Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, şike davasına ilişkin, "Bazı evrakların, dökümanların savcılık aşamasında bazı savcılar tarafından sümenaltı edildiği söyleniyor. İlgili tapelerin hepsi kayıtlardan silinmiş" dedi.
Habertürk'ten Meriç Müldür'e konuşan Yıldırım Yargıtay kararı sonrası cezaevine girip girmeyeceği konusunda, "Ümidim arttı veya artmadı demeyeyim de Türkiye’de konjonktür her gün değişiyor. Bu doğrultuda da hukukçular, çevremizdeki insanlar ümit verici konuşuyorlar" ifadesini kullandı.
İşte Fenerbahçe Başkanı'nın konuşmasından öne çıkan satırbaşları:
Her sabah polis gelip alacak düşüncesiyle yaşamak psikolojinizi nasıl etkiliyor?
“Benim psikolojimi Fenerbahçe’nin başarıları ve başarısızlıklarından başka hiçbir şey etkileyemez. Ben hep aynı şeyi söyledim. Korkaklar her gün, cesurlar bir gün ölür. Ve ben Fenerbahçe’nin başkanı olarak Fenerbahçe’ye ve büyük Fenerbahçe taraftarına yakışır bir şekilde yaşadım. Tavizsiz ve onurluca yaşadım her zaman , bundan sonra da böyle yaşayacağımdan kimsenin şüphesi olmasın.."
Halkbank eski Genel Müdürü Süleyman Arslan “Telefon kayıtları tek başına delil olamaz. Teknik takipte tesadüfi elde edilen deliller hukuka aykırıdır” gerekçesiyle tahliye edildi. Yorumunuz.
“Bir yerdeki adaletsizlik her yerdeki adaletsizliktir. O yüzden konu insan hakları, adil yargılanma ve bireylerin devlet karşısındaki anayasal hakları olduğu zaman her şeyi bir kenara bırakmamız gerekir. Şahsi görüşlerimiz ya da yaşam şeklimizin bu unsurlarla örtüşüp örtüşmemesi abesle iştigaldir. Halk Bankası Genel Müdürü’ne yapılan doğru tesbitin tüm Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları için yapılması gereklidir. Devlet ancak bu şekilde saygınlığını korur. İnsanların savunmalarını dahi almadan olayları açıklamalarına dahi izin verilmeden operasyonlara şike, yolsuzluk, darbe gibi isimler koyarak algı yaratma metodunu artık terk etme zamanı gelmiştir. Mahkeme kararlarını kenar süsü yapan polis operasyonları ve bu polislerin hazırladığı iddianamelerle açılan davalar artık tarih olmalıdır. İnsanlar ifadeleri bile alınmadan savunmaları alınmadan tutuklanmamalıdır. Gözaltına alındıkları ilk gün mahkum ilan edilmemelidirler. Bu kim için uygulanırsa uygulansın kabulümüzdür.”
Mustafa Kemal’in askerleriyiz tezahüratı nedeniyle ceza bekliyor musunuz?
“Şimdi yine ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz” tezahüratı yüzünden Disiplin Kurulu’na sevk edilmişiz. ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ diye bağırıldığı raporda var. Bari rapordan çıkarın öyle sevkedin. Rapora bunu niye yazıyorsunuz? Türkiye’de, bu cumhuriyette ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ demek suç mu? Suç mu olacak? Böyle saçmalık olur mu? Bunların hepsinin sıkıntıları sonunda siyasete gidiyor, hükümete gidiyor. Alt kademelerdeki adamlar bunları yapmasınlar. Gereksiz yere bunları büyütüyorlar ondan sonra da siyaset zarar görüyor. Sanki siyaset talimat verdi pozisyonuna geliyor olay. Yanlış. İnsanın sana tepkisi mi var. Bırak tepkisini koysun. Ondan sonra biter zaten bu iş. 34. dakika bak bitmiş Beşiktaş maçlarında, bağırmıyorlar. Yarın bizimkiler de bağırmaz. Maalesef alttakiler marifet zannediyor, yardakçılık yapacağız diye yapıyorlar.”
'İnsanlar çürürken kendimi konuşmam'
Fransa dönüşü yeniden cezaevine gireceğinizden neredeyse emindiniz. Yine aynı görüşte misiniz? Yoksa ümidiniz biraz olsun arttı mı?
