Gündem

Avukat Savaş Özdağ: Kayseri Emniyet Müdürlüğü raporunun Savcılığa gönderilmesi için ısrarcı olduk, ancak istenmedi

14 Nisan 2025 07:27

Güncelleme: 14 Nisan 2025 07:37

Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ'ın iddianamesi, tutukluluğunun 78'nci gününde 9 sayfa olarak hazırlandı. 18 Nisan'da Özdağ'ın tutukluluğunun devam edip etmeyeceğine karar verilecek. İddianameye göre bir yıl yedi ay 15 günden, yedi yıl 15 güne kadar hapis cezası isteniyor. Özdağ'ın davası 18. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülecek. Mahkeme iddianameyi henüz kabul etmedi. Ümit Özdağ'ın kardeşi, avukat Savaş Özdağ, "2024 yılının 30 Haziran - 2 Temmuz tarihleri arasında Kayseri'de çıkan olaylarla Ümit Özdağ ilişkilendiriliyor. Olaylarda Ümit Hoca ya da herhangi bir Zafer Partili bulunmadı, bunu dillendirdik. Bu konuda Kayseri Emniyet Müdürlüğü'nde rapor olduğunu söyledik. Bu raporu da soruşturma dosyasında ilk tutuklamaya itiraz dilekçemizin ekinde sunduk. Dolayısıyla hem itiraz inceleyen makam, hem de soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı o raporu gördü. Raporun Savcılığa gönderilmesinin sağlanması için ısrarcı olduk. Ancak istenmedi." dedi.

Sözcü'den Saygı Öztürk, Ümit Özdağ'ın Cumhurbaşkanına hakaret suçu işlendiği iddiasıyla gözaltına alındığını hatırlatarak "Ceza Muhakemesi Kanunu'na göre, Savcılık başka bir soruşuma açmadan bu soruşma dosyasının içine bağımsız ikinci bir fiili koyamaz," dedi. Konu hakkında Öztürk'e konuşan Avukat Özdağ, şunları söyledi:

“Cumhurbaşkanına hakaret suçunun soruşturulduğu dosyaya, halkı kin ve düşmanlığa tahrikle ilgili bağımsız bir soruşturma açılmadan eklendi. Cumhurbaşkanına hakaret suçu iddiası ile ilgili gözaltı, halkı kin ve düşmanlığa tahriki dayandırılıp tutuklama yapıldı. Bu hukuksuzluğun iddianamede nasıl bir boyut kazandığına bakalım: 2024 yılının 30 Haziran - 2 Temmuz tarihleri arasında Kayseri'de çıkan olaylarla Ümit Özdağ ilişkilendiriliyor. Olaylarda Ümit Hoca ya da herhangi bir Zafer Partili bulunmadı, bunu dillendirdik. Bu konuda Kayseri Emniyet Müdürlüğü'nde rapor olduğunu söyledik. Bu raporu da soruşturma dosyasında ilk tutuklamaya itiraz dilekçemizin ekinde sunduk. Dolayısıyla hem itiraz inceleyen makam, hem de soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı o raporu gördü.

Raporun Savcılığa gönderilmesinin sağlanması için ısrarcı olduk. Ancak istenmedi. Onun üzerine, elimizdeki olaylarla ilgili resmi tutanağı Savcılığa sunduk, bunun doğruluk derecesinin araştırılması için Kayseri Emniyet Müdürlüğü'nden tutanağın istenmesinde ısrarcı olduk. 20 gün sonra olaylarla ilgili ikinci, üçüncü sınıf emniyet müdürleri, emniyet amirleri, komiser ve polislerden oluşan 12 kişinin imzalarıyla 2 Temmuz 2024 tarihinde hazırlanmış. Tutanakta hiçbir Zafer Partili ve Ümit hoca olaylarla ilişkilendirilmedi.

Oysa savcılık, tutuklamaya dayanak kılınan bir başka raporu kullanıyordu. O rapor, olaylardan 5,5 ay sonra Kayseri Güvenlik Şube'de hazırlandı ve imzasız olarak dosyaya girdi. O rapordan hareket edilip soruşma o şekilde yürütüldü. Önemli bir şey söylüyorum: Cumhuriyet savcısı, esas resmi raporu iddianameye taşımadı, tek kelime olsun olaylarla ilgili resmi tutanaktan bahsetmedi.

Bunun hukuk ve kanun nazarındaki yerini boş konuşmadığımızı ortaya koymak için söyleyeceğim: Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 160. maddesinin ikinci fıkrasına göre Cumhuriyet Savcısı, sadece şüphelinin aleyhine değil, lehine olan hususları da araştırmak zorunda. Maddenin son cümlesinde, ‘Savcının, şüphelinin haklarını korumakla da yükümlü olduğu' belirtiliyor. 170. madde var. Onun 5. fıkrasında da iddianamede şüphelinin sadece aleyhine değil, lehine olan deliller de sonuç kısmında gösterilmesi gerektiği belirtiliyor. Peki nerede Kayseri Emniyet Müdürlüğü'nün 12 imzalı olaylarla ilgili resmi tutanağı? Açıkça kanuna aykırı davranılıyor.

İddianamede, hakkında kesinleşmiş takipsizlik kararı bulunan kişi, sanki bir suçun failiymiş gibi iddianameye taşınmış ve aleyhine değerlendirmeye konu yapılmak istenmiş."

Yazının tamamı için tıklayın.


Arabanızı park ederken iki kere düşüneceksiniz