Türkiye ile AB arasında bu yıl Mart ayında sığınmacılar konusunda varılan anlaşmanın Ankara’nın AB üyelik sürecinden ayrı tutulması, Kürt sorununa çözüm için yeniden müzakerelere başlanması ve Kıbrıs sorununda Ankara’nın daha fazla adım atması isteniyor.
Rapor hakkında Strasbourg’da düzenlenen genel kurul oturumu Türkiye-AB ilişkilerinin Avrupa kamuoyu gözünde dibe vurmuş olduğunu gösterdi. Avrupa Komisyonu'nun üyelik müzakerelerini destekleyen tavrına rağmen, bugüne kadar Türkiye’nin üyeliğini savunan Avrupalı liberaller dahi Ankara ile üyelik müzakerelerinin durdurulması çağrısında bulundu.
'Türkiye'de kaygı verici gelişmeler yaşanıyor'
Oturumda AB dönem başkanı sıfatıyla söz alan Hollanda Savunma Bakanı Jeanine Hennis-Plasschaert Türkiye ile AB’nin önemli ilişkilere sahip olduklarını belirtmekle birlikte, Türkiye’de hukuk devleti ve temel haklar konusunda kaygı verici gelişmeler yaşandığına işaret etti. Yargının bağımsızlığı ve ifade ve toplantı özgürlüğü alanlarında ivedi adım atılması gerektiğini söyleyen Hollandalı bakan, Güneydoğu’da şiddete son verilmesi ve Kürt ve Kıbrıs sorunlarına çözüm bulunması gerektiğini dile getirdi.
Hollandalı bakan, Türk vatandaşlarına AB vizesinin kaldırılmasının ancak Türkiye'nin gerekli şartları yerine getirmesiyle mümkün olabileceğini söyledi. Avrupa Komisyonu adına söz alan Avrupa Komşuluk Politikası ve Genişleme Müzakereleri’nden sorumlu komiser Johannes Hahn da vizenin kalkmasının « Türkiye’nin AB üyesi olacağı anlamına gelmeyeceğini » ifade etti. AP Türkiye raportörü Kati Piri genel kurul oturumu öncesinde düzenlediği basın toplantısında, Türk vatandaşlarına AB vizesinin haziran ayına kadar kalkacağı konusunda iyimser olmadığını dile getirdi.
Piri, genel kurulda yaptığı konuşmada ise Türkiye ve AB’nin « birbirlerine ihtiyaçları olduğunu », ancak Türkiye içindeki gelişmelere kaygısız kalamayacaklarını söyledi. Katılım müzakerelerinin « siyasi pazarlıklar değil, reform hızına bağlı olması gerektiği » şeklinde konuşan Piri, « daha istikrarlı ve demokratik bir Türkiye’ye ihtiyacımız var. Bu bir tehdit değil, teşviktir » ifadelerini kullandı.
Medyaya yönelik uygulamalar rahatsızlık veriyor
Komisyon temsilcisi Hahn akademisyen, gazeteci ve medya kuruluşlarına yönelik uygulamalardan rahatsızlık duyduklarını ve Kürt sorununa barışçıl çözümden yana olduklarını söyledi. Avrupa’da 600 bin kişinin Türk şirketlerine çalıştığını bildiren Hahn, Türkiye ile üyelik müzakerelerinin « ucu açık bir süreç » olduğunu hatırlatıp, bu sürecin sonlandırılması ve sonuca göre karar verilmesi çizgisini savundu.
AP’nin sayıca en büyük grubu olan Hıristiyan Demokratlar adına söz alan ve AP’nin gölge Türkiye raportörü olan Alman parlamenter Renate Sommer de Türkiye vatandaşlarına vize konusunda iyimser konuşmadı. Ankara’nın Kıbrıs’ta « yapıcı rol oynaması » gerektiğini söyledi.
Liberal grup adına konuşan Alexander Lambsdorff ise « Avrupa’da Türkiye’nin AB üyesi olacağına inanan kimse kalmadığını » savundu. Türkiye ile yeni müzakere başlıklarının açılmasına karşı çıkan Lambsdorff, « Ölmüş bir sürece sarılmaktasınız. Hiçbir yere götürmeyen bu üyelik sürecinden artık vazgeçip işrbiliğine odaklanalım » şeklinde konuştu. Benzer mesajlar diğer siyasi grupların temsilcileri ve parlamenterler tarafından da verildi.
