Politika

Bakan Tunç, İstanbul Başsavcılığı'nın 'Cumhurbaşkanına hakaret' soruşturmalarını yorumladı: Mağdurun ikametgâhı İstanbul, yetkiyle ilgili problem yok

07 Şubat 2025 21:31

Güncelleme: 07 Şubat 2025 21:57

T24 Haber Merkezi

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın Antalya'da yaptığı konuşma nedeniyle Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'a 'Cumhurbaşkanı hakaret'ten başlattığı soruşturma ile TBMM'de yaptığı konuşma nedeniyle CHP Milletvekili Cemal Enginyurt'a aynı suçlamadan başlattığı soruşturmalar hakkında 'yetki' değerlendirmesinde bulundu. Cumhurbaşkanı makamının Ankara'da olması nedeniyle başlayan tartışmalara değinen Tunç, Özdağ dosyasından örnek vererek, "Soruşturmayı Antalya da başlatabilirdi. Ankara da başlatabilirdi. Mağdurun ikametgâhı olarak İstanbul da başlatabilirdi. Üç yer yetkilidir. Yetkiyle ilgili problem sözkonusu değil. Mağdurun ikametgâhının İstanbul olması nedeniyle yetki konusunda problem sözkonusu değildir. Mağdurun ikametgâhı bu tür davalarda yetkili mahkemedir" yorumu yaptı. 

Tunç, yine İstanbul'ın başlattığı ve Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş'ın tutuklandığı 'bilirkişi' soruşturmasına ilişkin olarak da, "Bilirkişiyi etkileme suçu düzenlenmiş. Bir kısmı serbest bırakıldı bir kısmı tutuklandı. Burada telefon görüşmesinin ifşası ve yayınlanması söz konusu. Burada elbette tutuklama bir tedbir. Mahkemeye arayıp 'gazeteci, neticede kaçmayacak, tutuklamayın' diye bir talimatımız sözkonusu değil. Bir gazeteci arkadaşımız gazetecilik faaliyeti nedeniyle gözaltına alındı, diye sorulduğunda ben de dedim ki 'gazetecilik nedeniyle tutuklanan birisi yok'. Dolayısıyla yapılan budur" dedi. 

Yetki tartışması neden çıktı?

Ümit Özdağ’ın Antalya’da yaptığı konuşmadan dolayı İstanbul Başsavcılığı’nın “Cumhurbaşkanı’na hakaret” suçunu işlediği gerekçesiyle Ankara’da gözaltına alınarak İstanbul’a götürülmesi tartışmalara neden oldu. Soruşturmayı konuşmanın yapıldığı Antalya Başsavcılığı ya da Cumhurbaşkanlığı’nın bulunduğu Ankara Başsavcılığı’nın değil İstanbul Başsavcılığı’nın açarak gözaltı talimatı vermesi, “Yetki kimde, neden tartışmaların odağındaki İstanbul harekete geçti?” sorularına yol açtı. T24'e konuşan eski Yargıtay Savcısı Ömer Faruk Eminağaoğlu, “Suçlama kişiye değil, Cumhurbaşkanı’na hakaret. Makam Ankara’da. Hakkında başka bir dosya varsa gözaltına alınırken bildirilmesi gerekir. Kaldı ki İstanbul yetkili bile sayılsa beş yılın altındaki bir suç için İstanbul’a getirilmesi gerekmez” dedi. 

Özdağ, soruşturma kapsamında sevk edildiği mahkeme tarafından 'halkı kin ve düşmanlığa tahrik' suçlamasıyla tutuklandı. İstanbul Başsavcılığı, geçen hafta CHP'ye geçen Milletvekili Cemal Enginyurt'a da TBMM'de yaptığı konuşma nedeniyle 'Cumhurbaşkanına hakaret ve tehdit'ten soruşturma başlattı. 

Suçlanan konuşma Antalya’da, ‘hakaret’ gördüğü iddia edilen Cumhurbaşkanı Ankara’da; Ümit Özdağ’ı neden İstanbul Başsavcılığı gözaltına aldırdı?

TBMM'deki konuşmaya İstanbul'dan soruşturma: CHP'ye katılan Cemal Enginyurt'a "Cumhurbaşkanı'na hakaret" suçlaması

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Hbertürk TV'de gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Tunç İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yakında zamanda Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ve CHP Milletvekili Cemal Enginyurt'a başlatılan 'Cumhurbaşkanına hakaret' soruşturması ile Halk TV'ye başlatılan 'bilirkişi' soruşturması hakkında şu açıklamaları yaptı: 

