LEFKOŞA, (DHA) - NADİR görülmesine rağmen hayati önem taşıyan aort damarı yırtılması hakkında bilgi veren Yakın Doğu Üniversitesi (YDÜ) Hastanesi kalp ve damar cerrahisi uzmanları erken müdahalenin önemine değindi. Uzm. Dr. Kılıç, hastaneye ulaşana kadar geçen her saatte ölüm riskinin yüzde 2 oranında arttığını belirtti.
YDÜ Hastanesi’ne 10 gün içinde aort damarı yırtılması şikayetiyle 3 hastanın başvurduğunu belirten kalp ve damar cerrahisi uzmanları, bu hastalardan hastaneye vakit kaybı yaşanmaksızın ulaştırılan 2’sinin, gerçekleştirilen başarılı operasyonlar sonrası sağlığına kavuşturularak taburcu edildiğini açıkladı.
60-80 YAŞ ARALIĞINDA DAHA SIK RASTLANIYOR
YDÜ Hastanesi’nden yapılan açıklamada, zaman kaybı yaşanmaksızın hastaneye başvuran vakalarda, ameliyat sırasında ve sonrasında kaydedilen ölüm oranlarının dünya verilerinin çok altında olduğu vurgulandı. Bu operasyonların tüm dünyada sayılı merkezde, tecrübeli ekiplerce gerçekleştirilebildiğini ifade eden uzmanlar, YDÜ Hastanesi’nin, aort yırtılması ameliyatlarının gerçekleştiği başarı oranı yüksek sayılı merkezden biri olduğunu kaydetti.
Aort yırtılmasının genellikle 60 - 80 yaş aralığındaki kişilerde daha sık rastlanan bir hastalık olduğu belirtilen açıklamada, erkeklerde iki kat fazla görüldüğü de kaydedildi.
“HASTANEYE ULAŞANA KADAR ÖLÜM RİSKİ YÜZDE 2 ARTIYOR”
Kalpten çıkan kanı tüm vücuda dağıtan ana atardamar olan aortun yapısı, vücuttaki görevleri ve aort yırtılması ile ilgili açıklamalarda bulunan Kalp Ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Uzmanı Dr. Ali Önder Kılıç, “Beyine, kaslara ve diğer hücrelere oksijen bakımından zengin kanı taşıyan hayati öneme sahip aortta bir sorun olduğunda, kalp ve tüm vücudun kan akımı tehlikeye girebiliyor. Herhangi bir sebepten dolayı, 3 tabakadan oluşan aortada, tabakalar arasında ayrışmalar meydana gelebiliyor. Tabakalarda meydana gelen bu ayrışmalar kanın tabakalar arasında ilerlemesine ve aort duvarında yırtıklar oluşturmasına sebep oluyor. Aort tabakaları arasında meydana gelen bu yırtılma ‘Aort Diseksiyonu’ olarak adlandırılıyor” dedi.
Ölüm riski çok yüksek olan aort diseksiyonun, tanı koyulduktan hemen sonra müdahale edilmesi gereken çok acil bir durum olduğunu ifade eden Uzm. Dr. Kılıç, hastaların nerdeyse yarısının hastaneye ulaşamadan kaybedildiğini, hastaneye ulaşana kadar geçen her saatte ölüm riskinin yüzde 2 oranında arttığını belirtti.
“EN SIK BELİRTİSİ ANİ BAŞLAYAN GÖĞÜS VE SIRT AĞRISI”
Göğüs üzerinden başlayan ağrının, sırt, boyun, çene, dişler ve kollara yayılabildiğini ifade eden Doç. Dr. Barçın Özcem, “Aort yırtılmasının en sık belirtisi ani başlayan göğüs ve sırt ağrısıdır. Ağrı sıklıkla parçalayıcı, yırtıcı ve dayanılmaz olarak tanımlanır. Ağrı öylesine şiddetlidir ki hastalar iç organlarının yırtıldığını sanır. Ağrı ilk olarak yırtığın başladığı yerde hissedilir ve yayılır” dedi.
Aorttaki yırtığın vücudun her tarafına ilerleyebildiğini belirten Doç. Dr. Özcem konuşmasın şöyle devam etti:
“Yırtığın beyin damarlarına doğru ilerlemesiyle hastalarda bilinç bulanıklığı, bilinç kaybı, kısmi felç gibi durumlar ortaya çıkabilir. Bacakların ana atardamarlarına doğru ilerlemesi durumunda ise nabız alınamamasına ve ayaklarda soğukluğa sebep olur. Bunların yanında nefes darlığı, halsizlik ve terleme aort diseksiyonunda görülen diğer belirtilerdir. Aort yırtılması yaşayan birçok hasta, kontrol edilemeyen hipertansiyon hastası oluyor. Hipertansiyon aortun iç duvarında yırtığa neden olur ve her bir kalp atımında yırtık daha da ileri gitme eğiliminde bulunur. Hatta aort diseksiyonu hastalarında kola giden damarlar etkileniyor, sağ kol ve sol kol arasında tansiyon farkı oluşabiliyor.”
”EN ÖNEMLİ TANI YÖNTEMİ ANJİYO – BT”
Aorttaki yırtılmalarla ilgili tanı yöntemleri hakkında bilgiler de veren Doç. Dr. Özcem, “Aort diseksiyonu için günümüzde kullanılan en önemli tanı yöntemi anjiyo – BT’dir. MR – anjiyonun da tanısal değeri vardır. Aort diseksiyonundan şüphelenilen tüm hastalara mutlaka yatak başı ekokardiyografi yapılmalıdır” dedi.
“AORT DİSEKSİYONU OPERASYONLARI YÜKSEK HAYATİ RİSK İÇERİYOR”
Aort diseksiyonu cerrahisinin, yırtığın başlangıç yerine göre değiştiğini, çıkan aort ve aort arkının tutulmasına göre ise planlandığını söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Özlem Balcıoğlu ise, “Aort diseksiyonu operasyonları diğer kalp cerrahisi operasyonlarına göre oldukça yüksek hayati risk içeren operasyonlardır. Hızlı tanı ve acil cerrahi çoğu zaman bu yüksek riskli ameliyatta hayat kurtarıcı olmaktadır” dedi.
Baş bölgesine doğru yayılan diseksiyonlarda, yırtığın durumuna göre vücut sıcaklığının çoğu zaman 20 derecenin altına düşürülerek, organların fonksiyonlarının ve enerji gereksinimlerinin minimuma indirildiğini ve kan dolaşımının beyin dahil tüm organlarda durdurulduğunu kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Balcıoğlu, yırtığın inen aortta olması durumunda ise medikal tedavi ya da damar içerisinden stent yerleştirmek suretiyle tedavi uygulanabildiğini söyledi.
YÜKSEK TANSİYON VE DAMAR SERTLİĞİ ÖNEMLİ SEBEPLER ARASINDA
Aort yırtılmasına ilişkin risk faktörlerinden de bahseden Dr. Öğr. Üyesi Balcıoğlu, “Yüksek tansiyona bağlı damar iç basıncındaki artış, damar sertliği ve trafik kazası gibi sebeplerle ani gelişen travmalar, aort yırtığının en önemli sebepleri arasında yer alıyor. Bunlar yanında ileri yaş, genetik veya aile öyküsü de aort diseksiyonu için risk faktörleridir. Yüksek tansiyon, yüksek kolesterol ve damar sertliği gibi bazı hastalıklar ile damarlarda meydana gelen iltihaplanmalar ve sigara kullanımının aort diseksiyonu görülme riskini arttırıyor” dedi.