Raporun içeriği
Raporda büyük ölçüde ; Türkiye'de ifade ve medya özgürlüğü, Kürt sorunu, Güneydoğu’daki gelişmeler, Türkiye ile AB arasaında sığınmacılar konusunda varılan anlaşma ve Kıbrıs sorunu işleniyor.
Türkiye'de demokrasi ve hukuk devletinin gerilediğine işaret edilip, medya özgürlüğü alanında yaşanan gelişmeler kaygı verici olarak tanımlanıyor. Türkiye’de yolsuzlukla mücadeleye öncelik verilmesi, terörle mücadele alanındaki yasal mevzuatın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarıyla uyumlu hale getirilmesi talep ediliyor.
Güneydoğu’daki gelişmelerin « kaygı verici » olarak değerlendirildiği raporda, Türkiye'nin terörle mücadele hakkının meşru olduğu belirtilmekle birlikte, bu mücadelenin insan hakları ve hukuk devletine saygı çerçevesinde yapılması ve orantılı olması gerektiği not ediliyor.
PKK'nın AB'nin terör örgütleri listesinde olduğu belirtilip, yeniden şiddete başvurması kınanıyor. PKK’ya « silah bırakma, terörist taktiklerden vazgeçme ve taleplerini ifade etmek için barışçıl ve yasal yolları kullanma » çağrısında bulunuluyor.
Kürt sorunu
Kürt sorununun şiddet yoluyla çözümlenemeyeceğine vurgu yapılan raporda, Türk hükümetinden « yeniden müzakerelere başlaması » ve Güneydoğu’daki sokağa çıkma yasaklarına son vermesi isteniyor. Kürt sorununa kalıcı çözüm için TBMM'de özel bir komisyon oluşturulmasını isteyen AP, Kürt sorununa barışçıl çözüm için dilekçe imzalayan akademisyenlere yönelik yasal yaptırımları da kınıyor.
IŞİD’in Diyarbakır, Ankara ve İstanbul’da gerçekleştirdiği terör saldırılarının kınandığı raporda, bu saldırılarla ilgili ayrıntılı soruşturma yürütülmesi isteniyor. Türkiye’nin IŞİD’e karşı uluslararası koalisyonda yer alması memnuniyet verici olarak tanımlanıyor. Buna karşılık Ankara’nın başta petrol ticareti olmak üzere « IŞİD’in Türkiye üzerinden gerçekleştirdiği faaliyetleri » sonlandırmak için daha fazla çaba göstermesi isteniyor. Ankara’nın Suriye’de IŞİD’e karşı mücadele eden Kürt gruplara yönelik askeri müdahalesi de eleştiriliyor.
'AB-Türkiye mülteci anlaşması ayrı tutulsun'
Raporda, Türkiye ile AB arasında sığınmacılar konusunda varılan anlaşmanın, Ankara’nın AB ile üyelik müzakerelerinden ayrı tutulması talep ediliyor. Türkiye'nin Suriyeli sığınmacılar için yaptıkları memnuniyetle karşılanmakla birlikte, yasadışı göç kaynağı olan ülkelerin vatandaşlarına daha sıkı vize politikası uygulanması ve göçmen ticareti yapan şebekelerle daha aktif mücadele edilmesi talep ediliyor. Türkiye'ye, mültecilerle ilgili Cenevre Sözleşmesine koyduğu coğrafi çekinceyi kaldırması çağrısında bulunuluyor. Türk vatandaşlarına vize serbestisinin, yol haritasında belirtilen kriterlerin tamamen uygulamaya konulmasıyla mümkün olabileceği hatırlatılıyor.
Raporda, Kıbrıs’taki müzakere sürecine de destek ifade ediliyor, ancak Ankara'dan katma protokolü uygulaması, adanın nüfus dengesini değiştirmekten vazgeçmesi ve Maraş’ı BM kontrolüne devretmesi isteniyor.
Rapor daha oylanmadan Ankara'dan tepki gördü. Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu (KPK) Türkiye kanadı başkanı Ahmet Berat Çonkar, AP raportörü Kati Piri ve AP’deki siyasi grupların liderlerine gönderdiği mektupta, raporda AP’nin 2015 yılında « Ermeni soykırımının 100’üncü yıldönümü » hakkında kabul ettiği karara atıf yapılması ve PKK terörüne karşı Ankara’nın yeterince desteklenmemesini eleştirdi.
Rapor bugün AP genel kurulunda, siyasi gruplar tarafından hazırlanan 47 değişiklik önergesiyle birlikte oylamaya sunulacak.