıştı. Bunun üzerine ailesi ne yapıp edip evi satın aldı. Gözde şehirde özgür yaşamak isteyenler için kurtarılmış bir yer olarak tarif edilen bu Alevi mahallesinde, beraber büyüdüğü arkadaşlarıyla, ailesi ve komşularıyla mutlu bir yaşam kurdu.

Gözde’yi anlatmaları için Malatya’da ailesini ve arkadaşlarını ziyaret etmek istedim. Garda CHP Gençlik Kolları’ndan Barış ve Mustafa beni karşıladı. İkisi için de son sekiz ay çok zor geçmişti. Katliamda hem yoldaşlarını hem de en yakın arkadaşlarını kaybetmişlerdi. Gözde bunlardan biriydi. Gözde’nin hayatlarındaki özel yerini “Gözde bambaşkaydı, herkesten farklıydı” diye ifade ediyorlar. Zira bunu evde beni bekleyen arkadaşlarından ve komşularından da duyacaktım. Barış seçim çalışmaları sebebiyle Ankara’ya gitmekten son anda vazgeçmişti. Otobüs kalkmadan bunu arkadaşlarına aktarmış, eğer aralarından biri bile itiraz ederse geleceğini söylemişti. Gözde Barış’ı teselli etmiş, içinin rahat olmasını söylemişti. Mustafa’nın hayatında Gözde çok büyük yer kaplıyordu. Her gün haberleşiyorlar, birbirlerini hayatlarında ne olup bittiğinden haberdar ediyorlardı. Gözde’nin anısına, Gözde Ankara’ya gidene kadar kolundan hiç çıkarmadığı saatini takıyordu.

Aile evinde annesi, babası, kardeşi ve arkadaşları ile Gözde’yi, bir türlü hafiflemeyen acılarını ve Gözde’ye gittikçe artan özlemlerini konuştuk. Günleri Gözde ile dolu dolu geçmişti.

Gözde herkesin iyi ve kötü gününde yanında olmaya çalışır, zor zamanlarında destek olurmuş. Barış’ın deyimiyle “ihtiyaç duyduğunda aramak isteyeceğin biri”. Hep güleryüzlüymüş. En büyük tutkularından biri olan Fenerbahçe’nin yenildiği zamanlar dışında bir kere bile Gözde’nin suratının asıldığını görmemişler. Benim de kayıtlardan dinleyeceğim kahkaları ile ünlenmiş. Gözde bir şekilde herkese kendini özel hissettirmeyi başarmış.

Gözde mutlu bir ailede büyümüş. Annesi Mevhibe ile babası Hüseyin’in iki kızı var. Gözde’nin kendisinden üç yaş küçük kızkardeşi Özge bu yıl liseyi yeni bitirdi. Özge katliamda sadece kardeş kaybı yaşamadı, aynı zamanda katliama tanıklık etti, saldırıda yüzü yaralandı. İkisi ilk defa beraber Ankara’ya gidiyorlardı. Gözde Özge’ye Ankara’yı gezdirmek iştemişti. Özge’nin dediğine göre ise, Gözde Ankara’ya gitmeye çoktan karar vermişti ve Özge’yi bahane ediyordu. Her ikisi de bu yolculuğu yapacakları için mutlulardı ve böyle biteceğini hiç akıllarına getirmemişlerdi.

Annesi Mevhibe evde sadece kendi kızlarına değil, çalıştığı için gündüzleri kardeşinin iki küçük çocuğunu da bakıyordu. Çocuklar içiçe büyümüş ve büyük bir aile olmuşlardı. Gözde aynı zamanda teyzesi Hatice’nin sırdaşı, Özlem’in ahiretliği, Yeşim’in, Gülçin’in, Rutkay’ın, İlke’nin kankası, büyüğü olsalar da Makbule’nin, Kudret’in, Ayfer’in arkadaşıydı. Hepsinin hayatına nüfuz etmiş, mutluluk katmış ve onları kendi tutkularına ortak etmişti. Bazı geceler, kız arkadaşlarıyla mahalledeki çardakta uyurlardı. Gözde’ye göre bu özgürlüğü ancak bu mahallede yaşayabilirdi.

Sigara içmek Gözde’nin en büyük keyfiymiş. Ailesine sigara içtiğini söylememiş. Annesi Mevhibe tabii ki biliyormuş ama anlamamazlığa vururmuş. Arkadaşlarından sigara otlanıyor ve binbir numara ile içiyormuş Gözde. En büyük hayali çok sevdiği Atatürk ile karşılıklı sigara tüttürmek... Bazen sigarasını Atatürk’ün resminin karşısında yakıyor ve kendince onunla dertleşiyormuş hatta. Yazları komşuları toplayıp akşam yürüyüşlerine çıkarlarmış. Bu yürüyüşler şen şakrak geçermiş. Yeşim’in deyişilte, ''Gözde çok eğlenceli biri.'' Onunla yapılan en küçük bir şey büyük bir eğlenceye dönüşüyor...

Sabahları Gözde’nin gönderdiği ses kayıtlarıyla güne başlıyorlarmış. Bu gün içinde devam edermiş. Bana dinlettikleri ses kaydında Gözde Özlem’e gördüğü rüyayı anlatıyor. Rüyada, Gözde ve Özlem bir dağın tepesinde yanlışlıkla DHKPC’lilerin arasına düşüyor. Öldürülmekten korkmuşlar, kaçmaya çalışıyorlar. Rüyanın sonunda bunu başarıyorlar. Rüyayı anlatırken hem şaşkın hem de heyecanlı.

