05 Kasım 2024 10:26
T24 Haber Merkezi
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, PKK lideri Abdullah Öcalan'a yaptığı "ihanet ve bölücülüğün çıkmaz sokak olduğunu söyleyecekse DEM grubuna gelsin, umut hakkından istifade etsin" sözlerini yineledi. Bahçeli, "Sözümün arkasındayım ve teklifimde ısrarlıyım" dedi.
Geçen ay Meclis açılışında DEDM Partililerle tokalaşan ve ardından PKK lideriÖcalan'a "Meclis'te silahları bırakacaklarını" söyleyeceği bir konuşma yapması buna karşılık umut hakkından faydalanması önerisinde bulunan MHP liderinin, dün DEM Partili Mardin, Batman ve Halfeti belediyelerine kayyım atanmasının ardından yapacağı açıklamlar merakla bekleniyordu.
MHP liderinin grup toplantısı konuşmasının merkezinde DEM Parti, terör ve kayyımlar vardı.
“Emperyalizmin şu anki uşakları Kürt kimliği anayasal statü özerklik federasyon ana dilde eğitim ve savunma hakları konularında ortalığı ayağa kaldırmaktadır. Bunlar açıkça Türkiye’yi Türk milletini bölmeye ve parçalamaya dönük hamlelerdir ki böyle bir şeyi hoş görmemiz eşyanın tabiatına aykırıdır” diye konuşan Bahçeli, “Türkiye'de Kürt sorunu yoktur. Sözde Kürt sorunu emperyalistlerin tuzağıdır” dedi.
CHP’li Esenyurt Belediyesi’nin ardından DEM Partili Mardin, Batman ve Halfeti belediyelerine kayyım atanması için de “Milli iradenin inkarı ile ilişkili değil, söz konusu belediye başkanlarının terör örgütüyle illiyet bağlarından dolayıdır” diyen MHP lideri, CHP'yi suçladı. Görevden alınan Ahmet Türk’ün istismar edildiğini söyleyen Bahçeli, "İmralı’yla dem Parti arasına çomak sokma sinsilikleri CHP’nin başını çektiği kara kampanyanın dış bağlantılı mahsulüdür" ifadelerini kullandı. “CHP ile PKK’yı birbirine karıştırıyoruz” diyen Bahçeli, Ana muhalefet partisi CHP lideri Özgür Özel’e “Ateş olsan cürmün kadar yer yakarsın. Ucuz numaraları bırakmalısın ayağını denk almalısın. Aklını başına al” diye seslendi.
Bahçeli, "CHP’nin başını çektiği nifak siyasetinin gideceği bir yer yoktur. Terör dilinin, bölücü dayatmanın, Kandil provokasyonlarının, sokağı adres gösteren şeytanlıkların sonu ve sonucu olmayacaktır. Belediye başkanları ya adam gibi görevlerini yapacaklar, ya da Türk devletinin hukuk sınırları içinde aldığı meşru ve haklı tasarruflara katlanacaklardır. Devlet seyreder, görmüyor derler; devlet durup bekler, ihmal ettiğini düşünürler; devlet uyur gibi yapar, zaafa uğradığını ileri sürerler; ancak öyle bir zaman gelir ki, muktedirliğini cümle aleme hükümran vasfıyla ispat eder, hıyanetin başına da dünyayı yıkar" diye konuştu.
Öte yandan Bahçeli, devlette devamlılık ve siyasette istikrar için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın tek seçenek olduğunu vurguladı; “Eğer terör hayatımızdan sökülüp atılırsa, enflasyon canavarına darbe inerse, sayın Erdoğan'ın bir kez daha seçilmesi doğal ve doğru bir tercih değil midir? Bu kapsamda lazım gelen anayasal düzenlemeyi yapmak önümüzdeki görevler arasında olmayacak mıdır? Devlette devamlılık, siyasette istikrar, Türkiye Yüzyılının inşası için Sayın Recep Tayyip Erdoğan güvencedir, milletin sevdalısıdır, tecrübesiyle ve birikimiyle bize göre tek seçenektir."
TIKLAYIN - Esenyurt'tan sonra Mardin, Batman ve Halfeti'ye de kayyım atandı!
Partisinin grup toplantısında konuşan Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Türkiye Cumhuriyeti'nin yüz yılı geride kalmış yeni bir yüz yıla girilmiştir. Tecrübelerimiz ışığında cumhuriyetin yeni yüzyılını heba etmemek için çalışmakta kararlılıktayız.
