T24 Kültür Sanat
Türkiye medyası ve sinemasının en kıdemli yazarlarından Atilla Dorsay’ın, on yıllara uzanan tanıklıklarını bir araya getirdiği kitap “Irkçılığı Gördüm Tanıyorum” adıyla Varlık Yayınları arasından çıktı. Türkiye edebiyatının önde gelen isimlerinden Oya Baydar, kitap için yazdığı önsözde “Sanki bir köşe yazıları derlemesi değil de ırkçı milliyetçiliğe karşı, günümüzde kaleme alınmış bir aydın manifestosuydu okuduğum metin...” değerlendirmesini yapıyor.
“Irkçılığı Gördüm Tanıyorum”, Kasım 2013’ten itibaren yazılarını T24’te sürdüren Atilla Dorsay’ın yayımlanmış 58. kitabı. Kitap, Dorsay’ın, 1988 yılından itibaren medyadan siyaset ve sanata uzanan alanlarda kaleme aldığı “ırkçılık karşıtlığı” üzerine 100 yazısını bir araya getiriyor. Aynı zamanda mimar olan Atilla Dorsay, kitabının Sunuş yazısının başında, kitaba ulaşan kişisel serüveni için şunları söylüyor:
“Belki ilk gençliğimin Akademi eğitimi, bol partiler, anlık flörtler, sinema ve pop müzik tutkunluğu içinde biraz fazla ‘hafif’ geçtiği, siyasal ve toplumsal bağlanmaların, ömre damga vuran angajmanların pek izini taşımadığı söylenebilir. Ama o çılgın gençlik yıllarının geçmesiyle birlikte, bunlar hayatımda daha ciddi biçimde kök salacaktır. Sonrasında da gerek kariyerime (yani gazetecilik hayatıma), gerekse her dönemdeki yazılarıma başka türlü bir kimlik kazandıracaktır.
Bu yeni bağlantıların biri o değişmez ‘emeğe saygı’ ilkesiyse, bir diğeri de kesin, kararlı ve tutkulu bir ‘ırkçılık karşıtlığı’, hatta düşmanlığı olacaktır. Öylesine ki bu, yıllar boyu benim için, hangi gazetede yazarsam yazayım, değişmez bir leitmotiv haline gelecektir. Bu yazıları toparlamaya karar verince, özellikle 1990’lardan başlayarak ne kadar çok olduklarına, dolayısıyla bu konudaki inatçı ve ‘sebatkâr’ yanıma ben bile şaştım!..
Kitaptaki yazılarda, göreceksiniz, birçok ünlünün adı geçiyor. Yaşar Kemal, Aziz Nesin, Orhan Pamuk, Zülfü Livaneli, Demirtaş Ceyhun… Ara Güler, Hrant Dink, Fatih Akın, Ferzan Özpetek, Murat Belge ve başkaları… Meral Akşener (ama eski günlerin Akşener’i!), Yılmaz Özdil, Melih Aşık gibi adlar da var. Ve onları ilgili yazılar çerçevesinde hayli eleştirmişim!..
Ama ben kendimi bile eleştiriyorum gerektiğinde… Sonrasının Özdil’i, Aşık’ı ve de Akşener’i elbette farklı bir yerdeler. Topluma çok şey vermiş ve vermekte olarak… Ayrıca yabancılardan Charles Aznavour, Atom Egeyan, Emir Kusturica, Theo Angelopoulos da sıkça anılıyor…”
Oya Baydar: Irkçı milliyetçiliğe karşı bir aydın manifestosu
Kitap için bir önsöz kaleme alan, yazar ve T24 yorumcularından Oya Baydar’ın “Irkçı milliyetçiliğe karşı tam zamanında gelen bir kitap” başlıklı yazısından bir bölüm şöyle:
“Atilla Dorsay’ın Irkçılığı Gördüm, Tanıyorum kitabını okurken 1988’den günümüze kadar gelen yazıların tümünün bugün yazılmış gibi güncel olmasına şaşırdım. Sanki bir köşe yazıları derlemesi değil de ırkçı milliyetçiliğe karşı, günümüzde kaleme alınmış bir aydın manifestosuydu okuduğum metin... 1990’ları, 2000’leri, 2010’ları hatırladım. Yazarın ırkçı-şoven milliyetçiliğe her dönem, her koşulda tavır alışına saygı duydum; öte yandan, ülkemizdeki hâkim zihniyet olan ırkçı-milliyetçi çizginin onlarca yıl boyunca değişmemiş olduğunu düşündükçe de kederlendim. İdeolojik saplantılardan, siyasal tarafgirliğin öznel bakışından arınmış gerçek bir demokratın; ayrımcılığa, milliyetçi aşırılıklara, başka ırk ve milletleri aşağılamaya, farklı düşünenleri yıpratmaya karşı hem uyarı hem de mücadele yazıları bunlar... Mücadele dedimse, sesini fazla yükseltmeyen, dövmeye değil anlatmaya çalışan, çifte standart gözetmeyen, sözünü yumuşak bir üslupla ama cesaretle söyleyen Dorsay tarzı bir mücadele… Irkçılığı Gördüm, Tanıyorum bir yazılar derlemesinden ibaret değil; ırkçı milliyetçiliğin bütün dünyada ve ülkemizde kabardığı şu günlerde; ötekileştirme, farklı olana düşmanlık, ayrımcılık, yazarın bir virüs olarak tanımladığı faşizm ve şoven milliyetçilik konularında kendimizi sorgulamamıza da imkân veren, ‘Irksal milliyetçiliğe karşı tavır almamız’ gereğini hatırlatan, tam zamanında yayımlanmış güncel bir kitap.”
