Lucas Micallef, sonunda yeniden ava çıkabiliyor. İlk kez 10 yaşında tüfeği eline alan 26 yaşındaki Micallef için bahardaki kuş avının özel bir önemi var. Çünkü ilkbahar için üveyik ve bıldırcın avı serbest bırakılmış.
Lucas'ın hızlı karar verip hemen ateş etmesi gerekiyor. Hedefi, Afrika'dan yola çıkıp Malta üzerinden Avrupa'ya göç eden vahşi kuş sürüleri. Yerli kuşlarla ise ilgilenmiyor. En iyi atış mesafesinin 25 ila 30 metre olduğunu söylüyor.
Sonra ateş ediliyor. Her yerde avcılar hareket halindeler. Üveyik avı için uygun bir gün!
Lucas, ‘‘Oldukça hızlı hareket ettiklerinden hedefi tutturmak hayli zor'' diyor, ''Genellikle bir saniyeden de az bir süreniz var. Kuşu bir kez elinizden kaçırırsanız bir diğer şansınız olmuyor.''
Bir aile geleneği
Bir çok Maltalı için kuş avı oldukça eski bir aile geleneği. Tıpkı diğer avcılar gibi Lucas da avcılığı babasından ve büyükbabasından öğrenmiş.
Bu yıl 11 bin üveyik ve 5 bin bıldırcının avlanması serbest bırakıldı. Maltalı avcılar Brüksel'de bir kez daha istisnai bir düzenleme elde etmiş oldular. Avcılar bütün bir yıl bir kuş vurmanın hayalini kuruyorlar.
Lucas bizi Malta'nın falezlerine getiriyor. Burada birçok göçmen kuş, deniz üzerinden yaptıkları yolculuktan sonra dinleniyor. Bu da kuş avcıları için eşsiz bir fırsat.
Her 50 metrede ateş etmeye hazır bir avcı oturuyor. Lucas, Michael'in yanında bir mola veriyor. Michael sadece önemli bir av tüfeği ithalatçısı değil. Bugünkü avda diğer avcılara da liderlik ediyor.
Çalılıklarda bir şeyler hareket ediyor.
Michael kardeşi Charlie'ye sesleniyor: ''Gözünüzü dört açın!'' Kimse ganimetinin elinden kayıp gitmesine izin vermek istemiyor.
Hedefi vurabilen yok... Bu kuş artık Malta'dan sapasağlam ayrılabilir.
Avcılar öğlene kadar pusuda bekliyorlar. Saat tam 1'de ise artık tüfeklerini çantalarına koymak zorundalar.
Aktivistler tepkili
Hayvan hakları koruyucuları bu süreci büyük bir dikkatle takip ediyor.
Axel Hirschfeld de her yıl göçmen kuşları mümkün olduğunca koruyabilmek amacıyla Almanya'dan buraya geliyor. Kuş Cinayetlerini Durdurma Komitesi üyesi olan aktivist Hirschfeld, ‘‘Malta avcılık açısından dünya çapında benzersiz bir durumda. Adanın büyüklüğü ve avcı sayısı göz önüne alındığında dünya çapında bu kadar fazla avcının aynı anda avlandığı bir yer daha yok. Avlanması serbest olan kuşların, koruma altındaki türler de dahil olmak üzere, adaya geldiklerinde hiç şansları kalmıyor‘‘ şeklinde konuşuyor.
Tabii bir de yasa dışı avlananlar var. Hayvan hakları koruyucuları onları da takip ediyor. Burada bir guguk kuşu buluyorlar. Aslında bu tür, koruma altındaki kuşlardan sayılıyor. Genellikle burada yalnızca av tutkusu değil, para da rol oynuyor.
Axel Hirschfeld, ‘‘Kara leylek, küçük orman kartalı ya da başka bir kartal türünü vuranlar oldukça fazla para kazanıyor. Doldurulmuş bir kartaldan binlerce euro kazanılabilecekleri bir kara borsa mevcut‘‘ diyor.
Avcıların isyanı
Lucas Micallef'e göre ise yasa dışı ateş edenler yasal avcılarla karıştırılıyorlar. Lucas, "Yasa dışı avlananlar avcı değiller; suçlular" sözleriyle tepkisini ortaya koyuyor.
Avcılar gururları zedelenmiş hissediyorlar. Nisan ayında Maltalıların çoğunluğu yapılan referandumda kuş avından yana oy kullandı. Buna rağmen neden hesap vermek zorunda kaldıklarını anlayamıyorlar.
Aldo Azzopardi, "Avcılığın yüzde 95'i zaten şansa bağlı. Ve yalnızca iki kere ateş ettikten sonra tüfeğinizi çantanıza koymak durumundasınız. Yasalar bunu emrediyor!‘" diyerek hayalkırıklığını ifade ediyor.
Lucas şimdiye kadar bir kuş bile vuramamış. Ancak o ve diğer avcılar için avcılık hedefe ulaşmaktan çok daha fazlasını ifade ediyor: ‘‘Umarım çocuklarım ve torunlarım da atalarımızın bu geleneğini devam ettirir.‘‘
Hep beraber oturup çay içmek ve bir şeyler atıştırmak da bu geleneğin bir parçası. Ancak tüfekler yine de hep atışa hazır pozisyonda.
‘‘Bu sadece bir guguk kuşu.'' Heyecan kısa sürüyor.
Bu guguk kuşu başına bir şey gelmeden adanın üzerinden uçup gidiyor. En azından bir sonraki ava kadar hayatta....