Dünya
BBC Türkçe

Avrupa nükleer savunmayı tartışıyor: Fransa ve İngiltere, ABD'ye alternatif olabilir mi?

11 Mart 2025 12:06

Güncelleme: 11 Mart 2025 12:07

ABD Başkanı Donald Trump'ın Avrupa ve NATO'ya ilişkin mesajları "nükleer şemsiye" tartışmalarını beraberinde getirdi.

Avrupa ülkeleri açıkça gelecekte Amerikan nükleer şemsiyesine güvenilip güvenilemeyeceğini tartışıyor.

Cevabı aranan soru ise ABD'nin nükleer koruma taahhüdünden cayması halinde Avrupa'nın bunu ikame edip edemeyeceği.

ABD'den yapılan açıklamalarda nükleer caydırıcılık taahhüdüne bağlılığın sürdüğü sinyalleri veriliyor.

Bununla birlikte Trump'ın öngörülemez olması ve ne olursa olsun bu taahhüde bağlı kalacağının garanti olmaması özellikle Avrupa ülkelerini yeni arayışlara itti.

Ve gözler NATO'nun ABD dışındaki iki nükleer gücü olan Fransa ve İngiltere'ye döndü.

Sayısal olarak karşılaştırıldığında Fransız ve İngiliz nükleer gücü ABD'ninkine oranla oldukça sınırlı.

Bu iki ülkenin nükleer gücü, mevcut güvenlik mimarisinde tamamlayıcı nitelikte.

Bu da ABD'nin nükleer taahhüdünden aniden vazgeçmesi halinde bu iki ülkenin uygulanabilir bir çözüm yaratmalarının pek mümkün olmayacağı yorumlarına neden oluyor.

Almanya'dan talep geldi

Avrupa'da nükleer savunmayı gündeme getiren açıklama 20 Şubat'ta kısa sürede Alman Şansölyesi olması beklenen Friedrich Merz'den geldi:

"İngilizler ve Fransızlarla, yani iki Avrupa nükleer gücüyle, nükleer paylaşım veya en azından nükleer güvenliklerinin bizim için de geçerli olup olmadığı konusunda görüşmeler yapmamız gerekiyor."

Bugüne kadar güvenlik garantileri için sadece NATO ve ABD'ye güvenen Almanya, hiçbir zaman Fransız nükleer şemsiyesinin korumasını istemedi.

Almanya'nın, İkinci Dünya Savaşı geçmişi nedeniyle nükleer silah edinmesi yasak.

Bununla birlikte NATO'nun silah paylaşımı düzenlemelerinde yer alıyor ve topraklarında Amerikan nükleer başlıkları konuşlandırılmış durumda.

Merz, İngiltere ve Fransa'yla görüşme niyetinde olsa da henüz Amerikan nükleer şemsiyesinden tamamen vazgeçmek istediğine ilişkin bir sinyal vermedi.

Macron: Stratejik tartışmayı açıyoruz

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Merz'in çağrısını yanıtsız bırakmadı.

Ülkesinin nükleer caydırıcılığını Avrupalı müttefiklere yayma fikrini, şu sözlerle duyurdu:

"Müstakbel Alman Şansölyesinin tarihi çağrısına cevaben, Avrupalı kıtasal müttefiklerimizin caydırıcılığımız yoluyla korunmasına ilişkin stratejik tartışmayı açmaya karar verdim."

Aslında Macron, Şubat 2020'de de benzer bir görüşü dile getirmiş, Fransız nükleer caydırıcılığının Avrupa boyutu üzerinde düşünmenin zamanının geldiğini söylemişti.

Avrupalı ortaklar arasında ortak nükleer tatbikatların yanı sıra stratejik bir diyalog önerisi de aynı dönemde gündeme gelmişti.

Şimdi yeni olan ise o zaman bu fikirle ilgilenmeyen Avrupa ülkelerinin bu yönde talepte bulunmaları.

Fransa nükleer gücü paylaşır mı?

Paris, başından bu yana Avrupa'nın savunma ve güvenlik mimarisini ilgilendiren kararların Avrupa dışındaki aktörler tarafından alınmaması gerektiğini savunuyor.