"Hiçbir soruya kolay cevaplar aramıyoruz. Kolaycı yaklaşım içinde koşmuyoruz. Her şeyden önce Türkiye demekten asla vazgeçmiyoruz. Günübirlik siyasi hesaplarda değiliz. Bizim için milletin huzuru refahı her şeyden önce gelmekte. Milletin desteği olmadan hiçbir siyasi hesap başarıya ulaşamaz. En büyük arzumuz milletimizi layık olduğu açıdan temsil edebilmek, gelişmişlik seviyesine çıkarmaktır.
"Bazı siyasi fosiller gibi günlük ve güdük söylemlere kapılıp karanlık lobilerin eline düşemeyiz. Geçeceği köprüyü yıkanlara, kavak ağacında balina arayanlara benzeyemeyiz. Biz MHP'yiz. Biz Cumhur ile cumhuriyeti kaynaştıran, geçmiş ile geleceği kaynaştıran Cumhur İttifakı'yız. Yolculuğumuz Birlikte Hilal'e Doğru'dur.
"Önemli olan akıl sahibi olmak değil aklın doğru zamanda ve doğru yerde kullanılmasıdır. Akıl hazır olmayınca gözün görmesi mümkün değildir. Ortak aklı çalıştıramamış ortak payda kuramamış ortak bir geleceğin rotasına girememiş toplumların mukadder bir neticedir.
“Lütfen dikkat buyurunuz hepimiz diyorum milletin hiçbir ferdini anasının dili kökeni ve yöresi ne olursa olsun hiç kimseyi ayırmıyor ayrıştırmıyor ve öteki görmüyorum. 185 yıl içinde 6 dönüm noktasının varlığı herkesçe az çok malumdur. Türkiye cumhuriyetinin 100 yıllık mazisinde de 3 stratejik evre bulunmaktadır; tek parti dönemi, çok partili hayat, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemidir. 29 Ekim 2023’ten 2123’e kadar geçecek olan önümüzdeki 100 yıllık zaman diliminde ise altı çizilmesi gereken tarihi eşikleri şu başlıklar altında toplayabiliriz; ilk olarak 2053 İstanbul fethinin yıl dönümüdür, hedefimiz bu tarihte süper güç Türkiye’nin tezahür etmesidir. İkincisi Malazgirt zaferinin yıl dönümünde Türk İslam coğrafyasında birliğin ve beraberliğin sınırlarından taşarak pınarlaşmasıdır.Üçüncü olarak, 2077 Anadolu’da kurulan ilk Türk devletinin 1000. yıl dönümüdür. Anadolu Selçuklu Devleti’nden Türkiye Cumhuriyeti’ne ulaşan bin yıllık devlet müktesebatının gelecek bin yıllara ulaşması hususunda 2077 kilit mahiyettedir. Dördüncü olarak, 9 Temmuz 2118 Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne resmen geçişin yüzüncü yıl dönümüdür. Sistem sorunlarından tamamen kurtulmuş, halk iradesinin ivmesiyle kurumsallaşıp köklü birikime dayanmış, aynı zamanda dünya çapında örnek gösterilen yönetim hayatımızla Türkiye Cumhuriyeti ve gelecek nesiller çok daha huzurlu, çok daha güvenli, çok daha rahat bir hale geleceklerdir. Beşinci olarak da, 29 Ekim 2123’tür ki, bu tarih Cumhuriyet’in 200. yıl dönümüdür. Önümüzdeki yüz yıllık takvim işlemeye başlamıştır. Zaman Türk ve Türkiye Yüzyılı zamanıdır.
"Milli beraberlik ve kardeşlik mirasını yağmalamak için kuyruğa girenlere göz yummak akıl karı mıdır? Çekildiğimiz tüm coğrafyalar çatışmalarla boğuşurken içimizi karıştırmaya niyet eden iç ve dış ihanetin çıban başlarını nasıl yok sayalım? Basiretimiz bağlandı mı diyelim? Duymadık görmedik bahanelerini mi sıralayalım. Türk’ü Kürt’e, Kürt’ü Türk’e kırdırmaya, milleti etnik kabilelere ayırmaya, Anadolu’yu mozaik cehennemine dönüştürmek için fırsat kollayan alçaklara sesimiz çıkmasın mı? Bağımsızlığımızın çiğnenmesine tepkisiz mi kalalım. Gözünü kulağını yarın yapılacak ABD seçimlerine devirenler acaba nasıl çıkar devşiririz çetelesi tutanlara, Türk milletinin ve Türk devletinin hakimiyet sınırlarını gevşetmek için pusuya yatanlar unutmasınlar ki en büyük gücümüz çelik gibi sağlam milli birliğimizdir, bu birliği yıkış geçmeyi amaçlayanın sonu da yalnızca mezarlıktır.