|
Atilla Dorsay kimdir?
Türkiye’nin en kıdemli sinema yazarı olan Atilla Dorsay, 17 Mart 1939’da İzmir'de doğdu. Galatasaray Lisesi'ni bitirdi.
1964 yılında Devlet Güzel Sanatlar Akademisi (Mimar Sinan Üniversitesi) Yüksek Mimarlık bölümünden mezun oldu. İki yıl sonra Cumhuriyet gazetesinde sinema üzerine yazmaya başladı ve sonra bu alanı asıl mesleği olarak seçti. Cumhuriyet’te 27 yıl boyunca yazdıktan sonra Milliyet, Yeni Yüzyıl ve Sabah’ta köşe yazıları kaleme aldı. 2013’de Emek sinemasının yıkılışını protesto için Sabah’ı ve geleneksel basını bırakarak Kasım 2013’ten itibaren bağımsız internet gazetesi T24’te yazmaya başladı. Sinema dışında yemek, şehircilik, İstanbul, yaşam kültürü üzerine yazılarını, müzik anılarını, gezi notlarını, hikâye, şiir ve fotoğraflarını kitaplaştırdı.
1985'ten itibaren TRT 2'de sinema kuşakları sundu, ayrıca TRT Radyo 3’te müzik programları yaptı. İKSV Sinema Festivali danışmanı olan Dorsay, kurucusu olduğu SİYAD’ın Onursal Başkanı.
Çeşitli ulusal ve uluslararası festival ve yarışmalarda jüri üyeliği yapan yazar, FIPRESCI- Uluslararası Sinema Yazarları Federasyonu’nun ilk Türkiye temsilcisi olan Atilla Dorsay’ın Ankara Büyülü Fener’de adını taşıyan bir sinema salonu bulunuyor.
Başlıca ödülleri
Fransa’dan Palmes Academiques- Sanat Şövalyesi Nişanı, Türk Dil Kurumu Basın Ödülü, Mannheim, İstanbul, İzmir, Antalya, Ankara, Eskişehir, Adana, Erzurum, Marmaris vb. festivalleri Emek ödülleri, TÜYAP Kitap Fuarı Yılın Yazarı ödülü (2014), İFSAK, TÜRSAK, Rotary Club, Lion’s, Altın Artemis, TROYA, ODTÜ, ENKA, Kültür Bakanlığı, İKÜ, SET, JCİ- New York, GÖZDER kurum ödülleri.
KÜNYE
Kitap: Irkçılığı Gördüm Tanıyorum Yazar: Atilla Dorsay Yayınevi: Varlık Kapak: Nazlı Ongan Tarih/Sayfa: Ocak 2022, 224 sayfa
|
TIKLAYIN: PEN, 'Ayın Kitabı'nı açıkladı: Hayatımızı aydınlatan dostumuz Atilla Dorsay'ın muhteşem kitapları
TIKLAYIN: "Çağımıza damga vurmuş, Atilla Dorsay'ın birlikte anılar edindiği 30 kadının portresi; kimler yok ki!.."
TIKLAYIN: Atilla Dorsay yazıları
İZLEYİN: Atilla Dorsay: Sinema yönetmenliği erkek uğraşı olarak kaldı