Fransız nükleer doktrini, cumhurbaşkanının Fransa'nın "hayati çıkarlarının" tehlikede olduğunu düşünmesi halinde büyük bir nükleer müdahale tehdidi üzerine inşa edildi.

Bu doktrin, nükleer karar alma mekanizmasının bağımsızlığını odakta tutuyor.

Yaklaşık 300 nükleer başlığa sahip olan Fransa, NATO'nun nükleer planlama grubunda yer almıyor.

Macron'un önerisi iç siyasette şimdiden ciddi eleştirilere neden olmaya başladı.

Her ne kadar nükleer gücün paylaşımından bahsedilse de sonuçta paylaşılacak bir unsur söz konusu değil.

Fransa Savunma Bakanı Sebastien Lecornu de bunun altını net şekilde çiziyor: "Cumhurbaşkanının kararına bağlı olan nükleer caydırıcılık, tasarımından, üretimine ve işletilmesine kadar Fransız ve Fransız kalacak."

Fransa açısından opsiyonlardan birinin nükleer başlık taşıyan Fransız savaş uçaklarının, düğmeye basma yetkisi Paris'te kalmak şartıyla, diğer Avrupa ülkelerinde konuşlandırılması olabileceği yorumları yapılıyor.

Fransa nükleer füzelerini dört denizaltısından fırlatma kapasitesine sahip.

Bunun yanı sıra Rafale B tipi savaş uçaklarına da nükleer başlıklı füzeler yüklenebiliyor.

İngiltere'nin gücü NATO kullanımına açık

İngiltere 1952'den bu yana nükleer güç.

Nükleer caydırıcılığını NATO'nun savunmasına tahsis etmiş durumda.

İngiltere'nin nükleer silahları zaten NATO'nun nükleer caydırıcılık kabiliyetinin bir parçası.

Politika değişikliğinin gerekip gerekmeyeceğini İngiltere'nin bu olası ortak girişimdeki kesin rolünün belirleyeceği belirtiliyor.

İngiltere'nin nükleer gücünün, Fransa'nınkinin aksine, büyük ölçüde ABD'ye bağımlı olması durumunu karmaşık hale getiriyor.

Bu bağımlılık karar mekanizmasında değil, füze teknolojisi, altyapı ve bakım alanlarında öne çıkıyor.

Nükleer başlık sayısı 250'den az olan İngiltere'nin fırlatma kapasitesi denizaltılarla sınırlı.

Polonya'dan dikkat çeken tavır

Polonya Başbakanı Donald Tusk, ülkesinin Fransız nükleer şemsiyesi aracılığıyla korunması konusunda Fransa ile ciddi bir şekilde konuştuğunu açıkladı.

Polonya nükleer silahlara erişim sağlamaya çalışacağını beyan etmiş durumda.

NATO füzelerinin kendi topraklarında konuşlandırılmasını kabul etmeye hazır olduğu da Polonya'nın mesajları arasında.

NATO, güvenlik açısından Polonya'nın birinci önceliği olmayı sürdürüyor.

Varşova, Washington'la mümkün olan en yakın ilişkinin korunmasını savunan ülkelerden.

NATO güvenliğinin temel taşı

Nükleer caydırıcılık NATO'nun güvenliğinin temel taşı ve transatlantik dayanışmasının en önemli sembollerinden.

Nükleer kapasitesinin temel amacını barışı korumak, zorlamayı önlemek ve saldırganlığı caydırmak olarak tanımlayan NATO, nükleer silahlar var olduğu sürece nükleer bir ittifak olarak kalma niyetinde.

2022'de güncellenen, İttifak'ın stratejisinin tüm boyutlarıyla kağıda döküldüğü, Stratejik Konsept'te de belirtildiği gibi NATO'nun nükleer silah kullanmak durumunda kalacağı durumlar oldukça sınırlı.

ABD tarafından sağlanan nükleer güce İttifak'ta özel bir önem veriliyor.

İngiltere ve Fransa'nun nükleer güçlerine ilişkin Stratejik Konsept'teki değerlendirme şu şekilde:

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir