İstanbul Avcılar’da, 7 Ekim 2016 tarihinde, kamu çalışanlarının ihraç edilmesini bildiri dağıtarak protesto eden Eğitim-Sen’lilere verilen para cezası Anayasa Mahkemesi’nden döndü. Eğitimcilerin “mal veya hizmet satmak için başkalarını rahatsız etmek” gerekçesi ile cezalandırıldığını belirleyen Yüksek Mahkeme, bunun “hükmün amacını aşan, zorlama ve öngörülemez bir yorum olduğunu” değerlendirdi.
İstanbul Avcılar’da, 7 Ekim 2016 günü 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ihraç edilen kamu çalışanları ile ilgili bildiri dağıtmak isteyen Eğitim Sen üyeleri, polis engeli ile karşılaştı. "İşimize Geleceğimize Sahip Çıkıyoruz, Bu Ağır Saldırıyı da Püskürteceğiz" başlıklı bildiriyi dağıttıkları için gözaltına alınan ve 105’er TL para cezası kesilen 11 kişi, faaliyetlerinin sendikal kapsamda olduğunu belirterek, cezaya itiraz etti.
İtirazları inceleyen Küçükçekmece 1. Sulh Ceza Hâkimliği, başvurucuların eylemini "kişilerin talebi ve istemi olmaksızın bildiri dağıtmaya çalışmak ve slogan atmak suretiyle kişilere rahatsızlık vermek" olarak değerlendirdi ve itirazları reddetti.
Bunun üzerine Eğitim Sen İstanbul 7 No’lu Şube üyesi 11 kişi, konuyu Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı.
11 kişi, yaptıkları başvuruda; eylemleri nedeniyle kanuni bir dayanağı olmaksızın idari para cezası ile cezalandırılmaları nedeniyle “ifade ve örgütlenme özgürlüklerini”, yerel mahkeme kararlarının gerekçe içermemesi nedeniyle de “adil yargılanma hakkı” kapsamında “gerekçeli karar haklarının” ihlal edildiğinin belirlenmesini talep etti.
Para cezasının 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 37. maddesinde yer alan "mal veya hizmet satmak için başkalarını rahatsız etmek" hükmü esas alınarak verildiğine dikkat çeken Yüksek Mahkeme, 30 Haziran 2021 tarihinde verdiği kararında; eylemin “mal ve hizmet satmak” olarak nitelenemeyeceğini, sadece “rahatsız etmek” kısmının kapsamında yer aldığını vurguladı. Anayasa Mahkemesi kararında, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Buna göre uygulanan kuralın bütünlüğü bozulmak suretiyle içeriğindeki bir cümle getiriliş amacından radikal biçimde farklı bir yoruma tabi tutulmuş ve ayrı bir suç ihdas edildiği değerlendirilmiştir. Anayasa Mahkemesi’ne göre bu şekilde bir cezalandırmada, bireylerin hukuki yardım almak suretiyle dahi hangi eylem ve kusurların kendilerine atfedilebileceğini, suçlu duruma düşebileceklerini bilebilmeleri mümkün değildir. Sonuç olarak kamu makamlarının söz konusu yorumunun anılan hükmün amacını aşan zorlama ve öngörülemez bir yorum olduğu kanaatine ulaşılmıştır. (…) Mahkemenin bildiri dağıtmayı ve slogan atmayı bu madde kapsamında değerlendirmesinin maddenin özüyle çelişen ve öngörülemez bir yorum olduğu açıktır. Ortaya çıkan bu sonuç Anayasa'nın 38. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen suç ve cezaların kanuniliği ilkesi ile bağdaşmamaktadır."
"Suç ve cezaların kanuniliği ilkesinin ihlal edildiğine" hükmeden Yüksek Mahkeme, kararın bir örneğinin yeniden yargılama için Küçükçekmece 1. Sulh Ceza Hâkimliği'ne gönderilmesine karar verdi.