"Tekrar söylüyorum; Türk ve Türkiye Yüzyılında terörün kökü kazınacaktır. Kürt kardeşlerimizle tek yüreğiz, bölücü teröre karşı aynı cephedeyiz. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan teröristbaşı, terörün bittiğini, PKK’nın lağvedildiğini, ihanet ve bölücülüğün çıkmaz sokak olduğunu söyleyecekse, haydi DEM grubuna gelsin, bunları teker teker söylesin, ak koyun kara koyun ortaya çıksın, umut hakkından da istifade etsin. Sözümün arkasındayım ve teklifimde ısrarlıyım. Tabular kalktıkça, ezberler bozuldukça, statüko delindikçe, insanlar birbirine dürüst davrandıkça, içlerinden geçeni özgürce söyledikçe, bir anlaşma ve mutabakat noktasından diğerine küçük adımlarla ilerlemek daha kolaydır. Anlaşmazlıkların çözümü milli nitelikli kapsayıcı bir düşünce biçimi oluşturmaktan, sorunlara başka türlü bakmaktan, yapıcı, sahici, olgun ve ikna edici tavır almaktan geçmektedir. Karmaşa çoğaldıkça, kıvrılıp içinden geçebileceğimiz çatlaklar da çoğalacaktır. İnancım odur ki, çekilen kahırlardan nice lütuflar doğacaktır.
"Çatışmaya ve yok etmeye değil anlamaya ve bir arada yaşamaya dönük bir strateji geliştirmekten ve bu suretle inisiyatif üstlenmekten çekinmemeliyiz. Politik düzeydeki bir hatayı strateji düzeltemez. Dünya politikasının esasları görülebilen geleceğin güç odaklarına bunların coğrafi konumlarına hedef ve niyetlerine göre belirlenmekledir. Bütün stratejik değerlendirmeler tehdit algılarının düzeyiyle alakalıdır. Coğrafya tehditlerin son aşamasıdır. Türkiye’miz küresel güçlerin politik amaçlarının güzergâhı bazen hedefi bazen de hareket noktası üzerindedir. Coğrafyamız asırlardan beri savaşların çekim merkezidir. Çok yönlü çok seçenekli uzun dönemli ve kademelendirilmiş politikalarla vatanı müdafaa etmeliyiz. Milletin bekanı vatanın ferahı için dürüst cesur kucaklayıcı hamlelere ihtiyaç vardır.
"Devletin bekası, milletin refahı, vatanın ferahı için dürüst, cesur, kucaklayıcı hamlelere ihtiyaç vardır. Özün kabuk tarafından esir alınmasına, mananın yerine boş lafların geçmesine, fiktif yaklaşımların anlık hırslarla öne çıkmasına tamam demek milli geleceğimizi riske atmakla eşdeğerdir. Analitik, ahlaki, akli ve empatik kavrayışla, basiretsiz ve isabetsiz telkinlere, yuvarlak ve yıkıcı ifadelere, olay ve olgularla bağdaşmayan aşırı isteklere kapalı durarak bin yıllık kardeşliğimizi pekiştirmeliyiz. Yeni oyuncuların, değişen dengelerin, yükselen güçlerin, karmaşıklaşan ve kaos üreten bölgesel ve küresel denklemin orta yerinde Türkiye’yi fırtınalardan muhafaza etmek boynumuzun borcudur. Hamd olsun, nice saldırı ve sarsıntılara rağmen Türk milletinin tesanüt ve vahdeti bugüne kadar kırılamamış, bundan sonra da kırılamayacaktır. Türk milletinin vedanamesini yazmak ve ilan etmek için çevremizde hazırlık içinde olanlara aynı safta toplanarak cevap vermek milli namus meselesidir. Sefaletin doruk noktası bir başkasının iradesine bağımlı olmaktır. Milletimiz esaret ve bağımlılığı tarih boyunca reddetmiştir. Kürtlerle kucaklaşma asıldır, terörle mücadele esastır; silahlı eşkıyayı temizlemek kaçınılmazdır, siyasette uzlaşmak ortak yararımızadır. Kürt kardeşlerimizle aramıza hiçbir mihrak giremez. Kürt kardeşlerimizi Türk milletinden ayrıştırmaya hiçbir şerefsizin eylem ve provokasyonu kafi gelemez.
