Gündem

Avukat Tokatlı: Asıl hedef Müyesser Yıldız’ın dijital arşivlerini ele geçirmek, bu ikinci Kozmik Oda olayı

18 Haziran 2020 12:05

Avukat Erhan Tokatlı, Odatv Ankara Haber Müdürü Müyesser Yıldız'ın tutuklanmasındaki asıl hedefin müvekkilinin dijital arşivlerini ele geçirmek olduğunu savundu. Tokatlı, "Bu ikinci Kozmik Oda olayıdır' diyebiliriz" değerlendirmesinde bulundu. 

‘Askeri casusluk’ iddiasıyla gözaltına alınan ve “Gizli bilgileri açıklama” suçundan tutuklanan Yıldız’la aynı gün gözaltına alınan TELE1 TV Ankara Temsilcisi İsmail Dükel ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. İki gazetecinin irtibatlı olmakla suçlandığı astsubay E.B. de tutuklanarak cezaevine gönderildi.

Yıldız’ın avukatı Erhan Tokatlı, müvekkilinin soruşturma ve tutuklama aşaması ile ilgili yazılı bir açıklama yaptı.

Soruşturma sürecinde yaşananlar sebebiyle bazı hususların kamuoyu ile paylaşılması zorunlu hale geldiğini kaydeden avukat Erhan Tokatlı, "Bilindiği gibi ilk suçlama askeri casusluktu ve yazılmayan haber ve haberlerin hesabı sorulacaktı. Ancak bunun hukukta yerinin olmadığının anlaşılması üzerine (bunu kanıtlayacak / destekleyecek bir şey olmaması üzerine) suçlama ifşaya TCK 329’a dönüştürüldü." ifadesini kullandı.

Tokatlı, "Bunun için de Müyesser Yıldız’ın şüpheli E.B. ile görüştüğü ve teknik takibin yapıldığı günlere denk gelen 3 haber son anda dosyaya koyuldu. Başlangıçtan itibaren bu haberlere odaklanılmış olsa, suçlama askeri casusluk şeklinde yöneltilirdi." yorumunda bulundu. 

Suçlama konusu haberlere herhangi bir engelleme getirilmediğini, haberlerin halen erişime açık olduğunu hatırlatan Tokatlı, açıklamasını şöyle sürdürdü:

"Dosya ne kadar boş ise, Müyesser Yıldız’ın cep telefonunda kayıtlı bulunan bazı SMS mesajlarından, soruşturma konusu ile ilgisi olmayan sorular üretilerek dosyaya bir şeyler konmaya çalışıldığını gördük.

Dikkat çekmek istediğimiz ikinci husus, diğer şüphelilerin sadece kendilerine ait olan dijital materyallerine (bilgisayar, telefon, vb.) el konulduğu halde, Müyesser Yıldız'ın evindeki kendisine ve aile fertlerinin tümünün dijital materyallerinin tamamına, kime ait olduklarına bakılmaksızın el konulmuş olmasıdır. Buradan da hedefin Müyesser Yıldız'ın dijital arşivlerini ele geçirmek olduğunu değerlendiriyoruz. Bu olay 2. Kozmik Oda olayıdır diyebiliriz.

Savcılık sorgusunda Müyesser Yıldız’a, bilgisayarında şifreli bir dosya olduğu söylendi. Yıldız, şifrelemeyi bilmediğini, bilgisayarında öyle hiçbir dosya bulunmadığını belirterek, ‘Emin misiniz? Benim değil, oğlumun bilgisayarı olmasın? O bilgisayar mühendisi’ dedi. Savcılık, Müyesser Yıldız’ın bilgisayarında bulunduğunda ısrar etti. Müyesser Yıldız, ‘Bu meseleyi netleştirelim. Hangi bilgisayarda olduğuna bir kez daha bakın. Eğer benimkinde ise kesinlikle dışarıdan yüklenmiştir’ diyerek ısrarını sürdürdü.

Müyesser Yıldız’ın ısrarı sonucunda söz konusu dosyanın hangi bilgisayarda olduğuna bakıldı ve oğlunun bilgisayarında olduğu görüldü. Bundan sonra savcılık Müyesser Yıldız’ın oğlunun tanık olarak ifadesini almak zorunda kaldı. Bu olay da soruşturmanın nasıl aceleye getirildiğinin, dosyanın dijitaller sayesinde hazırlanmaya çalışıldığının bir diğer örneğidir.

Müyesser Yıldız’ın daha gözaltındayken ve dosya hakkında kısıtlılık kararı varken İstanbul merkezli bir medya grubu ve muhabirin soruşturmaya dair birçok bilgiyi noktasına, virgülüne kadar yazdığını belirtti. Tokat açıklamasını şöyle sürdürdü:

Bu yüzden bizler, soruşturmanın İstanbul Başsavcılığı tarafından yürütüldüğünü sandık. Oysa başından beri Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütüldüğünü savcılıkta öğrendik. Bunun üzerine Müyesser Yıldız, savcıya suç olan medya organına bu sızıntının nasıl olduğunu sordu; ancak bir cevap alamadı.

Kaldı ki, o gece bir çok gazeteci sorgu zaptını istediğinde Müyesser Yıldız, ‘Biz hiçbir şey vermeyelim, bekleyelim bakalım, yine ilk önce aynı medya organında mı yayınlanacak.’ demişti; öyle de oldu. Sorgu ve tutuklama kararından sonra da, bipolar tedavisi gördüğü ortaya çıkan ve etkin pişmanlıktan yararlanmak isteyen şüpheli E.B’nin ifadeleri de yine aynı medya grubunda yayınlandı.

 Kesinlikle böyle bir husus geçmemesine rağmen ‘Müyesser Yıldız, Belgeleri Whatsapp’tan Almış’ başlığı atıldı. E.B’nin: ‘Benden istedi’ dediği; ama hiçbir şekilde Müyesser Yıldız’a ulaştırmadığı 3 belgeye bakarsak hiçbirinin devletin güvenliği ile ilgisi bulunmadığı görülecektir.  Bu şekilde soruşturmanın gizliliğinin ısrarla çiğnenmesi ve soruşturmanın yönlendirilmeye devam edilmesi, Müyesser Yıldız’ın gerçekte kimler tarafından hedef alındığını ortaya koymaktadır.

Bundan sonrasında Müyesser Yıldız’ın cep telefonundaki mesajlar, telefon numaraları ve bilgisayarında bulunan, tamamen mesleki bilgiler üzerinden yeni bir suç uydurulmasından; imajı alınmamış, hash değeri tutanakla kayda geçirilmemiş dijital verilerimize, FETÖ döneminde de örneklerini gördüğümüz gibi eklemeler yapılmasından endişe duyduğumuzu vurgulamak ilk kaygımızdır. Bu kaygımızı kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz. Bir diğer kaygımız da gözaltından kısa bir süre önce önemli bir devlet yetkilisinin twitter hesabından açıkça Müyesser Yıldız'a hakaret ederek hedef göstermesi sonrasında kendisi pek çok tehdit almıştır. Karantina süreci bittiğinde Müyesser Yıldız diğer tutuklu ya da hükümlülerle bir arada kaldığı takdirde güvenliğinin tehlikeye gireceği de bir diğer kaygımızdır."