Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Özel Kalem Müdürü Murat Çeliker, İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in “Kaset iddiasıyla ilgili sesimi yükselttiğimde Devlet Bahçeli’nin özel kalemi bir arkadaşımı arayıp, ‘Çok bağırıp çağırmasın, kampanyamızın ve projelerimizin önüne geçiyor" iddiasına yanıt verdi. Çeliker, Bahçeli adına Akşener'i aradığını anlatarak, "İşin doğrusu kendisinin öne sürdüğü şekilde yaşanmamıştır" ifadesini öne sürdü.
Özel Kalem Müdürlüğü makamını "sır kâtipliği" ifadesiyle tanımlayan Çeliker, MHP kanalıyla Akşener'in iddialarına yanıt verdi.
Akşener bugünkü grup toplantısında, kaset iddialarının yaşandığı süreci şu sözlerle anlatmıştı:
"Şimdi, kendi hayatımdan beş yıldır yaşadığım bazı konuları sizinle paylaşmak istiyorum. 7 Haziran 2015 seçimleri damadın kardeşinin yönettiği, Erdoğan’ın sahibi olduğu söylenen TV kanalında 'Bir kadına yakışmayacak hareketlerinin bulunduğu bir kaset duyumu var' dendi. Kelimeler aynen böyle. Elbette kadınlar beni anlayacaktır. Lütfi Bey arayıp bildirdi bana. Önce bütün vücudum uyuştu. Sonra acaba bir hata mı var diye baktım. Ve 45 dakika kendimi bilemedim. Dişlerim takır takır vurdu. Saklanmak istedim. Sonra kalktım, Allah’ım yardım et dedim."
"İnsanlar aradı, beşinci gün Bahçeli birini gönderdi ve dedi ki kasetlerle ilgili arkadaşlarımıza yönelik yapılan o kumpasların ödedik. 'Kendini üzmesin, kaseti olsa ne gam, onunla yolları ayırmayacağız.' Eşimin yanında bu cümle ile karşılaştım. Ben mücadeleye devam ettim. Bugün aramızda bulunan ve kendisini Sayın Bahçeli’nin arayıp 'Bu kadar bağırıp çağırmasın kampanyamızın projelerini örtüyor' denilerek uyarıldım. Arkasından sistem yürüdü ama çok genç kadınlardan müthiş hikâyeler dinledim. O mobbinge uğrayan, sözlü ve fiziksel tacize uğrayan o kadınlar için sonuna kadar devam ettim. Bir kadın hâkim Erdoğan’dan korktuğu için bu üç itirafçıya beraat verdi. Sayın Erdoğan sizin iktidarınızda ailenizdeki her kadın ve Türkiye’de yaşayan her kadın için birinden duydum, bir kadına yakışmayacak hareketleri bulunan kaseti var demek serbest kaldı. Övünün! Sonra 1 Kasım seçimleri oldu. Sonra biz Sayın Özdağ, Aydın, Oğan bir yola çıktık. İmza toplayarak demokrasi mücadelesi bir kongre talebiyle yola çıktık. Bütün erkek arkadaşlarımıza çok çirkin iftiralar atıldı, biliyorum. Ama sadece bana cinsiyetim üzerinden, kadın olduğum için çok çirkin şeyler yapıldı. Bir arkadaşımızı Sayın Bahçeli çağırdı, evimin önünde çekilmiş bir fotoğrafı gösterdi, 01 plakalı bir otomobil ile beni her türlü izlettiğini söyledi, arkasından terbiyemin müsaade etmediği bir söz söyledi. Arkasından 19 Haziran Kongresi oldu. Torunumun gayri meşru olduğunu yazdı. Ve ben bu işi de hukuki olarak çok sıkı takip ettim. Sayın Erdoğan devri iktidarınızda polisleriniz IP numarasını bulamadılar, IP numarasını bulacak imkânlarının olmadığını söylediler. Bugün artık canı isteyenin 9 aylık bebeğe 'gayri meşru' demesini serbest bıraktınız. Övünün!"
Sır kâtibinden yanıt
Çeliker, Akşener'in bu ifadelerine yanıt verdi. Çeliker'in açıklaması aynen şöyle:
"Bu iddialar tarafıma mecbur kaldığım bir cevap hakkının doğmasına neden olmuştur. İşin doğrusu kendisinin öne sürdüğü şekilde yaşanmamıştır.
Ayrıca başka konularda da doğruları konuşmak ve tartışmak isterse, tercih edecekleri herhangi bir mecrada gerçekleri ortaya çıkarmak adına kendilerini kamuoyu ile paylaşmaya davet ediyorum.
Söz konusu olay bir televizyon programında moderatör ve konukları arasında ortaya atılmıştır. Bunun üzerine kendisinin konuyla ilgili yapmış olduğu açıklamalar medyada geniş yer bulmuştur.
13 Mayıs 2015 günü saat 18.00’de yapacağımız Tokat Mitingi öncesi konakladığımız otelde kendisi ile ilgili konu televizyon haberlerinde yer bulunca Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli şahsıma şu ifadeleri kullanmıştır: “Kendisi bir hanımefendi olması hasebiyle ailesine sevenlerine ve camiamıza çok ağır gelen bir tartışma olmuştur. Böyle hassas bir konunun sürekli gündemde kalmasını ahlaki ve vicdani açıdan doğru bulmuyorum. Bununla ilgili gerekli yasal sürecin hızlı bir şekilde işletilmesi için ne gerekiyorsa yapılmalıdır”. Bu sözlerin ardından da, “Hanımefendiyi arayın, bu söylediklerimi iletin sonra da telefonu bana verin kendisiyle konuşup moral vereyim” demiştir.
Bunun üzerine Sayın Genel Başkanımızın talimatları doğrultusunda kendisini aynı gün saat 17.05 de aradım ancak telefonuma cevap vermedi. Saat 17.15 gibi kendisi şahsıma geri döndü, “Muratcığım beni aramışsın” hitabıyla karşılıklı hal hatır soruldu. Sayın Genel Başkanımızın ifade ettiği hususları kendisine aktardıktan sonra , “Uygunsanız Sayın Genel Başkanımız şahsınızla telefonda konuşmak istiyor” dedim. Kendisi de, “Gelen bu telefon kadar hiçbir şeyin önemli olmadığını” ifade ederek “Memnuniyetle görüşmek isterim Sayın Genel Başkanımızla” dedi. Telefonu takdim ettiğim Sayın Genel Başkanımız da kendisine “Üzülmemesi gerektiğini, her şeyin üstesinden gelineceğini, bu konularla ilgili çok gündemde olmanın yararlı olmadığını” belirtmiş ve “Ailenizi ve kendinizi üzmeyin, önemli olan budur. Biz sizin yanınızdayız” diyerek görüşmeyi sonlandırmıştır.
Gerçekler bundan ibarettir. Kamuoyunun vicdanına kendisinin de ahlakına emanet ediyorum."