Donald Trump'ın Avrupa'daki tek binası İstanbul'da. Cumhuriyetçi Parti'nin başkan adayının seçildiği takdirde Müslümanların ABD'ye girmesine izin vermeyeceği şeklindeki sözlerine sinirlenen Türk siyasetçiler ise Trump'ın adının binadan silinmesini talep ediyor.
Trump'ın İskoçya'da da bir golf sahası var. Milyarder işadamının Avrupa ile ilişkisi bu iki yatırımıyla sınırlı.
Trump'ın ‘tanrının elleriyle yarattığını' söylediği Aberdeen'deki golf kulübü yöre halkında ve hükümette tepkiyle karşılandı, hatta taraflar mahkemelik oldu. Trump vadettiği yatırımları yapmamış ve golf kulübünde çalışanların sayısı da beklentilerin gerisinde kalmıştı.
Ancak Trump bu duruma aldırmadığını haziran ayındaki ziyareti sırasında ‘İskoçya'yı işgal ve ikna ettiğini' söyleyerek belli etmişti. Amerikalı milyarder başkan adayı olarak ABD'yi de böyle kazanacağını da sözlerine eklemişti.
"Clinton devamlılık sağlar"
İskoç asıllı Alman Avrupa milletvekili David McAllister Donald Trump'ı şöyle tarif ediyor:
"Trump biz Avrupalılar açısından meçhul biri. Hakkında pek bir şey bilmiyoruz. Nasıl bir dış politika izleyeceğini kestiremiyoruz. Çünkü bu konuda fazla konuşmuyor. Ayrıntıya girdiği zaman da insana korku veren şeyler söylüyor.”
Avrupa Parlamentosu'nun ABD ile ilişkileri koordine eden komisyonunun başkanı olan McAllister, Hillary Clinton hakkında ise "Avrupa'nın eski ABD Dışişleri Bakanı'nı daha yakından tanıdığını, Demokrat Parti adayının Atlantik aşırı ilişkilerin güçlendirilmesinden yana olduğunu ve bakanlığı sırasında sık görüşme fırsatını buldukları Clinton'ın Amerikan dış politikasına devamlılık kazandıracağını" söylüyor.
Son seçime kadar bütün başkan adayları NATO'nun istikrar çapası olduğunu vurgularken Donald Trump, Kuzey Atlantik İttifakı'nın prensiplerine de çattı ve ittifakı, Avrupa'nın güvenliğin bedelini ödemesi şartıyla sürdüreceğini duyurdu. David McAllister beklentilerini şöyle çalışıyor:
"Avrupa Birliği (AB) ile ABD arasında son derece güçlü bağlar bulunuyor. Seçimi kim kazanırsa kazansın bir bu bağları daha da güçlendirmeye çalışmalıyız. İyi zamanlar gibi kötü zamanlara da hazırlıklı olmalıyız.”
"Trump Papa değil ki"
Brüksel'de öncelikle sağ popülistler arasında Trump hayranları da var. İngiliz Avrupa milletvekili Nigel Farage Trump'un seçim mitinglerine de katılıyor. Britanya'nın AB'den ayrılması için canla başla çalışan Farage bunu Britanya'nın bağımsızlığı için istediğini söylüyordu. Donald Trump gibi o da milliyetçilik unsurunu ön plana çıkarıyor.
Donald Trump'ın maço tavrıyla kadınları aşağılamasını ‘affedilebilir bir günah' sayan Farage "Hiç olmazsa Trump samimi davranıyor. Trump neyse odur. Papa olmak değil, ABD başkanlığına seçilmek istiyor. O da insan. Her insan gibi onun da kusurları olduğunu görüyoruz” demişti. Nigel Farage Amerikan ‘Fox' televizyonuna verdiği mülakatta Hillary Clinton'un ise ne gibi sırları olduğunu bilmediklerini belirtmişti.
Ayrıca Trump Britanya'nın AB'den ayrılmasını övüyor, AB'yi lüzumsuz buluyor. Almanya'yı terör ve şiddet yuvası olarak görüyor.
"Tanrı acısın"
Objektif ve nesnellikten uzak gürültülü patırtılı geçen ABD'deki seçim kampanyası tecrübeli politikacıların alışılmadık tepkilerine yol açtı.
Cumhuriyetçi adayın seçildiği takdirde Hillary Clinton'u tutuklatacağını söylediği Trump ile Clinton arasındaki ikinci açık oturumu seyreden Almanya Maliye Bakanı Wolfgang Schäuble, "Televizyonda gerçek sonrası devrin nasıl olacağını gördüm. Siyasi kararlarda bunu prensip haline getirirsek, hukuk devleti ve demokrasi açısından tanrı yardımcımız olsun” değerlendirmesinde bulunmuştu.
Yaygaracı Trump
Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier de diplomatik nezaketi bir yana bırakıp Trump'un ‘nefret vaizi' olduğu kanısında.
Steinmeier, ABD'deki siyasi sistemin hilekarlık olduğunu iddia eden Trump'ı Avrupa'nın sağ ve sol popülistleriyle aynı kefeye koyuyor. Steinmeier, seçim konuşmalarında "Trump adındaki şu yaygaracıya bakın. Bunların hepsi insanların korkularını istismar ediyor” demişti.
Nüve eksikliği
Muhafazakâr Avrupa parlamenteri David McAllister, televizyon düelloları da dahil seçim kampanyasını yakından izlemiş. McAllister, "Bence, canlı yayında konuşulanlar önemli konular değildi. Seçim tartışmalarında ciddi siyasi konuların ele alınması gerekir. Cumhuriyetçi adayın söyledikleri beni gerçekten endişelendirdi” diyor.
McAllister ticaret anlaşmaları gibi somut konularda Demokrat Parti'de himayecilik eğiliminin ağır basmasına rağmen eski ABD Dışişleri Bakanı'na daha çok güveniyor. McAllister, "Hillary Clinton ve Donald Trump'un sözlerinden Pasifik bölgesi serbest ticaret anlaşmasının Atlantik aşırı ticaret anlaşmasından daha önemli görüldüğü anlaşılıyor. Yine de ABD'nin ilk kadın başkanından bu konuda daha fazlası beklenebilir” diyor.
Resmi AB kurumlarından ABD'deki seçim kampanyasıyla ilgili açıklama gelmedi. Ancak Cumhuriyetçi adayın oldukça puan kaybetmesinin ve kendini yıpratmasının Brüksel'i rahatlattığı gözden kaçmadı. Trump'u ABD Başkanı tasavvur edebilenlerin sayısı oldukça az. Adını açıklanmasını istemeyen bir diplomat, "Trump delinin biri. Clinton da mükemmel değil ama hiç olmazsa daha güvenilir bir aday”, diyor.
© Deutsche Welle Türkçe
Bernd Riegert