Ümit Özdağ ve Cemal Enginyurt soruşturmasında 'yetki' durumu

"Antalya'da yapmış olduğu konuşma. Başka suçlamalar var halkı kin ve düşmanlığa yönelik sözler ve yabancı düşmanlığı. Antalya'da yapmış olduğu konuşma var. Bir siyasetçi olarak konuşuyorum. Neticede bu sözler suç mu değil mi yargı karar verecek. Cumhurbaşkanımıza devletimize ve hükümetin izlediği politikalara yönelik 'haçlı seferi' benzetmesiyle ilgili savcılığın başlatmış olduğu soruşturma. Antalya da başlatabilirdi. Ankara da başlatabilirdi. Mağdurun ikametgahı olarak İstanbul da başlatabilirdi. Üç yer yetkilidir. Yetkiyle ilgili problem sözkonusu değil. Yetkili olan makam başlattığına göre aynı soruşturmanın oralarda başlatılması sözkonusu değildir. Mağdurun ikametgahı bu tür davalarda yetkili mahkemedir. Size karşı birisi Ankara'dan hakaret etse siz davayı İstanbul'da açabilirsiniz. Aynı şekilde burada mağdurun ikametgahının İstanbul olması nedeniyle yetki konusunda problem sözkonusu değildir.

(Cemal Enginyurt) Basın yoluyla işlenen suçlar, neticede haber kanalları, gazete merkezleri nerede yayımlandıysa bu konuda yetkiyle ilgili konu geniş. Bahsi geçen kişiler yargıda konuştukları bu ifadeler, yaptıkları konuşmalarla ilgili olarak binlerce vatandaşımıza dava açan kişiler bunlar. Bunların gerek TV ekranında gerek sosyal medyalarında yaptıkları yorum ve açıklamalara karşı vatandaşlarımız tepki gösteriyor, yorumlar yapıyor. Bu kişilerin vatandaşlarla ilgili binlerce kişiye dava açmışlar. Açabilirler hakları. Bir yandan 'haksız yere bize dava açılıyor' diyenler vatandaşlarımızın küçük yorumuna dava açabiliyor. Açabilirler, bir şey diyemeyiz.

Halk TV'ye 'bilirkişi' soruşturması

Burada basın özgürlüğü ile ilgili tartışmalar yapılıyor. Basın özgürdür. Düşünce ve ifade hürriyeti Anayasal haktır. Anayasamızın 26. maddesi. BM, AİHM'in maddeleri fikir ve ifade hürriyetinden bahseder, sınırlarını belirler. Basın özgürlüğünün alanının genişletilmesiyle ilgili son 22 yılda Anayasımızda ve mevzuatında önemli değişiklikler yaptık. TCK'da eleştiri amacıyla sarfedilen sözlerin suç teşkil etmeyeceğini, haber sınırını aşmayan düşünce açıklamaların suç teşkil etmeyeceğine yönelik. Bu konuyla ilgili değişiklikleri yaptık. Bilirkişi ile yapılan telefon görüşmesi sözkonusu. Telefon görüşmesinin ifşası ve televizyonda yayınlanması sözkonusu oldu. Bilirkişi ya da herhangi şahısla yaptığınız telefon görüşmesinin ondan izinsiz ifşa edilmesi TCK'nın 131. maddesinde açıktır. Basın yayın yoluyla olursa daha da ağırlaştırıcı sebep haline getirmiştir. Bilirkişiyi etkileme suçu düzenlenmiş.

Savcılığın yayın yapıldıktan sonra başlattığı soruşturma sözkonusu oldu. Hem görüşmeyi yapan gazeteci ile yapıldı. Bir kısmı serbest bırakıldı bir kısmı tutuklandı. Neden serbest kalamazdı dediğinizde yargının vereceği karar. Hangi halde tutuklama yapılacağı belli. Suç işlediğine dair delil bulunan kişi tutuklama olur deniyor. Burada telefon görüşmesinin ifşası ve yayınlanması söz konusu. Burada elbette tutuklama bir tedbir. Verilen karar kesin değil. Suçun işlendiğine dair somut delil var. Savcılık sorguya gönderiyor. Sulh ceza hakimliği tutuklama sınırı içerisinde gördüğünde yetki mahkemede. Burada özellikle bir gazetecilik faaliyeti sözkonusu değil.

Gazeteciliğin kuralları var, meslek ilkeleri var. Bunlar neyin yayınlanıp, yayınlanmayacağı, neyin kişilik haklarına saldırı olup olmayacağı hem gazetecilik kurallarında hem de kanunda var. Bunun suç teşkil edip etmeyeceğine yargı karar verecek. Sulh ceza hakimliği burada böyle bir karar vermiştir. Tutuklama bir tedbirdir. Tutuklama sebepleri kanunumuzda tek tek yazılıdır. Karar tamamen mahkemenin takdirinde. Burada mahkemeye arayıp 'gazeteci, neticede kaçmayacak, tutuklamayın' diye bir talimatımız sözkonusu değil. Bir gazeteci arkadaşımız gazetecilik faaliyeti nedeniyle gözaltına alındı, diye sorulduğunda ben de dedim ki 'gazetecilik nedeniyle tutuklanan birisi yok'. Dolayısıyla yapılan budur."