"Kürt kardeşlerimizle aramızda hiçbir mihrak giremez, Kürt kardeşlerimizi Türk milletinden ayrıştırmaya hiçbir şerefsizin provokasyonu kâfi gelemez. TUSAŞ saldırısı Türkiye’ye yapılmıştır. TUSAŞ saldırısı Türk milletini hedef almıştır. Teröre tolerans sıfırdır. Terör örgütünün ürediği neresi varsa orası meşru hedeftir. Kürtler başka terör örgütü başkadır. İkisini birbirine karıştırmak en vahim cinayettir. Kürtler kardeşimizdir. Milletimizin eşit mensuplarıdır. DEM Parti de kararını derhal netleştirmeli, silahla siyaset arasında gelgitli tutumundan uzaklaştırmalı, nerede durduğunu terörle arasına aklın duvarlar örüp örmeyeceği muammasını açıklığa kavuşturmalıdır.
"Hiç kimse karnından konuşmasın sahte efelenmelere sapmasın bunlar kuru sıkı atmasın ederinin ve ciğerinin kaç okka olduğunu çok iyi bildiklerimiz fason meydan okumalara hiç mi hiç. heves etmesin. Beyler siz giderken biz geliyorduk. hangi ara bu denli mankurtlaştınız! Bize milliyetçilik dersi verenlerin ganimet avında ansızın av olacaklarını hafıza kayıtlarından çıkarmamaları tavsiyemdir. bizimle vatanseverlik hususunda tartıya çıkmaya yüzleri olmayanların düne kadar 6'lı masada kimlerle nasıl can ciğer kuzu sarması halinde bulunduklarını iş birliği yaparak nası DEM'lendiklerini, PKK'ya nasıl SELAM saldıklarını unuttuğumuzu mu sanıyorlar?
"Diyorlar ki, yeni anayasa hazırlık süreci için tahkimat yapıyormuşuz. Diyorlar ki, Sayın Cumhurbaşkanımızı bir kez daha seçtirmek için yol arıyormuşuz. Bizim evvela hedefimiz yeni yüzyılda terör kamburundan kurtulmaktır. Huzurlu ve mutlu bir millet varlığını temin etmektir. Aklında hala soru işareti olanlar varsa, son tahlilde diyeceğim de şudur: Eğer terör hayatımızdan sökülüp atılırsa, Eğer enflasyon canavarına kesif bir darbe indirilirse, Türkiye siyasi ve ekonomik istikrarın zirvesine çıkarsa, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın bir kez daha seçilmesi doğal ve doğru bir tercih değil midir?
Bu kapsamda lazım gelen anayasal düzenlemeyi yapmak önümüzdeki görevler arasında olmayacak mıdır? Devlette devamlılık, siyasette istikrar, Türkiye Yüzyılının inşası için Sayın Recep Tayyip Erdoğan güvencedir, milletin sevdalısıdır, tecrübesiyle ve birikimiyle bize göre tek seçenektir.
"Muhalefetin ve bölücü zihniyetin bu eksende ürettiği laçkalaşmış yuvarlak çözüm önerileri mahut bariz gerçeği asla değiştiremeyecektir. Biz beraberce yurdumuzu alçakları uğratmadık biz beraberce hayasız akınlara gövdemizi siper ettik, topraklarımızın bağında insanımızın gözyaşlarında beraberde vurulduk. Kanlarımız şahlanan köpüren nehirlerimizde aktı. Şunu kabul ediyoruz ki bin yıldan bu yana bir arada yaşayan ve geniş bir coğrafi bölgeye yayılmış olan kardeşlerimiz arasında mahalli şartlardan kaynaklı çeşitlilikler vardır ve doğaldır bu durum sosyolojik ve kültürel değişimler neticesinde belirginlik kazanmıştır. Emperyalizmin şu anki uşakları Kürt kimliği anayasal statü özerklik federasyon ana dilde eğitim ve savunma hakları konularında ortalığı ayağa kaldırmaktadır. Bunlar açıkça Türkiye’yi Türk milletini bölmeye ve parçalamaya dönük hamlelerdir ki böyle bir şeyi hoş görmemiz eşyanın tabiatına aykırıdır. Tüm taraflara söylemek isterim ki Türkiye’de Kürt sorunu yoktur. Tarihsel süreç içerisinde Türk milleti üzerinde oynanan oyunlar ve bölücülük kalkışması vardır. Sözde Kürt sorudur kanlı emperyalistlerin tuzağıdır. Sorun yaygarası koparanlar Kürt kardeşlerimiz canı üzerinde pazarlık yapan namertlerdir. Kürt kardeşlerim oynanan oyunları artık görmelidir. Kardeşlik duygusu tek taraflı taşınacak bir bağ değildir. Bu herkesin sabırla sahiplenmesi gereken manevi ve tarihi bir yükümlülüktür.