Yeşim’i eşine tanıştıran Gözde. Katliamdan bir ay önce yapılan düğünün hazırlıklarına da Gözde yardım etmiş. Sonunda havaya fırlatılan gelin çiçeğini de o kapmış. Aslında Gözde’nin illâ da evlenmek gibi bir isteği yokmuş ama evlenirse kına gecesini kesinlikle mahallede yapacakmış.

Arkadaşları küçüklüklerinden beri Gözde’nin evinde yatıya kalır, sabaha kadar sohbet ederler ve sonra uyuyakalırlarmış. Bu sabahlamaların birinde, yakın zamanda Özlem ile ölüm üzerine konuşmuşlar. Gözde şaka ile “Ölürsem sana görüneyim mi?” diye sormuş.

Apartmandan her aşağı indiğinde ve yukarı çıktığında komşusu Makbule’nin ziline basar, bir şeye ihtiyacı olup olmadığını sorarmış. Makbule’nin sağlık sorunları olduğundan onun yorulmasını istemezmiş. Kimi zaman alışverişini yapar, evini temizlermiş.

Telefonda oyun oynamayı çok severmiş bir de. Bazen oyunda takılınca, gece teyzesine mesaj atar, uykusundan uyandırırmış. Teyzesi yatağından kalkar, içeri girer ve sabaha kadar Gözde ile oyun oynarmış.

Bayram sabahlarında önce teyzesinin eşini arardı. Eniştesi mezhep ayrılığından dolayı yapılan baskılara direnmiş ve teyzesi ile evlenmişti. Her bayramda “bu bayramı en çok sen hakediyorsun” diye eniştesinin bayramını kutlardı.

Gözde hayatla, kendisiyle barışık ve arkadaşlarının tâbiriyle, çok sevdiği mahallesinin tadı tuzu, açan çiçeği...

Fotoğraf çekmeyi çok seviyormuş. Kimi zaman para kazanmak için bir fotoğrafçının yanında çalışırmış. Ankara’ya giden otobüste çektiği selfie de hepimizin aklına kazındı işte.

Gözde, ailesine, özellikle annesine çok düşkünmüş. En büyük korkusu annesinin ölmesi... Nüfus kâğıdında doğum yerine babasının köyünün yazıyor olmasına çok içerliyormuş. Doğum yerini annesinin köyü olan Bayramuşağı Köyü ile değiştirmek istiyormuş. Bir koluna nazar boncuğu, diğer koluna ise aile üyelerinin isimlerinin başharflerinin olduğu bir dövme yaptırmış.

Annesinin köyüne sık sık gidiyor, köydeki dedesi ve anneannesini ziyaret ediyormuş. Özellikle dedesi ile sohbet etmeyi çok severmiş. Hayvanlara da çok düşkün... Köpeklerle köyde uzun yürüyüşler yaparmış.

İnönü Üniversitesi Kale Meslek Yüksekokulu’nu bitirmiş. Tekrar üniversiteye gitmek ve öğretmen olmak istiyormuş. Arkadaşı Özlem, Batman’da öğretmen. Yaz tatillerinde mahalleye dönüyor. Bu yüzden de Gözde için en ideal iş bu. Bir yandan da okumaya hevesi çok yokmuş. Çalışkanmış, fakat üniversiteden çok çalışma hayatına heyecan duyarmış. En büyük tutkusu ise CHP. 2014’ten beri aktif bir şekilde CHP Gençlik Kolları’nda çalışmış. Partide beraber eylem yaptıkları arkadaşları sosyal hayatının önemli bir parçası... Parti il örgütünün sosyal medya hesaplarını o yönetiyor ve gündemle ilgili kampanyaları ve protestoları düzenliyormuş.

Mersin’de üniversite öğrencisi Özgecan’ın öldürülmesi sonrasında “Kadına Bunu Yapma” başlıklı bir video yapma fikrini ortaya atmış ve birçok kadınla bu videoyu çekmişler. Berkin Elvan'ın öldürülmesi, Suruç Katliamı gibi her olayda Gençlik Kolu olarak tepki vermeleri gerektiğini söylüyor ve arkadaşlarını örgütlüyormuş. Sloganları Gözde attırırmış. Sesi çıkmayana içerlermiş. Afişlemeye çıkıyor ve duvar yazılamaları yapıyormuş. Korkusuz, gözükara, cesaretli. Evinin duvarına yazı yazılmasından şikâyet edenlere aldırmaz, “Burası Paşaköşkü, istediğimi yaparım. İstemiyorlarsa oturmasınlar burada” dermiş.

Olanlara sessiz kalınmasına tahammülü yok. Aynı sebeple, Gözde’nin Ankara’ya gitmemesini isteyen Özlem’e “Bensiz bir eksiğiz” diye yanıt vermiş.

Bomba Ankara’da arkadaşlarıyla beraber en sevdikleri halay şarkısı olan “Kanlı Meydan” söylenmeye başladığında halayı izlemek için caddeye yöneldikleri sırada patladı. Gözde’nin mezarı şimdi yıllardır beraber halay çektiği ve çok sevdiği arkadaşlarının arasına gömülü.

Zülfikâr kolyesini, saatini, çakmağını, küpelerini, yıllardır çıkarmadığı en sevdiği eşyalarını ilk defa Ankara’ya giderken çıkarmış ve evde bırakmış. Böylece sevdiklerine geride birer hatıra bırakabildi.


Son: * Bu yazı, Bağımsız Gazetecilik Platformu P24'ün, 10 Ekim 2015 Cumartesi günü Barış Mitingi'ne giderken katledilenlerin unutulmaması için hayata geçirdiği Barış Portreleri projesi kapsamında hazırlanan 101015ankara.org sitesinden alındı.