Sedef Kınacıoğlu
Üniversite öğrencisi Özgecan Aslan'ın katili Ahmet Suphi Altındöken'in cenazesinin defnedilmesi neredeyse bir hafta aldı. Birçok yerde kabul edilmeyen cenaze, sonunda cumartesi günü, o da ancak tabutu Suriyeli kadın kamuflajıyla morgdan çıkarılarak, nerede olduğu açıklanmayan bir mezarlığa gömüldü.
Altındöken, gömülmesi sorun yaratan ya da reddedilen ilk kişi değil. Tarihte küllerinin savrulması sorun olan, hatta cenazesinin üzerine sülfürik asit dökülerek eritilenler bile var.
Hatta "kötülere gömülme hakkı verilip verilmemesi" tartışmasının geçmişi antik çağa kadar uzanıyor.
İşte dünyadan birkaç örnekle, cenazesi defnedilemeyenler:
Myra Hindley - İngiltere
İngiltere'de hatırlara gelen ilk örneklerden biri Myra Hindley.
1960'larda sevgilisi Ian Brady ile birlikte beş çocuğu sadist bir biçimde öldürmekten suçlu bulunan Myra Hindley, İngiltere'nin gelmiş geçmiş en kötü kadını ilan edilmişti.
Cezaevinde iyi hal gösterdiğini ve değiştiğini söyleyen grupların çabalarına rağmen hiçbir hükümet Myra Hindley'i affetmeyi göze alamadı.
Hindley 2002 yılında, 60 yaşındayken cezaevinde öldü. İntikam almak isteyenlere hedef olacağını düşündüğü için başına mezartaşı dikilmesini istememişti.
Yakılıp küllerinin havaya savrulması bile sorun oldu.
Cenazeyi krematoryuma götüren levazımatçının kimliği saklandı.
Krematoryum çalışanları cenazeyi yakmayı reddetti, yakıldıktan sonra küllerini kimse taşımak istemedi.
Sonunda gizlilik yemini eden bir cezaevi görevlisi külleri bilinmeyen bir yere serpmeye gitti.
Suç ortağı Ian Brady ise akli dengesi bozuk olduğu için kaldırıldığı hastanede ölümünü bekliyor.
Boston bombacısı Tsarnaev - ABD
Daha yakın geçmişte, kamuoyunun affetmekte zorlandığı suçlulardan biri de ABD'de 2013 yılında kardeşi Cahar Tsarnaev ile birlikte Boston maratonuna saldırı düzenleyen Tamerlan Tsarnaev'di.
Saldırı sonrasındaki takip sırasında öldürülen Çeçen asıllı Tamerlan'ın cenazesi ortada kaldı.
Massachusetts eyaletindeki hiçbir mezarlık, 3 kişinin ölümüne 100'den fazla kişinin yaralanmasına yol açan saldırının faillerinden Tamerlan'ın cenazesini kabul etmedi.
Çeçen asıllı olduğu için cenazenin Rusya'ya gönderilmesi, hatta El Kaide örgütünün lideri Usame Bin Ladin gibi 'denize gömülmesi' gündeme geldi.
Bir süre sonra anne-babasına bile haber verilmeden gizli saklı Virginia'daki bir mezarlığa gömüldüğü ortaya çıktı.
Virginia'daki İslami Cenaze Levazımat Hizmetleri Şirketi'nin Başkan Yardımcısı Buhari Abdül Alem, "Birinin bu işi yapması gerekiyordu. Sorumluluğu biz üstlendik. Adamın kendi kendini gömecek hali yok" dedi.
Tamerlan'ın annesi Zübeyde Tsarnaev ise o sıralarda Rusya'dan CNN yayınına katılarak, oğlunun gömülüp gömülmediğini ya da cenazenin nerede olduğunu bilmediğini anlatmıştı.
Suikastçı Leon Czolgosz - ABD
ABD'de anarşizm hareketine ilgi duyan çelik işçisi Leon Czolgosz, 1901'de ABD Başkanı William McKinley'i öldürdü.
Bir anarşist olarak başkanı öldürmenin görevi olduğunu düşünüyordu. Hiçbir pişmanlık belirtisi göstermedi.
Hemen idam cezasına çarptırıldı ve cezaevinde elektrikli sandalyeye oturtularak idam edildi.
Yetkililer dışarıdaki kalabalıkların Czolgosz'un gömülmesine engel olacağını söyleyerek, kardeşi Waldek'e cenazeyi vermedi.
Cesedi, üzerine çürümeyi hızlandırsın diye kireç dökülerek cezaevi arazisine gömülmek istendi.
Kireçle yapılan deney başarılı olmayınca tabutun üzerine sülfürik asit dökülerek gömüldü.
Asidin cenazeyi 12 saatte erittiği tahmin ediliyor.
Dahiler ve ünlüler: Edith Piaf - Fransa
Gömülmesi reddedilenler sadece suçlular değil.
Kilisenin, örneğin intihar sonucu ölümlerde olduğu gibi dini nedenlerle gömmeyi reddettiği kişiler de var.
Ya da yaşam tarzını beğenmediği için...
1963 yılında Fransızların "kaldırım serçesi" diye andığı ünlü sanatçı Edith Piaf'ın cenazesi "dini değerlere uymayan yaşam tarzından" dolayı, Katolik Kilisesi tarafından geri çevrildi.
"Je ne regrette rien / Hiçbir şeye pişman değilim" diyen şarkısının melodisi hala hatırlarda olan Piaf, kilise töreniyle gömülemedi, ama cenazesine binlerce kişi katıldı.
Niccolò Paganini - İtalya
1840 yılında iç kanamadan ölen ünlü İtalyan keman virtüözü ve besteci Niccolò Paganini'nin 'ebedi istirahatgâhına' kavuşması ise 56 yıl sürdü.
Hastayken kendisini son nefesinde kutsamaya gelen rahibi "Daha ölmüyorum" diye geri yollamıştı. Üstelik şeytanla iş yaptığı söyleniyordu.
Kilise bu nedenle Paganini'nin cenazesinin Nice kentinden memleketi Cenova'ya götürülerek gömülmesine izin vermedi.
Oğlu dört yıl uğraşarak Papa'dan özel izin çıkarttı ve cenaze nihayet Cenova'ya geldi, ancak Cenova'daki yetkililer de defin izni vermedi.
Yıllarca babasının cenazesini kaldırmaya çalışan oğlu, Paganini'yi sürekli olarak geçici gömdüğü yerlerden çıkarıp oradan oraya taşıdı.
1896'da yine Parma'daki yeni mezarlığa nakledildiğinde ölümünün üzerinden 56 yıl geçmişti.
Antigone'nin kardeşi - Yunan tragedya kahramanı
Cenazelerin çeşitli nedenlerle ortada kalması aslında tarih kadar eski.
Yunan tragedyasının en ünlü yazarlarından Sofokles'in Antigone adlı oyunu, oyunun baş kahramanı Antigone'nin kardeşini gömme çabalarını konu alıyor.
Antigone'nin 'yabancılarla birlik olup devlete karşı hareket etmekle' suçlanan kardeşi Polyneikes'i değil gömmesi, ardından yas tutması bile yasak.
Yine de tanrılara meydan okuyarak kardeşini gömen Antigone, kendi iradesini ilahi yasaların üzerinde tutmanın bedelini canıyla ödüyor.
Ama sonuna kadar hep "Her ölünün gömülmeye hakkı vardır" diyor.