"Atananlar kayyım demokrasisinin ve milli iradenin inkarı ile ilişkili değil söz konusu belediye başkanlarının terör örgütüyle illiyet bağlarından dolayıdır. Türkiye’de hukukun bütünlüğü hakimdir. Geçici olarak görevden uzaklaştırılan belediye başkanları hukuki süreçlerin sonuçlanmasını sabırla beklemeliler. Ancak CHP’nin uzlaşmaz ve provokatif hamleleri Sayın cumhurbaşkanımız ve bizim en son grup toplantılarımızdaki konuşmalarla canlanan kardeşlik ortamının sabote edilmesini hedef almaktadır. Özellikle ciddi sağlık sorunları olan yaşı kemale ermiş bulunan ve köklü bir aileye mensup Kürt ağası sayın Ahmet Türk’ün istismar edilmesi, İmralı’yla dem Parti arasına çomak sokma sinsilikleri CHP’nin başını çektiği kara kampanyanın dış bağlantılı mahsulüdür. Özgür bey çığırından çıkmış çılgına dönmüş. CHP Genel Başkanı şaşırmış su kaynatmıştır. Buradan bakınca cem ile dem partiyi ayırt etmekte çok zorlandığımızı ve hatta CHP ile PKK’yı birbirine karıştırdığımızı söylemek abartılı bir iddia olmayacaktır. CHP yatağından kopan bir dere gibidir. Bu gidişle kuruması ve derin çatlaklar yaşaması mutlaktır. Özgür Beyin adalet müessesine saldırması cumhuriyet savcılarımıza hakaret etmesi, cumhurbaşkanımızı suçlaması, normalleşme masalı anlatan CHP’nin kısa devre yapmasına yol açan nezaketsizlik ve su katılmamış edepsizliktir. Kayyım ataması karşısında Özgür beyin bu kötülükle mücadele etmek için ne gerekiyorsa yapılacak sözlerine binaen ben de ediyorum ki ateş olsan cürmün kadar yer yakarsın. Ucuz numaraları bırakmalısın ayağını denk almalısın. Aklını başına al. CHP’yi sev, Türkiye’yi sev, herkesi sev sonra ben kendimi de seviyorum diyebilirsin.
"Allah’a çok şükür Türkiye safralarından kurtulmaktadır. Cumhuriyet’in yeni yüzyılında, iç barış ve huzur ortamının ihyası mucibince sivri akım ve tutumlar örselenecektir. Dış desteğe bağlanmış iç tehditler kıpırdayamaz hale gelecektir. Fitne enflasyonundan arındırılmış milli duruş mukavemetiyle önümüzdeki yüz yıla mühür vuracağız. Kendi kozamıza sıkışıp kalmayacağız. Buz tutmuş gönülleri sevgiyle ve dayanışmayla eriteceğiz. Yarattığı sorunları çözemediğini kanıtlayan bir medeniyet çökmekte olan bir medeniyettir. Biz böyle bir medeniyetin mirasçıları değiliz. Bugünü hazırlayan geçmiştir, geleceği hazırlayacak olan da bugündür. Kardeşlik duygularımızı ani öfke patlamalarından uyanık bir şuurla uzak tutarak geleceğin parlak sayfalarını teker teker aralayacağız. CHP’nin başını çektiği nifak siyasetinin gideceği bir yer yoktur. Terör dilinin, bölücü dayatmanın, Kandil provokasyonlarının, sokağı adres gösteren şeytanlıkların sonu ve sonucu olmayacaktır. Belediye başkanları ya adam gibi görevlerini yapacaklar, ya da Türk devletinin hukuk sınırları içinde aldığı meşru ve haklı tasarruflara katlanacaklardır. Devlet seyreder, görmüyor derler; devlet durup bekler, ihmal ettiğini düşünürler; devlet uyur gibi yapar, zaafa uğradığını ileri sürerler; ancak öyle bir zaman gelir ki, muktedirliğini cümle aleme hükümran vasfıyla ispat eder, hıyanetin başına da dünyayı yıkar.
© Tüm hakları saklıdır.