“Öncelikle benim hapse girip girmemem çok önemli değil. Kaldı ki yeniden yargılanmam da önemli değil. Önemli olan Fenerbahçe’nin özelinde tüm Türkiye’nin ve bu hukuk terörüne uğrayan herkesin adil yargılanma hakkından faydalanabilmesidir. Ülkemizin artık yeniden normalleşmesi, bireylerin devletine ve adaletine güven duyduğu bir toplumun yeniden inşaa edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Kısacası söz konusu ülkemiz ve Fenerbahçe ise gerisi teferruattır. Hele hele bu hedefler ortada dururken, onca insan hapislerde çürürken Aziz Yıldırım hakkında konuşmak benim ajandamda yer almaz. Ümidim arttı veya artmadı demeyeyim de Türkiye’de konjonktür her gün değişiyor. Bu doğrultuda da hukukçular, çevremizdeki insanlar ümit verici konuşuyorlar. Benim bildiğim bir şey yok ama onların söyledikleri doğrultusunda bugün daha ümitliyim.”
'Tapelerden çoğu silinmiş'
Şike soruşturmasındaki bazı tapelerin kaybolduğundan dert yanıyorsunuz. Nerede o tapeler?
“Kayıp. Fezlekede, ‘ Trabzonspor yöneticilerinin yapmış oldukları şike ve teşviği önlemek için Fenerbahçeliler çalışma başlatmıştır’ diye yazıyor. O zaman senin elinde bir şeyler olması lazım ki bu ifadeyi yazabilesin. Nerede o zaman bunlar? Neye dayanarak yazdınız? Bunlar ortada yoksa durum çok vahim. Bazı evrakların, dökümanların savcılık aşamasında bazı savcılar tarafından sümenaltı edildiği söyleniyor. İlgili tapelerin hepsi kayıtlardan silinmiş. Araştırıyoruz, ‘Yok’ diyorlar. Her şey düzmece. İftira üzerine yok etme operasyonudur bu. Emenike’nin para sayma görüntüleri nerede? Çıkarsınlar da bir görelim artık.”
Yargıtay’ın onama kararını Fransa’da tatildeyken duydunuz. İlk tepkiniz ne oldu?
“3 Temmuz’dan bu yana benim ve ailemin yaşadığı süreç gözönüne alınırsa artık yaşanan hiçbir şeyin sürpriz olmadığını görmek ve söylemek sanırım yanlış olmaz.”
'TFF'yi Demirören yönetmiyor'
Tüm yaşadıklarınızı değerlendirdiğinizde olay bu noktaya gelmeyebilir miydi?
“Elbette. Bir kere Türkiye’de her konuda baskı var. Her türlü kurumda var. Bu baskıları da bazen insanlar kendileri yaratıyor, kendi adına görev görüyor. Bir şey isteyen yok belki ama kendisi birilerine, bir yerlere yaranmak için o baskıyı kendi kendine yaratıyor. Bugün federasyonun içinde bulunduğu durum gibi. TFF’de hem disiplin hem de tahkim kurullarının acilen değişmesi lazım. Çünkü buradaki kişilerin hepsi birilerinin adamı. Mehmet Ali beyin istifasından sonra Yıldırım bey (Demirören) kurullara pek dokunmamış anladığım kadarıyla. Aynı kişiler daha önce de vardı. O şunun, bu bunun adamı. Ben bunu yüzlerine anlattım. Yıldırım beye de Ufuk Özerten’e de söyledim.
F.Bahçeli Avukutlar Derneği’nin düzenlediği yürüyüş büyük ilgi gördü. Yürüyüşte G.Saraylı ve Beşiktaşlılar’ın da olması sevindirici miydi?
“Diğer takımlar da vardı. Sakarya, Bursa, Karşıyaka vardı. Herkese sonsuz teşekkür ediyoruz. Çünkü bu Fenerbahçe yürüyüşü değil adalet yürüyüşüydü. ÖYM’lerde yargılanan herkesin yürüyüşüydü. Onların aileleri de vardı. Toplum olarak herkes tepkisini gösterdi. Fenerbahçeli avukatlara da teşekkür ediyoruz. İnsanlar adalete ihtiyaç duyuyorlar. Yargının doğru uygulanmasını istiyorlar.”
'Polis duyarlı olursa burun kanamaz'
Yürüyüşe katılım gerçekten de 400- 500 bini buldu mu, abartılıyor mu?
“Emniyetin açıkladığına göre 300 binin üzerinde. Ama bence 500 bin kişi vardı. Konvoyun bir ucu Küçükyalı’daydı, bir ucu Göztepe’nin ilerisinde. Önemli olan olay çıkmaması. Bunun sebebi de hiç kimsenin halka müdahale etmemesidir. İsteyen istediğini söyledi. Bağırdı, çağırdı, deşarj oldu. Kendi düşüncelerini, görmek istediklerini söyledi. Polisten tepki olmayınca da olay çıkmadı. Emniyeti de duyarlı davrandığı için tebrik etmek lazım. Demek ki statlarda veya toplumsal hareketlerde polisin böyle durması halinde Türkiye’de herkes saygılı olarak yürüyüşünü yapar, kimsenin de burnu bile kanamaz.”